SEVEN İNSAN ÜZER Mİ?

Bazı insanlar eşini başkalarının yanında devamlı över. Fakat ne hikmetse onların evlerinde kavga gürültü bitmez. Halbuki seven sevdiğini üzmez. Bu biraz da ‘mış’ gibi yaşamaktan, başkalarına gösteriş yapmaktan kaynaklanıyor. Sosyal medyada “mutluluk” resimleri yerine eşleri “gerçekten” anlamak gerekiyor.

Sefa halinde mutlu, cefa halinde sabırlı olacak bir ruha sahipsen evlen. Yoksa varlık olduğu zaman mutlu, yokluk olduğu zaman partnerini suçlayacaksın. “Ben buna mı layıktım” diye sızlanıp dertleneceksen bekar yaşa, kimsenin başını yakma.

Çünkü sabırsız insanla yaşamak insanın ömrünü çabuk bitirir. Şu dünyada devamlı mutlu olmak Mübarek Peygamberlere bile nasip olmamış ki bizim gibi sıradan insanlara nasip olsun. Burası Cennet değil ki devamlı mutluluk olsun. Zira bu dünyada inişsiz, çıkışsız, virajsız yol olmaz.

İnsan hayatında öyle kritik zamanlar olur ki, bazen içmek için su bulamaz. Bazen geçmek için köprü bulamaz. Zira insanın her hali bir olmaz, çünkü her zaman evdeki hesap çarşıya uymaz. Yüce Rabbimiz “insanoğlunu sıkıntılar içinde yarattım” buyurmuştur.

Hırsızdan, sırsızdan, arsızdan, yüzsüzden, ruhsuzdan, soysuzdan, köksüzden, görgüsüzden, anlayışsızdan, vefasızdan, sabırsızdan, açgözlüden, hain bakışlıdan, gafilden, söz dinlemeyen cahilden arkadaş, dost olmaz. Bunlarla yola çıkılmaz. Bu sıfatlara sahip kişilerde güven ortamı olmaz.

Fırsatlar hem kaza edilmez, hem de ne zaman geleceği belli olmaz. Anadolu deyimi ile fırsat kapıya dayandığı zaman eller dursun da ben durmayayım deyip en kısa zaman fırsat değerlendirilir ve kaçırılmaz. Buradaki en önemli husus fırsat geldiği zaman kişinin hazır olmasıdır.

Pırlanta Gençler! Şekersiz çay tatlanmaz, tahsil olmadan yüksek makamlara tırmanılmaz. Yüce İslam’ın inceliklerini bilmeden insanca İslamca yaşanmaz. Büyüklerini saymadan, küçüklerini sevmeden, Yüce Rabbimizi tanımadan, ona teslim olmadan, O’ndan korkmadan, O’nu sevmeden, O’nun emirlerini tutmadan, yasaklardan kaçmadan yaşam olmaz.

Sevgili Peygamber Efendimizi sevmeden O’nun nurlu sünnetini yaşamadan İmam-ı Rabbani Hazretlerini, asrımızın mürşidi Süleyman Hilmi Tunahan efendi hazretlerini tanımadan yine diğer İslam büyüklerinin sözünü tutmadan hem dünyamızda hem de ahirette huzur bulunmaz.