ŞEYTANIN VESVESELERİ
İnsan, yaratılış itibariyle zayıftır. “Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister. Çünkü insan zayıf yaratılmıştır.” Öylesine zayıftır ki, tüm uyarı ve öğütlere rağmen kolayca şeytan tarafından aldatılıp saptırılabilir. Her ikisi de Şeytan’ın düşmanları olduğunu biliyorlardı. Çünkü O’nun secdeye çağrıldığında nasıl isyan ettiğine ve şöyle dediğine şahit olmuşlardı:
***
“Ben ondan hayırlıyım, beni ateşten, onu ise çamurdan yarattın. Bir çamur olarak yarattığın kimseye ben secde eder miyim? Şu bana karşı yücelttiğine bir bak. Daha sonra Şeytan, sadece kendisini üstün görmekle yetinmemiş ve Âdem’in soyundan gelenleri saptırarak üstünlüğünü ispat edeceğini söylemiş ve bu tehdidi ile kıskançlığını göstermişti (Araf, 16-17; Hicr, 36-41; İsra, 62-66; Sad, 82-83).
Yüce Allah, Şeytan’ın kendilerinin düşmanı olup onları aldatmamalarına dair uyarılarına daha sonra sürekli ve birçok defalar tekrar etmiş, onların şahsında bütün insanlara da bu uyarıların muhatabı olduğunu belirtmiştir. “Sakın şeytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Eğer Şeytan’ın fitnesi seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir. Eğer şeytandan gelen kötü bir düşünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, işitendir, bilendir.”
***
Yani Şeytan, emrolunduğun şeylere aykırı düşen, gazap ve benzeri hallere seni sevkederse hemen Allah’a sığın. Bu hitap, görünüşte Resulullah’a olmakla beraber bütün Müslümanlara şamildir.
Bu şekilde Şeytan’dan herhangi bir vesvese geldiğinde O’nun şerrinden Allah’a sığınmak lazımdır. Bir ayette de: “Ey Âdemoğulları! Şeytan, ana babanızı, ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak cennetten çıkardığı gibi sizi de aldatmasın. Çünkü O ve yandaşları, sizin onları göremeyeceğiniz yerden sizi görürler. Şüphesiz biz şeytanları, inanmayanların dostları kıldık. Şeytan da cinlerden olduğu için insanların göremeyeceği bir şekilde insana yaklaşır ve ona vesvese verir.
Şeytan’ın insanlara göründüğünü ifade eden bazı rivayetler de vardır. “Sonunda Şeytan O’na vesvese verdi; dedi ki: ‘Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?” Şeytan, onların bu ağacın meyvesini yediğinde ebedi bir hayata ve mülke sahip olacağını söyleyerek kendilerini kandırmıştır.
***
Böylece ikisi ondan yediler, hemen ardından ayıp yerleri kendilerine açılıverdi, üzerlerine Cennet yapraklarından yamayıp-örtmeye başladılar. Âdem Rabbine karşı gelmiş oldu da şaşırıp kaldı. Bu aldanışta, insanın tabiatında var olan ve Şeytan’ın Hz. Âdem ve Hava’yı kandırmasına neden olan zayıflığı anlamak gerekir.
***
Onlar bu hileye aldanmışlardır. Çünkü Şeytan onlara, onun düşmanları olduğunu bildikleri halde, bir dost ve arkadaş olarak yaklaşmıştır. Hz. Âdem’in, kendi huzurunda soyunu saptırmak tehdidinde bulunan Şeytan’ın düşmanlığı ve kıskançlığı konusunda kesin ve direkt bir bilgisi vardı. Allah da onları Şeytan’ın düşmanlık ve aldatmalarına karşı uyarmış ve onlara itaatsizliğin sonuçlarını bildirmişti.
Her şeye rağmen Hz. Âdem ve Havva hâlâ Allah’a inanıyor ve kasten isyan etmeyi düşünmüyorlardı. Fakat buna rağmen Şeytan onlara bir dost kılığında yaklaştığında, Rablerine isyan ettiler. Kararda sebatsızlık gösteren o an için ilahi emri unuttular.
SON SÖZ
İşte o zamandan itibaren bu zayıflık tüm çağlarda onların bütün torunlarında görülmeye devam etti.