SAVAŞLARDA İLK ÖLDÜRÜLEN GERÇEKLERDİR
Sevgili okurlar, Ukrayna savaşında üçüncü haftaya girdik. Bu süreçte; 2 milyondan fazla insan yerinden yurdundan olup ülke dışına çıktı. Binlerce kişi hayatını kaybetti. Binlerce kişi de yaralandı. Trilyonlarca dolarlık zarar meydana geldi. Savaşın etkisiyle emtia fiyatlarında rekor artışlar oldu. Evler, hastaneler bombalandı. Son olarak da Rusların eline geçen Çernobil nükleer santralinin trafolarına saldırı düzenlendi. Yürekleri ağza getiren bu olayla ilgili taraflar birbirini suçladı. Suç ortada kaldı. Kimse sahiplenmiyor. Bakıyoruz herkes birbirini yalanlıyor. “Ben yapmadım o yaptı” deniyor.
***
Kendi işledikleri suçu karşıya atmak, savaşlarda en çok başvurulan yöntemlerdendir.
Nitekim savaşlarda ilk öldürülenler de gerçeklerdir.
Böyle durumlarda suçun failini tespit etmek için bu durumdan kim çıkar sağlıyor ona bakmak lazım.
Adliye muhabirliğinden bilirim.
Faili meçhul cinayetlerle ilgili birçok dava takip ettim.
Bir bakıyorsun fail, ölen kişinin ardından üzüldüğünü göstermek için kendini yerden yere atan şahıs çıkıyor.
***
Ukrayna savaşına tekrar dönecek olursak;
Rusya Amerika Birleşik Devletlerinin fonlarıyla Ukrayna’da kimyasal ve biyolojik silah üretildiğini iddia ediyor. Bu iddiayı yalanlan Beyaz Saray ise asıl böyle bir saldırının Ruslardan gelebileceğini öne sürüyor.
Karşılıklı olarak böyle risklerden bahsediliyor.
Bu suçtan kim çıkar sağlar bilemem ama zararını milyonlarca insanın çekeceği kesin. Çernobil faciası daha dün gibi ortada duruyor.
Tarafların liderlerine gelince;
Mesleği tiyatro oyunculuğu olan Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski Rusların saldırılarına karşı NATO da dahil olmak üzere sık sık uluslararası toplumu müdahale etmeye çağırıyor. Sanatçı kişiliğinin de etkisiyle hitabet gücü çok yüksek olan Zelenski canlı bağlantılarla katıldığı toplantılarda ayakta alkışlanıyor.
Ancak Zelenski’nin müdahale çağrılarına isse dünya temkinli yaklaşıyor. Çünkü müdahale demek aynı zamanda üçüncü dünya savaşının da çıkması demek. Öte yandan Zelenski’nin karşısında eski bir KGB ajanı olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin bulunuyor. Zelenski gibi geniş halk kitlelerine hitap edip ayakta alkışlanmayan Putin ise derinden gidiyor. Ama ne istediğini de lafı döndürüp dolaştırmadan dobra dobra söylüyor. Bu da Putin’in meziyeti.
***
Peki, taraflar ne istiyor?
Ruslar Kırım’ın Rus toprağı olarak kabul edilmesini, Ukrayna’dan ayrılıp bağımsızlığı ilan eden bölgelerin tanınmasını ve NATO’nun genişleme sürecine son verilmesini istiyor.
Ukrayna tarafı ise Kırım da dahil olmak üzere Rusların işgal ettiği topraklardan çekilmesini istiyor. Böyle bir durumda anlaşma sağlanabilir mi bunu zaman gösterecek.
Öte yandan Bu savaşta benim dikkatimi çeken bir diğer unsur ise müzakere için bir araya gelen tarafların üzerindeki kıyafetlerdi.
Rus heyeti müzakere toplantılarına hep sivil kıyafetlerle katılıyor.
Ancak Ukrayna heyeti ise müzakerelere askeri giysilerle gidiyor. Tarafların tokalaşması sağlam. Güven verici. Öte yandan Ukrayna Devlet başkanı Voladimir Zelenski de savaşın çıktığı günden beri Ukrayna’nın müzakere heyeti gibi giyiniyor. Putin’de Rusya’nın müzakere heyeti gibi ekranlara hep takım elbiseli çıkıyor. Acaba neden? Elbette bunlarla da bir takım mesajlar veriliyor.
***
Öte yandan gazetecilik hayatımda bir de şunu gördüm. Dünyanın neresinde bir olay olsa dönüp dolaşıp mutlaka Antalya’ya da uğrar. Nitekim Ukrayna savaşında da öyle oldu. Savaşan tarafların Dış işleri Bakanları da bir araya gelmek için Antalya’yı tercih etti. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da katılımıyla gerçekleştirilen üçlü zirvede barış için zemin arandı. Uzlaşma sağlanamasa bile Türkiye’nin tarafları bir araya getirebilmesi barış adına atılan çok önemli bir adımdır.