SEMUD KAVMİ (ASHAB-I HİCR)

Semud eserlerinin bazılarının günümüze kadar geldiğini bizzat gören müfessir Mevdudi ise kavim hakkında şu bilgileri vermektedir:

“Eski Semud ülkesini gezen seyyahlar bu kalıntıları görebilirler. Ben bunları Aralık 1959’da gördüm. Ülkeleri Medine ile Tebük arasında Hicaz’da El-Ula, Hz. Peygamber (s.a.v) zamanındaki adıyla Vad’il-Kura’nın birkaç mil kuzeyinde idi. Yerliler bugün bile buraya El-Hicr ve Medain-i Salih diyorlar.

Semud Kavminin başkentinin Medain-i Salih (El- Hicr) olduğu, kent harabelerinin ise Medine-Tebük yolu üzerinde ve Medine’nin kuzey batısında yer alan Ula şehri yakınlarında olduğu ortaya çıkmıştır. Kervanlar yolculukları sırasında orada konaklamayı yasaklamışlardır.

İbni Batuta da, hicri 8. yüzyılda Mekke’ye giderken oraya uğradığını ve kızıl dağlara oyulmuş Semud evlerini gördüğünü, resimlerin çok parlak olduğunu, sanki çok kısa bir süre önce boyandığını ve evlerin içinde o gün dahi çürümüş insan iskeletlerinin bulunduğunda bahsetmiştir.

El-Ula hala bol su kaynakları ve bahçeleri bulunan yeşil ve verimli bir vadi iken, El-Hicr terk edilmiş bir görünümdedir. Bu yöreye girip de El-Ula’ya yaklaştığımızda sanki şiddetli bir depremle baştan aşağı parça parça olmuş görünümü veren tepelerle karşılaşılmaktadır.

Aynı tip tepeleri doğuya, El-Ula’dan Hayber’e yaklaşık 90 mil ve Ürdün işlerinde kuzeye 30-40 mil kadar giderken de görülmektedir. Demek ki, uzunluğu 30–40 mil, genişliği 100 mil kadar uzanan (300-400x100mil kare) genişliğinde bir alan korkunç bir depremle yerle bir olmuştur. Hicr harabelerine kabaca bakıldığında nüfusun o zamanlarda bile yaklaşık 500 bin civarında olduğu tahmin edilmiştir.”

Semud Kavmi’nin diğer bazı özelliklerinden ise şöyle bahsedilmiştir:

“Ad Kavminin hazin akıbetinden sonra iktidar ve ihtişama ulaşan Semud Kavmi, medeniyet alanındaki ilerleme açısında öncülerinin izlerini takip ettiler. Gün geçtikçe hayat standartları arttıkça arttı, buna karşılık insanlık standartları düştükçe düştü. Bir yanda ovalarda büyük binalar diker ve Hindistan’daki Ellora ve Acanta Mağaraları gibi tepelerden güzel güzel evler oyarlarken, öte yandan, putlara ibadet ediyorlar ülkelerini zulüm ve baskıyla kirletiyorlardı.

İktidara gelip onları yönetenlerin başına en kötü adamları geliyordu. Kuran’da yaptıkları azgınlıklardan dolayı, Semud Kavmini uyarıp ıslah olmaları için Hz. Salih’in peygamber olarak gönderildiğinden bahsedilir. Hz. Salih, Semud Halkı içinde tanınan bir kişidir. O’nun hak dini tebliğ etmesini ummayan kavim, kendilerini içinde bulundukları sapkınlıklardan uzaklaşmaya çağırması karşısında şaşkınlığa düşmüşlerdir. Onların peygambere karşı ilk tepkisi onu yadırgama ve kınama olmuştur.

HZ. SALİH’İN HAKK MESAJI

Hz. Salih onları, Allah’ın verdiği nimetlere karşılık şükretmeleri ve taşkınlık yapmamaları için uyarıyordu. Zevk ve eğlence içinde geçen hayatlarının devamlı olarak sürüp gitmeyeceğini, Allah’ın verdikleri nimetlerden ve yaptıkları kötülüklerden mutlaka sorguya çekileceklerini hatırlatıyordu. Salih Peygamber’in (a.s.) Hakk mesajı düşük sosyal katmanlara mensup yoksullara kabul görüyor ve yüksek sınıflara mensup olanlar kendisine inanmayı reddediyorlardı.

Hâlbuki Hz. Salih’in kavmi, ‘Ey Salih, sen bundan önce aramızda kendisine büyük ümitler beslenen bir kişiydin’ diyerek onun son derece dürüst, tam bir şahsiyet bütünlüğüne sahip olağan üstü yetenekte bir insan olduğunu kabul ve itiraf ediyorlardı.”