SEÇİM YAKLAŞTI NE SEÇECEĞİMİZİ BİLELİM

Daha önce ERTELENECEK denilen SEÇİMLERİN 14 Mayıs’ta yapılması kesinleştikten sonra siyasi parti merkezlerinin önü mahşer yerine dönmüştü. Herkes bir takım HESAPLARIN peşine düştü.

Kimileri, yaptıkları hizmetin (!) semerelerini almanın, kimileri defalarca aday olup kaybolduktan sonra yeniden DİRİLMENİN, kimileri MAĞLUBİYETİ peşinen kabul edip BÜROKRASİDE bir üst BASAMAĞI hesap etmenin, kimileri bulunduğu yerden kurtulup kendini kurtarmanın, kimileri de siyaset tarihine bir partiden aday adayı olduğunu tescil ettirip TORUNLARINA bir HATIRA bırakmanın veya bunu bir fırsat telakki edip bu imkanla kendine bir ZIRH edinmenin hesaplarını yaptı.

Elbette istisnalar KAİDEYİ bozmaz. Bir gerçeği de burada teslim etmek gerekir ki; çalışkanlığı ile mahareti ile halkın takdiri ile bu hizmete talip olanlara hiç kimsenin söz söyleme hakkı yok. Bu arada bazı partiler her ne kadar TEMÜYÜL veya MERKEZ yoklaması ile adaylarını belirleseler de, yine halkın yani TABANIN iradesi yine hiçe sayıldı.

Artık listeler belli olmuş ve bundan sonra SÖZ söyleme sırası nihayet SEÇMEMENE gelmiştir. Bu saatten sonra seçmen sözünü söyleyecektir. Ancak, seçecekleri ADAYLARDA bulunması gereken VASIFLARA seçmen kitlesinin çok DİKKAT etmeleri gerekli. Ne de olsa BİZİ TEMSİL edecekler. Bizim adımıza icraat yapıp bizim VEKİLİMİZ olacaklar.

Gelin konuyu biraz daha açalım. Sizin bir mağazanız olsa, oradan sorumlu olacak birini hiç ARAŞTIRMADAN bu mağazada görevlendirir misiniz? Sanmam! Veya bir çiftliğiniz olsa orada görev vereceğiniz birinin İTİMADA LAYIK olup olmadığına hiç bakmaz mısınız? Sanmam!

Ya da bir davada tutacağınız AVUKATLA davanızı peşinen KAYBEDECEĞİNİZİ göze alabilir misiniz? Sanmam! Tabi bu misalleri çoğaltmak elbette mümkündür. Biz, Allah kısmet ederse 14 Mayıs’ta ülkemizi YÖNETECEK ve bizi TEMSİL edecek İNSANLARI seçeceğiz. Türkiye’nin 100 YILININ yani KADERİMİZİ belirleyecek seçim olacak.

Bu sebeple:

1- Bu ülkede yaşayan İNSANLARI TANIYAN, onların DEĞER YARGILARINI bilen; AHLAKLI, DÜRÜST, FAZİLETLİ, ŞAİBESİZ, halkın ve ÜLKENİN MENFAATİNİ her zaman şahsi menfaatinden üstün tutan,

2- Türkiye Cumhuriyetini bilen, tanıyan, seven, GÖNLÜ MİLLET VE VATAN SEVGİSİYLE DOLU gerektiği zaman her şeyini bu VATAN UĞRUNA FEDA ETMEYE HAZIR olanları,

3- Dünyayı tanıyan, dünya insanlarının değer yargılarını ve GÖNLÜ İNSANLIK SEVGİSİYLE DOLU, bu ülke insanının dünyada nerede olduğunu veya olması gereken yerin nerede olduğunu fark eden UFKU GENİŞ ve derin olanları TERCİH etmeliyiz.

4- Bu piyasada en çok istismar edilen bir konu var ki, o da KUTSAL SEMBOLLERDİR. Adaylardan ricamız ne olur bu sembolleri UCUZLATMAYINIZ. Her yerde ulu orta bu ortak kutsal değerlerimizi İSTİSMAR ETMEYİNİZ.  Artık halkımız her şeyi biliyor.

Biz 14 Mayıs’ta Muratpaşa Camisine İMAM, ailemize DAMAT seçmeyeceğiz. Bu ÜLKEYİ YÖNETECEK insanları seçeceğiz. Seçilecek insanların ÖZELLİKLERİNE İYİ BAKALIM!

Sonra KEŞKEMİZ olmasın.

KALDIRIM HOKUS POKUS

Daha öncede bu satırlardan Antalya’nın en eski yerleşim yerlerinden birisi olan Gençlik Mahallesi 1326 Sokakta yaşanan ENTERESAN bir durumu anlatmaya çalıştım. Sanırım ne benim anlatmak istediğimi ne de HALKIN meramını kimse ANLAMAMIŞ! Ben üşenmeden hem de yeni fotoğrafı ile tekrar konuyu GÜNDEME getireyim de belki ANLAYAN birileri çıkar.

Şimdi bu caddede İKİ FARKLI BİNA var. Birinin yapımı bitmiş amma KALDRIMI yok etmiş. Diğer bina ise yeni yapımı başlamış o da kaldırımı HOKUS POKUS etmiş! Ne yayalar yürüyecek KALDIRIM bulabiliyor ne de araç kullananlar gidecek YOL. Yoldan ve kaldırımda yürüyerek gidenin karşına aniden DUVAR çıkıyor.

Düşünün bir kere MİMAR SİNAN’ın torunlarının DİJİTAL ÇAĞDA bizi düşürdükleri durumu! İnanın MÜHENDİSLİK harikası bu tablo kimin eseri çok merak ediyorum. Benim merakımdan öte o bölgede yaşayan insanların sorununa bir çözüm bulunsun yeter. Gerisi lafı güzaf.