SANDIĞA VİCDAN GİDECEK!

Pazar günü Cumhurbaşkanlığının 2.tur seçimi için sandık başına gideceğiz. Öncelikle ülkemiz ve milletimiz için şimdiden hayırlı olsun. Sonuçlar ne olursa olsun herkesin diline pelesenk olan “Millet İradesi”ne herkesin saygı göstermesi ve sonuçları sağduyulu bir şekilde kabul etmesi en büyük dilek ve beklentimizdir.

***

Elbette sandığa giderken dikkat etmemiz gereken hususlar var. Yanımızda kimlik, seçmen bilgi kağıdı gibi oy kullanmamıza vesile olacak resmi evrakları götüreceğiz ancak vicdanımızda da muhasebemizi iyi yaparak o sandığa gideceğiz. Dün ak dediklerine bugün kara diyenler, dün sövdüklerini bugün övenler tabi ki oy kullanırken asla aklımızdan çıkmayacak.

***

Fakat en önemli husus ise o sandığın başında tercih mührünü aldığımız zaman adaylara bir bakacağız ve sonra film şeridi gibi seçim sürecini ve adayların siyasi geçmişini kısaca bir gözümüzün önünden geçireceğiz.

Kim bugüne kadar ne yapmış, kim ne yapmamış? Kim sözlerini yerine getirmiş kim o sözlerini sanki kendi ifade etmemiş gibi gözümüzün içine baka baka yalan söylemiş?

***

Kim bugüne kadar omurgalı bir şekilde siyaset yaparken kim vücudunda bulunan tüm kemiklerini oynata oynata kıvırmış(!) düşüneceğiz. Kim kimlerden medet ummuş, kim kimlere bel bağlamış bunu da unutmayacağız.

Bu ülke üzerinde alçak ve hain emeller besleyen, bu güne kadar vatan topraklarını korumak adına binlerce şehit vermemize sebep olan alçaklarla aynı kulvarda kim yürüyor, kim onları cesaretlendirerek devlete kafa tutturuyor, kim o hainlerin şımarmasına sebep oluyor tabi ki düşüneceğiz.

***

Bir tarafta Türk Milletinden medet uman, mazlum ve mağdur milletlerin gönlünü ve duasını kazananlar, Büyük Türk Dünyasının hayalini kurarak, vesayetle yönetilmeye çalışan ülkemize tam bağımsızlık mücadelesi veren, yer altı ve yer üstü zenginliklerimiz ile savunma sanayimizi hızla bağımsızlığa kavuşturma çabalarına bizzat şahit olduğumuz bir isim,

***

Diğer tarafta ise Halil İbrahim sofrası adı altına bir sofra kuran ama o sofraya kimlerin oturduğunu bile kendileri bilmeyenler, sofraya ayakkabı ile basmayı bırakın o sofra üzerinde, milletin acı ve gözyaşı döneminde onlar üzerinde tepinenler…

***

 “Beden ölür çürür cana bakın siz, kim kiminle yürür ona bakın siz. Bırakın dönsün dönme dolaplar, Haktan Hakikatten yana bakın siz” diyen üstat Abdurrahim Karakoç’un dizelerinde olduğu gibi haktan ve hakikatten yana bakacağız.

***

Kandil’deki boyunları tasmalı alçakları, dünyanın birçok yerinde kaçmış vatan haini kansızları, emperyalistlerin maşalarını ve dahi bilimum Türk ve Türkiye düşmanlarını sevindirmemek adına tercihimizi doğru yapacağız.

***

Çünkü ne bizim gidecek bir yerimiz, ne de bizi kabul edecek bir yer var. İşte bu gerçekler ışığında mutlaka sandığa gidelim ve Türk Milletine yeni bir boyunduruk takılmasına müsaade etmeyelim.

SON SÖZ

Bir kez daha millet olarak “Manda ve himaye kabul edilemez” diye gür sesle sandıklardan haykıralım.