PROFESYONEL SÖMÜRÜCÜLER
Bugün sizlere çok
değişik konulardan bahsedeceğim. Üç farklı konu. Amacım kimseyi küçümsemek veya
kırmak değil. Benimkisi sadece bir durum tespiti yapmaktır.
Ramazan ayının
girmesiyle birlikte birçok ilde olduğu gibi Antalya’mıza da akın akın gelmeye
devam ediyorlar. Kimden bahsettiğim aslında çok açık. Kimdir bu profesyonel
duygu sömürücüleri?
Dilenciler! Tamam
dinimizde sadaka vermenin sevabı büyük, ama gerçekten ihtiyacı olana vermeli. Her
Ramazan ayında dilenmek üzere başka şehirlerden de otobüsler dolusu dilenciler
gelir, Antalya’ya da. Dilencilik, bir sektöre dönüşmüş artık.
Kavşaklardaki bu
tipler için Antalya Emniyet Müdürlüğü önlem alıyor ama yetmiyor. Büyükşehir
Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ise seçim atmosferinde boş vermişlik içinde.
Bu Ramazanda da kim bilir kaç otobüs geldi. Vallahi bunlar bu ay boyunca tam vardiya çalışacaklar gibi görünüyorlar. Bu benim izlenimim. Çocuklar yollarda ve kavşaklarda dileniyor, kadınlar hastane önleri, babaları da cami avlularında!
Bazı dilenciler
vardır, sanırsınız ki bulunduğu yeri ihaleyle almış, her gün aynı saatlerde
orada. Dilenme yöntemini de hiç değiştirmezler. İnanın yaptıkları duaları ve
yalvarışları bir kitapta toplasak yeni yetişecek dilenciler için iyi bir eğitim
kitabı bile oluşturur kanısındayım.
Geçen ramazan ayında
karşıma çıkmıştı, bir kadın; “Yanlış anlamayın, dilenci filan değilim, bir
konuda yardımınızı isteyecektim...” demişti önce.
Ardından, elindeki buruşmuş üç beş doktor reçetesini göstererek konuya girmişti; “Falan ilçeden geldik. Kocam ameliyat oldu. Bugün hastaneden çıkardılar. Fakat …. İlçesine dönmeye paramız yok, hepsini ilaçlarına yatırdım. Allah rızası için bir yol parası isteyecektim...”
Geçen gün baktım,
aynı kadın, elinde aynı reçete ve taktikle, aynı yerde dileniyor.
Yine geçti
önüme... Tam, …. İlçesinden kocasının ameliyatı için geldiğini anlatmak üzereyken,
dayanamayıp kestim sözünü; “Sen, geçen Ramazan ayından beri, hala toplayamadın
mı yol parasını? Yoksa, bilet parasından vazgeçip, otobüs mü almaya karar
verdin?”
Dilenci kadının
yüzüme pis pis bakarak bir gidişi vardı ki görmenizi isterdim.İnanın ondaki
hız, …. Seyahat otobüslerinde bile yoktu!
İşte bu aşamada
yapılan çalışmaların yetersiz kaldığı da ortaya çıkıyor. Umarım çalışmalar
artırılır ve profesyonel duygu sömürücüleri kentten uzaklaştırılır.
---------------
GÜLDÜRME BENİ
BEDRİ BAŞKAN!
Dünkü yazımda,
“BİZİ BU HALDEN KİM KURTARACAK” diye geldiğimiz ‘Hal-i pür melali’ anlatmaya
çalışmıştım.
Gece sahur vakti telefonuma
gelen bildirimle gülmekten kırıldım. Yıllardır tanıdığım namı diğer Halıcı
Bedri Yalçın. Malatyalıların gülü. Çokta severim kendisini. Neşeli bir
insandır.
Ticarette
yapmadığı iş kalkmadı neredeyse Bedri Yalçın’ın. Anadolu Derneği kurdu, Anadolu
Dernekleri Birliği’ne çevirdi. Baktı bu yetersiz kalıyor sonunda siyasete
girdi.
Girdiği hiçbir partide ya istediğini alamadı ya da tutunamadı veya görüş ayrılığına düştü. Baktı yine olmuyor Anadolu Birliği Partisi’ni kurmuş ve kendiside Genel Başkan olmuş. Bizim Bedri, pardon ABP Genel Başkanı, yazıma cevaben kendi fotoğrafının yer aldığı posterini, “Hep birlikte BİZ KURTARACAĞIZ…!!! Değerli KARDEŞİM…!!!” notuyla paylaşmış.
Bizi kim kurtarır
bilemem ama benim yazdığım siyasetle en direk alakalı değildi. Okuyanlar hak
verecektir. Bedri Yalçın’a ilgisi için teşekkür ederim ama bu iş öyle LIK LIK
iş değil. Ne demek istediğimi o anladı.
Ama inanın
yazdıklarım tamamen dünyanın içindeki bulunduğu değişime ayak uydurduğumuz için
yaşadığımız dejenerasyonu anlatmak ve ondan kurtulmak içindi.
--------------------
MAĞDURİYET
OLUŞTURUR MU?
CHP’den Konyaaltı
Belediye Başkanı Adayı gösterilen Cem Kotan’ı epey hırpaladılar. Bunun için
kendisiyle ilgili çok yazma taraftarı değildim. Ancak dün sosyal medyada
yaptığı paylaşım zorunlu kıldı beni.
Ben hiçbir kimsenin, işadamı, sanatçı veya siyasetçi olsun özel yaşantısını hele hele hastalığı nedeniyle mağduriyet oluşturmasına karşıyım. Hele önümüz seçim olduğu için.
Dün Cem Kotanın
sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım da tasvip etmediklerimden biriydi.
Çünkü Kotan, oğlu Can Ali’nin hastalığını ön plana çıkartarak mağduriyet
oluşturup oy devşirme peşine düşmüş gibi geldi.
Benim bildiğim kadarıyla oğlu Can Ali doğuştan kan rahatsızlığı olan bir evladımız. Bu nedenle Kotan ailesinin çektiği ıstırabı bir Allah bir de onlar biliyordur. Dört duvar sır örtüsü çünkü.
Keşke Cem Kotan ve
eşi böyle bir fotoğraf paylaşmasaydı. Keşke bu konu haberlere konu olmasaydı.
Hele hele Cem Kotan, “Yoğun seçim temposunda daima arkamda olan aileme vakit ayırabilmek
benim için önemli. Bugün eşim Demet ile birlikte oğlum Can Ali'nin rutin kan
nakli tedavisi için hastanedeydik. Seçimin yanı sıra ailem için benim için
yüreğinizden gelen iyi dilekleriniz bizi güçlendiriyor…..” ifadelerini kullanmasaydı
iyi olurdu diye düşünüyorum.
Evet, zor bir
süreç amma bu süreci bilerek girdi kendi. Her neyse madem kendisi böyle bir
paylaşımı uygun görmüş bana düşen, “Allah şifa versin Can Ali’ye” demek düşer.