SATILIK DAVA

Sevgili okurlar; boş kaldığınızda gidip bakın. Ağır ceza mahkemelerinde görülen davaların çoğunu cinsel saldırı vakaları oluşturuyor. Bu suçların cezası ağır olduğu halde bir türlü önüne de geçilemiyor.   Bu tür suçlar genellikle çocuklara karşı ya da beden ve ruhsal açıdan kendisini savunamayacak durumda olan engellilere yönelik oluyor. Kız erkek ayrımı yok. Sapıklık diz boyu.

Ancak bu tür olaylardan toplum genellikle gazetecilerin haber yapmasıyla haberdar oluyor. Ama şöyle de bir durum var. Bazen bu tür davaları prensip olarak haber ajansları haber yapmaya sıcak bakmıyor. Bazen gazeteciler kendileri haber yapmıyor. Bazen de bu tür davaların duruşmaları kapalı yapılıyor. Bazen de yayın yasağı getiriliyor. Böylece olup bitenden toplumun büyük bir bölümü haberdar olamıyor.

Bir de şöyle bir durum yaşanıyor. Bazen bu tür davalarda sanık tarafı, şikayetçi olan tarafa davadan vazgeçmesi karşılığında para teklif edebiliyor. Bazen de tam tersi de olabiliyor. Şikayetçi olan taraf davadan vazgeçme karşılığında sanıktan para talep edebiliyor. Bunu mahkeme huzurunda yapmıyorlar. Adliye koridorlarında aracılar vasıtasıyla yapılıyor bu işlemler.

Davadan vazgeçme karşılığında, ev, araba isteyenleri duydum adliye koridorlarında.  Bu tür kirli pazarlıkları yapanların arasında ülkeye turist gibi gelip birlikte olduğu erkeklerden şantajla para almak için şikayet eden yabancı uyruklu kadınları da duydum. Ancak yüz yüze para alışverişine hiç rastlamadım. Ancak her ne kadar; bu tür kirli pazarlıklar yapılıyorsa da şayet mağdur bir çocuksa şikayetten vazgeçilse bile bir şey ifade etmiyor Kamu adına dava devam ediyor. Ve de sanıktan hesap soruluyor.

Hatta bir keresinde Türk-Rus evliliğinden doğan 17 yaşındaki mağdurun yabancı uyruklu annesi şikayetten vazgeçtiği halde; sanık 14 yıl hapse mahkum olmuştu. Öte yandan kadına yönelik şiddet başta olmak üzere cinsel saldırı davalarında aile bakanlığının avukatları olayın başından itibaren müdahil olup duruşmaları takip ediyorlar. İstanbul’daki tarikat liderlerinden birinin 6 yaşındaki kızının babası yaşındaki bir adamla evlendirilmesi olayında da bakanlık olayın başından itibaren müdahil olmuş. Bakanlığın avukatlarını bu tür davalarda belki de yüzlerce kez izledim. 

“2 yıldır neden tutuklanmadı bu sanıklar” denilerek Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan hesap soruluyor.  Oysaki bakanlığın tutuklama yetkisi mi var?  Ya da bakanlığın avukatlarının böyle bir gücü mü var?  Bakanlık avukatlarının tecavüzcülerin, sapıkların en üst limitten ceza alması için canla başla çalıştıklarına birçok kez tanık oldum.

Hatta İstedikleri karar çıkmadığı zaman oturup ağlayanları bile gördüm. Ama şunu söyleyebiliriz.  Aile Bakanlığı’nın avukat sayısı yetersiz. Hem de çok yetersiz. Çünkü üzerlerinde çok fazla iş yoğunluğu var. Aile Bakanlığı’ndaki avukatlar sadece bu tür işlere değil, bakanlığın diğer davalarına da bakıyorlar. Oradan oraya koşturmaktan nefes  nefese kalmaktan başlarını bile kaldıramıyorlar.

Hatta bazı illerde sadece bir avukat görev yapıyor. Bu avukatlar il merkeziyle birlikte o ilin ilçelerindeki davaları da takip ediyor. Bu nedenle acilen bakanlığa avukat takviyesi yapılmalı. Hem de ihtiyaçlar kadar. Öte yandan başta cinsel saldırı olmak üzere bu tür davalarda mağdurlar barolardan da yardım talep edebilir.  Baroların kadın hakları, çocuk hakları kurulları mağdurlara hukuki olarak her türlü desteği veriyorlar.

Ama mahkemeler aile bakanlığı dışında çoğu zaman bu kurulların müdahillik talebini reddediyor.  Çünkü Suçtan zarar gören taraf olarak değerlendirilmiyorlar. Bir de böyle bir gerçek var. Geciken adalet vicdanları kanatıyor.