SEMUD KAVMİ’NİN HELAK SEBEPLERİ

Kuran-ı Kerim’de farklı yerlerde bu kavimden bahsedilmektedir. Hz. Salih ve Semud Kavmi arasında geçen mücadele şöyle anlatılmaktadır:

“Semud Halkı’na da kardeşleri Salih’i gönderdik. Dedi ki: ‘Ey kavmim,  Allah’a ibadet edin, sizin O’ndan başka ilahınız yoktur. O sizi yerden (topraktan) yarattı ve onda ömür geçirenler kıldı. Öyleyse O’ndan bağışlanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. Şüphesiz benim Rabbim yakın olandır, duaları kabul edendir.’

Dediler ki: ‘Ey Salih, bundan önce sen içimizde kendisinden iyilikler ve yararlılıklar umulan biriydin. Atalarımızın taptığı şeylere tapmaktan sen bizi engelleyecek misin? Doğrusu biz, senin bizi davet ettiğin şeyde kuşku verici bir tereddüt içindeyiz.”

Şuara Suresi’nde Semud Kavmi ile ilgili olarak şu bilgiler verilir:

“Semud Kavmi de gönderilen peygamberleri yalanladı. Hani onlara kardeşleri Salih: ‘Sakınmaz mısınız? Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir peygamberim artık Allah’tan korkup sakının ve bana itaat edin. Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum. Siz burada güvenlik içinde mi bırakılacaksınız; bahçelerin, pınarların içinde ekinler ve yumuşak tomurcuklu can alıcı hurmalıklar arasında?

Dağlardan da ustalıkla zevkli evler yontuyorsunuz artık Allah’tan korkun ve bana itaat edin. Ve ölçüsüzce davrananların emrine de itaat etmeyin. Öyle kimseler ki yeryüzünde bozgunculuk çıkarmakta ve dirlik düzenlik kurmamaktadırlar. Yani, önderlikleri altında kötü bir hayat tarzı takip ettiğiniz reislerinize, rehberlerinize ve yöneticilerinize itaatten vazgeçin.

Bunlar tüm ahlak sınırlarını aşmışlardır; hiçbir ıslah hareketinde bulunmazlar ve benimsedikleri her hayat sistemini bozarlar. Sizin için tek kurtuluş ve mutluluk yolu bana itaat etmenizdir. Çünkü ben Allah’ın resulüyüm; samimiyet ve dürüstlüğümün tümüyle farkındasınız; giriştiğim ıslah hareketlerinde hiçbir kişisel çıkarım yok.’ 

Bu O’nun sunduğu sadece dini bir mesaj değil, aynı zamanda ahlaki, kültürel ve siyasal bir devrim çağrısıydı. Bütün bunlara karşılık kavmi: ‘Sen ancak büyülenmişlerdensin. Sen yalnızca bizim benzerimiz olan bir beşerden başkası da değilsin, eğer doğru söyleyenlerden isen bu durumda bir ayet (mucize) getir görelim.’ dediler.

Burada kavmi, Hz. Salih’in Allah’ın elçisi olduğuna inanmıyor, kendisinin de onlar gibi bir insan olduğunu ve hiçbir farklılık ve ayrıcalığının olmadığını söylüyorlardı.

DEVEYLE GELEN AZAP

Eğer Allah’ın kendisini elçi olarak seçtiği iddiasında doğru ise, buna inanmaları için kendilerini tatmin edecek bir mucize göstermesini istiyorlardı. Hz. Salih onlara dedi ki: ‘İşte bu bir dişi devedir, su içme hakkı bir gün onundur, belli bir günün su içme hakkı da sizindir. Ona bir kötülükle dokunmayın, sonra büyük bir günün azabı sizi yakalar.’ Sonunda onu yine de kestiler ancak pişman oldular. Böylece azap da onları yakaladı. Hiç şüphe yok ki bunda bir ayet vardı, ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphe yok ki senin Rabbin güçlü ve üstün olandır”