SANKİ GİDİŞLERİNE GÜLÜMSEMİŞLER

Pençe – Kilit Operasyonu bölgesinde teröristlerle çıkan çatışmada 5 askerimiz, evladımız, gençlerimiz şehit oldu. 5 askerin şehit olmadan önce birlikte çektirdiği fotoğrafı görünce ciğerim yandı.

***

Bu dünyadan göçüp gideceklerini bilmeden çektirdikleri fotoğraftaki acıyı anlatmaya hiç bir kalem yetmez. Alfabenin bütün harflerini bir araya getirsek yine de bu acının tarifi yazılamaz.

***

Fotoğraf çektirmeden beş dakika önce ne konuşmuşlardı acaba? Belki biri o an demişti ki; haydi bir fotoğraf çekip hatıra olarak saklayalım, ileride çocuklarımıza gösteririz kardeşim. Babanız böyle askerlik yaptı çocuğum deriz, havamızı atarız birader...

***

Kurşun yiyeceklerinden habersizce her birinin yüzü aynı güzellikle gülümsüyor. Kim bilir o an objektife gülümserken aklından kimi geçiriyorlardı. Kimin için yüzüne tebessüm iliştirmişlerdi? Öyle ya belki sevgilisine, belki eşine, belki ailesine, belki çocuğuna... Sonuçta her bir can ayrı bir hikaye, ayrı bir hayattı.

***

Milyonlar onlar için üzülürken, o canlar şimdi derin uykudalar. Aileleri peki, onlar ne haldeler? Beş evin ocağı söndü. Sönen ocaklarla beraber umutlar, hayaller de öldü. Ne acı ki bir kez daha anladık bir fotoğraf kadar ömrü yok insanoğlunun.

***

1992 yılında bir bayram sabahı dayımın şehit haberiyle evimizin içinde sesler yükselmişti. Annemin ağıtı duvarları inletmişti. Çocuktum o yıllar, bilmiyordum ki ölüm ne demek, şehit olmak ne demek...

***

Nereden bilebilirdim ki hem, çocuktum ben. Bayrağa sarılı tabutu ile dayımı getirmişlerdi baba ocağına. Dayım, 7 arkadaşı ile birlikte Tunceli’de şehit düşmüştü. Evimiz mahşer yeri gibiydi. Herkes ağlıyor, ağıt yakıyordu. Ben ise annem ağlıyor diye ağlıyordum.

***

Dedim ya ölmek ne demekti o yıllar bilmiyordum. Annem kardeşinin acısıyla kahrolurken ben de annem ağlıyor diye ağlıyordum. Aradan tam 30 yıl geçti. Anneannemin evinde dayımın ölüm gününün acısı, sızısı hiç unutulmadı.

***

Her bayram sabahı, haberlerde anonsu geçen her şehit haberinde bizim evimizde aynı acı ilk gün gibi yaşanır. Sadece isimler ve şehirler değişiyor, zemheri acı hiç değişmiyor.

***

Şimdi beş ayrı eve kocaman bayraklar asıldı. Başsağlığına gelen herkes “Vatan Sağ olsun “ diyerek aileye başsağlığı dileyerek arkasına bakmadan çekip gitti.

***

Gencecik evlatlarımız gözlerini yumdu. Arkalarında dağ gibi duran ailelerine ömür boyu dinmeyecek ağrılı bir yara bıraktılar. İsimleri geçiyor şimdi her yerde.

P.Tğm. Abdulkadir Güler,

P.Uzm.Çvş. Onur Doğan,

P.Uzm.Çvş. Hüseyin Cankaya,

P.Uzm.Çvş. Bican Kapılay

 P.Söz.Er Celal Tekedereli

***

Oysa çıkıp gelmeyecekler ki bir daha... İsimleri yazılacak bugünden sonra soğuk mermer taşına. Yokluklarından geriye anıları, hatıraları ve bir de fotoğrafları kaldı.

***

Çiçekleri açmadan soldu, umutlarının üstüne kara toprak atıldı. Sanki gidişlerine gülümsemiş gibi omuz omuza vererek son kez bakmışlar hayata...