Rektör Özkan: Şehrin geleceğinde sorumluluk hissediyorum
Akdeniz Üniversitesi ev sahipliğinde Antalya Kent Konseyi tarafından düzenlenen 21. Yüzyılda Antalya Çalıştaylarının açılış töreni gerçekleştirildi.
Akdeniz Üniversitesi Atatürk Konferans Salonu’nda düzenlenen 21. Yüzyılda Antalya Çalıştayları Açılış Töreni’ne Antalya Valisi Hulusi Şahin, Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan, Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erkan Çelik, Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt, Akdeniz Üniversitesi Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Ayşe Gülbin Arıcı, Prof. Dr. Cengiz Toker, Prof. Dr. Şükrü Özen, Genel Sekreter Dr. Ali Evren İmre, akademisyenler, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
BİLİMSEL VE YENİLİKÇİ
ÇÖZÜMLER GÜÇLÜ İŞ BİRLİĞİYLE OLUR
Açılış konuşmasını yapan Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof.
Dr. Özlenen Özkan göreve geldiği ilk günden itibaren üniversite-şehir
bütünleşmesini önemsediğini belirterek, “Çünkü biliyorum ki Antalya’nın
geleceği için bilimsel ve yenilikçi çözümler üretirken, bunu ancak güçlü bir iş
birliğiyle başarabiliriz. Kent Konseyimiz, çeyrek asrı aşkın bir süredir
siyaset üstü bir anlayışla, çevresel sürdürülebilirlikten kültürel mirasın
korunmasına kadar birçok alanda önemli projelere imza atıyor.” dedi. Kendisinin
de Antalyalı olduğunu hatırlatan Rektör Özkan, “Antalya, benim yalnızca görev
yaptığım değil, çocukluğumun, gençliğimin ve hayallerimin şehridir. Bu güzel
şehrin geleceğine dair derin bir sorumluluk hissediyorum ve içinde Antalya
sevgisi taşıyan herkesin de bu ortak bilinci paylaşacağına inanıyorum.” diye
konuştu.
SEYYAHLARIN HAYRANLIK
DUYDUĞU ŞEHİR
Antalya’nın tarihin her döneminde doğası, iklimi ve
bereketli topraklarıyla medeniyetlerin kesişim noktası olduğunu vurgulayan
Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, Ünlü seyyah İbn-i Batuta, 1300’lü yıllarda
Antalya’ya geldiğinde, bu şehrin güzelliğini ‘Bu şehir, genişlik, güzellik ve
ihtişam bakımından dünyanın en güzel şehirlerinden biridir. Tüm şehrin etrafını
geniş bir sur kuşatıyor. Buranın bağ ve bahçeleri çoktur, meyveleri lezizdir.
Sıcak yaz günlerinde bile soğuk ve lezzetli olan su kaynakları ise herkes tarafından
bilinmektedir.’ sözleriyle tarihe not düşmüş. Aynı şekilde 1600’lü yıllarda
Evliya Çelebi de Antalya’yı anlatırken, serin sularından, zeytin ve nar
bahçelerinden, eşsiz doğasından bahsetmiştir. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk
Atatürk de 1930 yılında Antalya’ya ayak bastığında ‘Hiç şüphesiz ki Antalya
dünyanın en güzel yeridir.’ sözleriyle bu güzelliği taçlandırdı. Yani asırlar
boyunca bu güzellik korundu. Ancak 100 yıl sonrasına, yani bugüne baktığımızda,
ne yazık ki bu ihtişamı büyük oranda yitirdiğimizi görüyoruz. Seyyahların
övgüyle bahsettiği o eşsiz bağ ve bahçelerimiz; buz gibi akan su kanallarımız,
arıklarımız nerede şimdi? Atatürk’ün 1930 yılında Erenkuş mevkiinden baktığında
gördüğü manzara; Toroslar’ın heybetli silueti, masmavi deniz, eşsiz falezler ve
belki de coşkuyla akan şelalelerle bezeli adeta bir cennet köşesiydi. Bugün
aynı noktadan baktığımızda, bu doğal güzelliklerin yerini ne yazık ki kimliksiz
ve özensiz yapılar almış durumda.” şeklinde konuştu.
