PULSUZ DİLEKÇE (2)
Atalay Yörükoğlu’nun anne ve babalar için kaleme alığı Pulsuz
Dilekçe'nin devamında şu ifadelere yer veriliyor:
“Öğütlerinizden çok, davranışlarınızdan etkilendiğimi
unutmayın. Beni eğitirken ara sıra yanlışlar yapabilirsiziniz. Bunları çabuk
unuturum. Ancak birbirinize sevgi ve saygınızın azaldığını görmek beni yaralar
ve sürekli tedirgin eder. Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesle söylenenleri
pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi iz bırakır. “Ben senin
yaşında iken…” diye başlayan söylevleri hep kulak ardına atarım.
***
Küçük yanılgılarımı büyük suçmuş gibi başıma kakmayın. Bana
yanılma payı bırakın. Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak
uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi
yargılamayın.
Yanlış davranışım üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden
önce beni dinleyin. Suçumu aşmadığı sürece cezama katlanabilirim. Beni
dinleyin. Öğrenmeye en yatkın olduğum anlar, soru sorduğum anlardır.
Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun. Beni yeteneklerimin üstünde işlere
zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmamı bekleyin. Bana güvendiğinizi
belli edin. Beni destekleyin: Hiç değilse çabalarımı övün. Beni başkaları ile
kıyaslamayın; umutsuzluğa kapılırım.
***
Benden yaşımın üstünde olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları
birden öğretmeye kalkmayın, bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı
görünce ürkmeyin. Beni köşeye sıkıştırmayın, yalana sığınmak zorunda kalırım.
Sizi çok bunaltsam bile soğukkanlılığınızı yitirmeyin. Kızgınlığınızı haklı
görebilirim. Ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın.
Unutmayın ki, ben de sizi yabancıların önünde güç durumlara düşürebilirim.
***
Bana haksızlık ettiğiniz anlayınca açıklamaktan çekinmeyin.
Özür dileyişiniz size olan sevgimi azaltmaz; tersine beni daha çok
yakınlaştırır. Aslında ben sizleri olduğunuzdan daha iyi ve daha değerli
görüyorum. Bana kendinizi yanılmaz ve erişilmez göstermeye çabalamayın.
Yanıldığınızı görünce üzüntüm büyük olur.
***
Biliyorum ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına
uğratıyorum. Bana verdikleriniz yanında, benden istediklerinizin çok olmadığını
da biliyorum. Yukarıda sıraladığım istekler size çok geldiyse birçoğundan
vazgeçebilirim; yeter ki beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.
***
Benden “ÖRNEK ÇOCUK” olmamı istemezseniz, ben de sizden
kusursuz ana – baba olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.
Sizin çocuğunuz olarak doğmak benim elimde değildi. Ama
seçme hakkım olsaydı, sizden başka kimsenin çocuğu olmak istemezdim. SEVGİLER
ÇOCUĞUNUZ…”