Roma ve beylikler döneminde kullanılan hamam ortaya çıkarıldı
Antalya'nın Serik ilçesindeki Sillyon Antik Kenti'nde devam eden kazı çalışmalarında, Roma ve beylikler döneminde kullanılan hamam ortaya çıkarıldı.
Milattan önce 2 binlerin başında güvenlik kaygısıyla yüksek
bir tepeye kurulan; Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait çeşitli
yapıları bir arada barındıran Sillyon Antik Kenti'nde kazı çalışmaları devam
ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının bu yıl hayata geçirdiği
"Geleceğe Miras Projesi" kapsamında hız kazanan antik kentteki kazı
çalışmalarında Roma ve beylikler dönemine ait bir hamam bulundu.
Sillyon Antik Kenti Kazı Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi
Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Taşkıran, AA muhabirine, antik kentte 2020'den bu
yana arkeolojik kazılara ara vermeden devam ettiklerini, 2024'ten itibaren de
Kültür ve Turizm Bakanlığının "Geleceğe Miras Projesi" kapsamında
OPET ana sponsorluğunda kazı çalışmalarının yoğun şekilde sürdürdüklerini
söyledi.
ROMA HAMAMININ
ÜZERİNE TÜRK HAMAMI YAPILMIŞ
Temel alanlarından biri olan Roma İmparatorluğu dönemine ait
hamamda çalışmalar yaptıklarını anlatan Taşkıran, şunları dile getirdi:
"Hamam M.S. 2. yüzyılda inşa edilmiş ve M.S. 3.
yüzyılda da genişletilerek büyük bir tesis haline getirilmiş. İçerisinde
yıkanma odaları, havuzlar, iç avlusunda birtakım odalar ve müştemilatlardan
oluşan büyük bir tesis. Çalışmalar neticesinde hiç tahmin etmediğimiz bir
şekilde başka bir yapıyla karşılaştık. Alanda Roma hamamının olduğu yerde 14.
yüzyıla tarihlediğini düşündüğümüz bir hamamla karşılaştık. Bu, bizim için büyük
bir sürpriz oldu. Çalışmalarımız neticesinde beylikler dönemine tarihlenen bir
Türk hamamı olduğu ortaya çıktı."
Bölgenin Türk hakimiyetine geçtikten sonra garnizona
dönüştüğünü anlatan Taşkıran, Antalya ve çevresinin güvenliğinin Sillyon Antik
Kenti içinden sağlandığını ve yapılan kazı çalışmalarında buna ait buluntular
elde ettiklerini vurguladı.
Hamam buluntusunun dönemin tarihine, kültürüne ve sanatsal
anlayışına büyük katkı sağladığını kaydeden Taşkıran, sözlerine şöyle devam
etti:
"Çalışmalar neticesinde bir koridorla hamama
girildiğini, hamamın selamlık kısmının olduğunu ve ardından zikzaklar çizerek
devam eden bir koridor ve koridora paralel bir şekilde yerleştirmiş yıkanma
hücrelerinden oluştuğunu tespit ettik. Aynı zamanda hemen yıkanma odalarının
arkasında soğuk ve ılık olmak üzere iki su deposunun olduğunu gördük. Hamam
alttan bir ısıtma sistemiyle ısıtılıyordu. Bunlar korunmuş bir şekilde yerinde
duruyordu, yaptığımız çalışmalar neticesinde başka sürprizlerle de karşılaştık,
yapının duvarlarının ince bir sıvası ve sıva üzerine grafito tekniği dediğimiz
teknikte birtakım bezemeler işlendiğini gördük. Denizsellikle ilgili gemiler,
kayıklar, balık, balık ağları gibi birtakım çizimlerle karşılaştık. Bu da
hamama gelenlerin deniz ticaretiyle, balıkçılıkla uğraştığını bize
gösteriyor."
Taşkıran, yine kazı neticesinde sikkeler, metal eserler,
savaş aksamları, seramik ve kandil gibi çeşitli eserlerle karşılaştıklarını, bu
eserlerin hepsinin 13. ve 14. yüzyıla ait olduğunu anlattı.
Hamamda restorasyon ve konservasyon çalışmalarının devam
ettiğini belirten Taşkıran, "Hamamın özelliği 13. yüzyılda bölge
Türk-İslam hakimiyetine geçtikten sonra biz burada kentleşme adına çok fazla
bir bilgiye sahip değildik. Açıkçası buradaki kentleşmenin çok önemli bir
mahiyette olduğunu, önemli bir unsurda olduğunu bize göstermesi açısından son
derece önemli, bu plan tipinde ortaya çıkan ender yapılardan." diye
konuştu.
Kazı çalışmalarında Roma hamamı ve Türk İslam Dönemi'nde
bölgeye gelen Türklerin hamamın kimliğinden yararlanıp içerisine bir hamam daha
yaptıklarını ifade eden Taşkıran, hamamda Türk İslam kültürel devamlılığın
sağlandığını vurguladı.
Mevcut hamama herhangi bir zarar verilmeden, duvarları yıkılmadan ve onarımdan geçirmeden sadece eklentiler yapıldığını belirten Taşkıran, "Hamamın zeminde yaptığımız kazıda orijinal Roma zeminini gördük. Roma zemininin pişmiş toprak mozaiklerle bezendiğini ve mozaiğin olduğu gibi durduğunu, zarar verilmediğini gördük. Bu da 13. ve 14. yüzyılda buraya gelen Müslüman Türklerin o yüzyılda Anadolu irfanını buraya yansıttıklarını çok net bir şekilde bize gösteriyor. Bu da ecdadımızın buralara bakışını, ortaya koydukları medeniyeti bize yansıtması açısından güzel bir örneğini sergiliyor." ifadelerini kullandı.
AA