GEÇMİŞLE BAĞINI
KURAMAYAN BİR MİLLETİN ŞEHİRLERİ RUHSUZ OLUR
“Doğa ile uyumlu, sürdürülebilir bir şehir modeli
oluşturmak, tarım alanlarımızı, su kaynaklarımızı, doğamızı korumak ve
geleceğimize sahip çıkmak zorundayız.” diyen Rektör Özkan, doğa ile uyumlu,
sürdürülebilir bir şehir modeli oluşturmak, tarım alanlarımızı, su
kaynaklarımızı, doğamızı korumak ve geleceğimize sahip çıkmak zorunda
olunduğunun altını çizdi. Rektör Prof. Dr. Özlenen Özkan, “Bu bizim dünyayı
kendine hayran bırakan bu güzel şehre ve gelecek nesillere borcumuz. Çünkü
şehirler sadece taşla, betonla, yollarla kurulmaz; onlara anlam ve kimlik
kazandıran, geçmişten süzülüp gelen kültürdür. Bir medeniyet tasavvuru olmayan,
asırlardır birikmiş bir kültür hazinesine sahip olmayan, inşa ettiği eserlerle
geçmişle bağını kuramayan bir milletin şehirleri ruhsuz olur. Biz Antalya’yı
yalnızca büyüyen, genişleyen bir şehir olarak değil, kimliğiyle, ruhuyla,
tarihiyle ve kültürüyle yaşayan bir şehir olarak görmek istiyoruz.” dedi.
KİMLİKLİ BİR ŞEHİR
OLUŞTURMALIYIZ
“Şehrimizi ve mekânlarımızı insan merkezli, doğaya ve
kültüre duyarlı bir anlayışla şekillendirmeliyiz. Sadece büyüyen, genişleyen
değil; yaşanabilir, sıcak ve kimlikli bir şehir oluşturmalıyız. İnsanı
kucaklayan, geçmişle bağ kuran ve geleceğe ışık tutan bir Antalya hayal
ediyorum.” diye sözlerini sürdüren Rektör Özkan, “Yaşadığımız şehre ruh
kazandırmak bizim elimizde. Çünkü yaşadığımız şehir bize, biz ona bakacağız her
gün. O yüzden bu sorumluluk yalnızca yöneticilerin, mimarların,
akademisyenlerin değil, burada yaşayan hepimizin. Nazım Hikmet’in dediği gibi:
İki şey vardır ancak ölümle unutulur: Anamızın yüzüyle şehrimizin yüzü. Gelin,
Antalya’nın yüzünü hep birlikte koruyalım, güzelleştirelim ve geleceğe
taşıyalım. En son unutacağımız şey şehrimizin güzel yüzü olsun.” ifadelerini
kullandı.
ACABA BİZ NEREDE
YANLIŞ YAPTIK
Antalya Valisi Hulusi Şahin, “Rektör hocamızın o çok
çarpıcı, aslında tokat gibi ifadeleri, bir manifesto niteliğindeki ifadelerini
dinlerken şunu düşündüm. Acaba biz nerede yanlış yaptık, niye böyle oldu? Şu
anda 21. yüzyılın başlarındayız. 20. yüzyılın başlarını düşünün işte bugün
İstiklal Marşı’nın da kabulünün yıldönümü yaklaşık 100 yıl önce kurucu
babalarımız düşman işgalinden kurtardılar Anadolu’yu. Cumhuriyeti kurduklarında
ellerinde koca bir imparatorluktan kala kala bir Anadolu kalmış. Şehirler
yakılmış, yıkılmış İzmir’in üçte ikisi kurtulduktan birkaç gün sonra yanıyor.
