SESSİZ YABANCI
Ne çok sebebim vardı ondan gitmek için oysa... Ne zaman
gitmek için arkama bakmadan topuklamak istesem, olduğum yere yığılıyor güçsüzce
yenilmişliğimi izliyordum. İçimde büyüyen acizliğim bana karşı meydan okurken
ben ise susmayan çığlığıma feryadımla ağıt yakıyordum.
***
Ah ne acı, ne acı... Duyulmaz o feryadımın içinde dirhem
dirhem ölmek. Bir gün gitmek için sevmezdi insan bir başkasını, değil mi? Yedi
milyar insandan sadece bir tek ben değildim herhalde sevdiğimden gitmek
isteyen. Daha doğrusu gitmek zorunda kalan. Hem de o iyi olsun diye...
O üzülmesin diye bile bile kendi canını yakmak benim gibi
kaç aptala nasip olurdu ki? O mutlu olsun diye yaşadıklarını yok saymanın
hakkını benim gibi kaç kişi hakkıyla verebilirdi ki?
***
Ne çok cevapsız soruların kahramanıyım yine. Anlatamadığım,
anlaşılmak için yıllarımı verdiğim ne çok birikmiş anlarım var. Sanki şeytanın
bacağını kırıp kaçabilsem her şey yoluna girecek. Acım dinecek, yaşadıklarım
unutulacak gibi...
Sigaranın acı zehri boğazımı delip geçerken sabahın ilk
ışıkları doğuyor pencereme. Ah be aptal sevgili; bugün de yine pencere
kenarında etmişsin sabahı, diye mırıldanırken buldum kendimi. Her gece aynı
teraneyle geçiyorum penceremin önüne.
***
Kaç kupa bardak çay derdime ortak oluyor bilmem. Art arda
içtiğim sigaranın izmaritlerini pencereden aşağıya atarken kim bilir kaldırımda
yürüyen kaç kişinin küfrünü yiyorum onu da bilmiyorum. Gerçi bir önemi yok ya,
olsun yine de küfür dokunuyor işte insan olan insana...
***
Peki, benim onun için ettiğim küfürler ne oluyor, ona
dokunmuyor mu sahiden? Gelmişini geçmişini, geçemeyişini diyerek başladığım
ağız dolusu ettiğim küfürler ona dokunmuyor mu? Aklım almıyor bu denli hissiz
oluşunu, vicdanım kabul etmiyor yaşanılanları silip çöpe atmasını.
***
Bana yaptıklarını kabullenemedikçe sahipsiz bir kedi misali
hissediyorum kendimi. Sevdiğim, emek verdiğim, zamanımı ömrüne hediye ettiğim,
gözümden sakındığım sevgili bu olamaz diye diye yiyip bitiriyorum kendimi. Akıl
ruh sağlığımın beni terk ettiğini düşünerek aç karnıma aldırmadan bir sigara
daha yakarken yüreğimin zehri geliyor dilime.
***
Kahrolası lanet sigara diyecekken inadına inadına çekiyorum
o zehri ciğerlerime. Beni bugünlerde hiç yalnız bırakmayan şarkılarımın
hatırına sonuna kadar içiyorum sigaramı. Sevgilinin terk edişiyle durmayan
kalbimi sigara mı alacak yahu... Boş laf bunların hepsi boş laf!
***
Üzerime sinen gecenin sisiyle birlikte yatağıma boylu
boyunca uzanıyorum. Sanki iki dakika önce kalkmış yatağımdan gibi kokusu
geliyor burnuma. Uyumak istiyorum, sadece sonsuza kadar uyumak... Gözlerimi
kapatırken sesi çınlıyor kulaklarımda.
***
Bu kahpe hayatın benimle alıp veremediği ne diye ana avrat
söverken uykuya dalıyorum. Anlamı yok artık sensiz geçen zamanın. Ey aşk;
bundan sonra kusuruna da bakmıyorum senin... Direnişlerim boşuna biliyorum,
suskunluğum nasır tutmuş. Bundan böyle sessizim, gidişim bana bile
yabancı.