SAVUNMA HAKKI KUTSALDIR
Sevgili okurlar,1 Temmuz günü Antalya Adliyesinde avukatlar eylemdeydi. Antalya Cumhuriyet Başsavcılığını talimatı üzerine yaklaşık 6 yıldır adliyeye üzerleri ve eşyaları aranarak içeriye girebiliyorlar. Bu yüzden sık sık özel güvenlikçilerle karşı karşıya geliyorlar.
Çünkü hukuki dayanağı olmayan keyfi bir uygulamayla tabi tutulduklarını ileri sürüyorlar. Bu uygulamaya karşı seslerini daha gür çıkarabilmek için adliye bahçesinde basın açıklaması yapmak istemişler, ama yapamamışlar. Çünkü ortada gazeteci yok. Çünkü Antalya adliye bahçesinde basın açıklaması yapmak da, gazetecilerin çekim yapması da yasak.
Gazeteciler izinleri olmadığı gerekçesiyle, turnikeleri geçip adliye bahçesine girememişler. Çekim yapamadan gelmiş bizim ekip mesela. Eskiden böyle miydi? Mesleğe ilk girdiğimiz yıllarda bırakın adliye bahçesini, mahkeme salonlarına koca koca kameralarla girer duruşma sırasında çekimler yapardık.
Ancak 2000’li yıllarda Adalet Bakanlığınca duruşma salonlarında görüntü ve ses kaydedilmesi yasaklandı. Duruşma salonlarında ses ve görüntü kaydedilmesini yasaklayan Adalet Bakanlığı kararıyla yetinmeyen Antalya adliyesinde bir önceki Başsavcı döneminde adliyeye kamera ve fotoğraf makinesi ile girişler de yasaklandı.
Ben o dönemde Doğan Haber Ajansının adliye muhabiri idim. Cemil Çiçek’in Adalet Bakanlığı yaptığı döneminde alınan karar gerekçe gösterilerek adliyeye makineyle girişlerimiz yasaklanmıştı. O dönemde yapılan uygulamaya benim dışımda ses çıkaran da olmamıştı.
O uygulama, o günden beri devam ediyor. İşte bu yüzden bugün Antalya Adliyesi’nde gazeteciler çekim yapamıyor. Antalya Adliyesinde avukatların basın açıklamasını takip eden arkadaşlarımızı adliyeye almamışlar. Başsavcılığın talimatı olmadan içeriye alamayacaklarını söylemişler.
Ben de bunun üzerine Baro Başkanı Polat Balkan’ı telefonla aradım. Balkan, şu ifadeleri kullandı:
Gazetecilerin adliyeye alınmaması da, avukatların üzerlerinin aranması da hukuken doğru değildir. Hatta gazetecilere yapılan uygulama toplumun haber alma özgürlüğüne vurulan bir darbedir, suçtur. Avukatlar ağır cezalık bir suç işledikleri zaman aranabilir. Bunda da suçüstü yakalanması gerekir.
Yaklaşık 6 yıldır sorun yaşıyoruz. Bunu ifade etmek için basın açıklaması yapmak istedik. Adliye bahçesine gazeteciler giremeyince protestomuzu sosyal medya hesabımızdan canı yayınla paylaştık. Yasaklarla bir yere varılamaz.”
Peki, bütün bunlar ne için yapılıyor? Elbette adliyelerin güvenliğini sağlamak için. Güvenlik denince aklıma Antalya adliyesinde bomba ihbarı yapıldığı gün geldi. Bomba ihbarı yapılınca Adliye tahliye edilmişti. Duruşmalar ertelenmişti.
Yapılan aramada hiçbir şey bulunamamıştı. İhbarın yurt dışından yapıldığı söylenmişti. Sonra da adliye kale gibi çevrilmişti. O ihbarı kim, neden, niye yaptı hep merak eder dururum.
Esen kalın…