İzmir’in üçte ikisi yok. Ankara 30 bin nüfuslu bir kasaba. İstanbul nüfusunun
yarısını kaybetmiş. Yani payitaht der saadet mutluluk kapısı ama nüfusunun
yarısını kaybetmiş. Ve cumhuriyetin kurucu babaları karşılarında bu devasa
problemleri buluyorlar.” dedi.
20. YÜZYILIN DA YENİ
PROBLEMLERİ
Vali Şahin, “Yeni yüzyılın 20. yüzyılın da yeni problemleri
de karşılarında yeni bir ulaşım aracı çıkmış otomobil diyorlar ismine ve çok
geniş yollar istiyor. Şehirlerimizi buna göre planlamanız lazım çünkü hiçbir
şehir buna hazır değil. Nüfusumuz Onuncu Yıl Marşı’nda ne diyor? 10 yılda 15
milyon genç yani nüfusunuzu 10 yılda ikiye katlamışsınız. Artı kaybettiğiniz
topraklardan göçmenler gelmiş. Fakirlik diz boyu sağlık problemi inanılmaz
boyutlarda cüzzamdan travmaya, sıtmadan efendim vereme kadar Anadolu salgın
hastalıklardan kırılıyor. Sanayi ulaşmamız lazım. Nüfusumuz artıyor, konut
lazım. Böyle bir yapıda, böyle bir durumda Cumhuriyeti kuran irade yine çok
sağlam ve sağlıklı bir yaklaşım gösteriyor ve dünyanın en önemli şehir
plancılarının getiriyor. Hem İzmir planlanıyor hem İstanbul planlıyor. Yansen
Ankara’yı planlıyor ve gerçekten planları çok güzel çok vizyoner. Prost,
İstanbul'u planlarken diyor ki üç esasa göre yapıyoruz diyor. Bir sirkülasyon
yani yeni taşıt araçlarına göre şehri planlıyor. İki estetik diyor. Üç hijyen
diyor. Bakın o yıllarda hijyen yani kamu sağlığı üzerine plan yapıyor ve
birbiriyle bağlantılı olacak şekilde büyük yollar açıyor, işte o günün
planlarıdır.” şeklinde konuştu.
BETONLAŞMAYA TESLİM OLDUĞUMUZ YILLAR
Vali Şahin,
“Bugün İstanbul’un merkezindeki o Saray Burnu’nun Eminönü’ne oradan Yenikapı’ya
giden Yenikapı’dan yukarıdan Unkapanı’na doğru giden yollar, Beyoğlu’na çıkan
yollar, hatta vatan ve millet caddeleri de o imar planının sonrasında
açılmıştır. Peki o zaman ne oluyor? Ne oluyor da böyle oluyor? 1960’larda biz Vali
Şahin, “Bugün İstanbul’un merkezindeki o Saray Burnu’nun Eminönü’ne oradan
Yenikapı’ya giden Yenikapı’dan yukarıdan Unkapanı’na doğru giden yollar,
Beyoğlu’na çıkan yollar, hatta vatan ve millet caddeleri de o imar planının
sonrasında açılmıştır. Peki o zaman ne oluyor? Ne oluyor da böyle oluyor?
1960’larda biz
çaresizce büyümeye çalışıyoruz. O az gelişmişlik batağından
kendimizi çıkarmaya çalışıyoruz, kendimizi kurtarmaya çalışırken ne yapıyoruz?
Bazı şeylerde maalesef ödünler veriyoruz ve köyden kente korkunç bir göç
başlıyor ve bu inanılmaz bir gecekondulaşma getiriyor. Bu gecekondulaşma,
Ankara’yı İstanbul’u esir ediyor. Seksenli yıllarda beraber ise bir market,
piyasa ekonomisi Türkiye'ye giriyor. Bu sefer de para artık her şeyin önüne
geçiyor. İşte betonlaşmaya teslim olduğumuz yıllar bu yıllar.” ifadelerini
kullandı.
21. YÜZYILDA AYNI
HATALARI YAPMAYALIM
Vali Şahin 21.Yüzyıl Antalya Çalıştaylarının sonuç
bildirgesini merakla bekleyeceğini ifade ederek “Tarihten ders çıkarmamız
lazım. 21. Yüzyılda aynı hataları yapmayalım. Yeşili koruyarak çözüm
bulmalıyız. Bunun çözüm yolları var. Bir şehri kurtaracak olan şey tabii
batıracak olan da o imardır. Doğru imar yapacaksınız. Doğru imar yapacaksınız
ve imarın şöyle de bir kötülüğü var, bugün belli olmuyor yaptığınız hata 20 yıl
sonra belli oluyor. Gerçekten bu güzel şehre karşı çok büyük sorumluluklarımız
var. Bu şehirde yaşamak bir şans ama bu şehre hizmet etmek daha büyük bir şans.
Ve bu hizmet fırsatını kullanın işte bu çalıştayda bunun imkanlarından bir
tanesi.” dedi.
ANTALYA KENT KONSEYİ
KENT DİNAMİKLERİNİ BİR ARAYA GETİRİYOR
Antalya Kent Konseyi Başkanı Semanur Kurt “Hızla göç alan
şehrimizi hepimiz biliyoruz. Oldukça yoğun göç alıyordu ve bu göçle birlikte
birtakım değerlerimizin kaybolmaması ve daha yaşanabilir bir kent olabilmesi
için kentin tüm dinamikleriyle yerel yönetimlerin gündemini oluşturma bir anlamda
işini kolaylaştırma gibi bir görevi de var. Tarih boyunca hep en çok yaşanan
yer olmuş Antalya ve devam da gelecek. 500 bin yıl önce de Antalya’nın nüfusu
bugünkü ile aynı olduğu ifade ediliyor. Çok uzağa gerek yok. Yetmişli yıllarda
600 binlerle biz Antalya’yı anıyorduk. Şimdi 1 milyon 700 bini aşmış durumda.
Bu hem hızlı nüfus artışı daha da çok olacağı için elimizde falan değerleri
koruma adına hem de Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına ışık tutacak rota
belirleme adına kent dinamikleriyle bir araya gelip ciddi bir program
hazırladık. Burada tabii ki temel amaç daha iyi bir şehirde nasıl
yaşayabiliriz? Yaşam kalitesi bozulmadan ya da daha iyi yaşam kalitesiyle şehri
geleceğe nasıl taşıyabiliriz? Bu anlamda ortaya koyulacak stratejiler, tüm
kurum kuruluşlarımıza paylaşılacak.” ifadelerini kullandı.
KATILIMCI BİR
ANLAYIŞLA ÇÖZÜMÜN BİR PARÇASI OLUYORUZ
Antalya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Erkan Çelik ise
belediyenin çevre alanında yaptığı ve yapmayı planladığı çalışmalara değinerek
“Dünyanın yakın gelecekteki en önemli sorunlarının başında gelen iklim
değişikliği olmak üzere doğal kaynakların korunması, sürdürülebilirlik gibi
konularda titizlikle çalışıyoruz. Peyzaj, tarım, ulaşım, enerji yönetimi, çevre
sağlığı, su yönetimi, deniz kirliliği ve kontrolü, çevre eğitimi ve
bilinçlendirme gibi birçok alanda örnek uygulamaları kent genelinde yürütmeye ve
yaygınlaştırmaya devam ediyoruz. Tüm bunları yaparken meslek odaları, sivil
toplum kuruluşları ve üniversitemizle ortak akılla hareket ediyor, katılımcı
bir anlayışla çözümün bir parçası oluyoruz.” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmalarının ardından oturum başkanlığını Kent
Konseyi Başkanı Semanur Kurt’un yaptığı oturumda Orta Doğu Teknik Üniversitesi
Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Tekeli Cumhuriyet Öncesi ve Sonrası Kentleşme
Politikaları konusunda Şehir Plancısı Doç. Dr. Engin Kepenek Antalya’nın 1980
Sonrası Kentleşme Süreci ve Güncel Sorunları konularında katılımcılarla
bilgilerini paylaştı. Çalıştay oturumları gün boyu devam etti.
AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ BÜLTEN