Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı: Sinan Bey'in aldığı oy pazarlık malzemesi oldu
Siyasetçi ve akademisyen Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı, Lider Haber’e konuştu. Ilıcalı, “Bir anda biz milliyetçiyiz diyerek oluyor mu? Sinan Bey'in aldığı oy da pazarlık malzemesi oldu. Bunlar ülke menfaatine olan konularla değil pazarlıklarıyla öne çıktılar. ” dedi.
Siyasetçi ve akademisyen Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı 14 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve 28.Dönem Milletvekilliği seçiminin sonuçlarını ve seçmen davranışlarını Murat Er'in sunduğu Gün Ortası programında değerlendirdi.
BİR ANDA BİZ MİLLİYETÇİYİZ DİYEREK OLUYOR MU?
İkinci tur ile ilgili görüşlerini aktaran Ilıcalı: "İlk tur tabiki çok önemliydi. Bu yüzyılın seçimi diyordum. Bundan dolayı Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olarak bu sandığa gidip oy veren herkese teşekkür ediyorum. Burada tabii ki bu seçimin kazananı milletimiz oldu. Seçim sonuçlarına baktığımızda Sayın Recep Tayyip Erdoğan iki buçuk milyonun üzerinde bir oy farkıyla ve barajı aşabilmesi için de yarım puan eksikle 2'nci tura kaldı. Birinci tur öncesinde oluşturulan algılar, daha seçim sonuçları netleşmeden yapılan açıklamalar, Anadolu Ajansı'na karşı gösterilen tepkiler tamamen yersizdi. Sonuçta bu sandıklar açıldığında Yüksek Seçim Kurulu tarafından herkesin ıslak imzasıyla ortaya çıkan sonuç kabul ediliyor. Sonuçlar şayibesiz bir şekilde ortaya konuyor. En son partinin yöneticisi açıklama yapıyor. İşte 2000 küsür sandığa itirazımız var ve buna tekabül eden yüzde 1 bile değil. Yani Tayyip Bey çok az bir farkla açık ara önde kazandı. Fakat öyle bir algı oluşturdular ki yani bizim bazı katıldığımız televizyon programlarında farklı görüşteki arkadaşlarımız 'Hocam bu kadar nasıl savunuyorsunuz, çok büyük farkla kaybedeceksiniz, pazartesi günü nasıl dolaşacaksınız' gibi ifadelerde bulunuyorlardı. Biz bir şey yapmıyorduk ki biz doğruları söylüyorduk Tayyip Bey 21 yılda yaptıklarını, kazanımlarını söylüyordu, yıllardır verdiğim ulaştırma alanında yapılan yazılan hikayeyi anlatıyordu ve beş yıldır uygulanan Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin millet menfaatine ne kadar yararı olduğunu anlatıyordu. Tek bir cumhurbaşkanı yardımcısı var, hiçbir pazarlık yok. Bu şekilde de beş yılda bu icraatları yaptılar. Ama biraz önce Kemal Kılıçdaroğlu'nun basın toplantısındaki üslubuna çok şaşırdım. Bu ne sertlik, bu ne hırs, nasıl bir söylem değişikliği yani. 'Tayyip Bey seçimi kaybederse iktidarı teslim edecekler mi?' diyor. Ya siz önce kendinizi tekrar bir testten geçirin, söylemlerinize bakın. Seçim gecesi sonuçlar daha hiç belli olmadan yaptığınız açıklamalara bakın. Buradan millet hakikaten verdiği kararın ne kadar isabetli olduğunu görüyor. Çünkü biz hep şunu söylüyorduk: Türkiye 14 Mayıs seçimlerinde iki kollu bir kavşakta: bir kavşağın yol eksikleri belli, tamamlanılacağına güvenilen, istikrarlı yani güven veren bir yol. Öbür tarafta da bir kaos yani karanlık bir tünele giriyorsunuz, ne zaman ne olacağı belli değil. Daha seçimin hemen birinci ikinci günü tartışmalar başladı. Dün toplandılar liderler hiçbir açıklama yok. Bugün Kemal Bey, Ahmet Davutoğlu'nu Sinan Oğan ile görüşmeye gönderiyor. Daha sonra böyle bir sert bir açıklama geliyor ve söylem değişiyor. Ne oldu peki? Siz bir oylarınızı test edin Sayın Kemal Bey! Yüzde 25 oyunuz var. Burada HDP'nin Yeşil Sol'un oyları olmasaydı peki? Bugün 2'nci olarak aldığınız oylarda o oylar var. İkinci turda oy olmadan kazanamayacaksınız. O partinin yöneticilerinin açıklamaları var. Hani teröre karşıydık, nasıl oldu, teröre karşıysa nasıl bir iş birliği yaptı? Bir anda bir söylem değiştirerek biz milliyetçiyiz diyerek oluyor mu? Dünkü şehit cenazeleri nasıl olacak, ne yapacağız, binlerce şehidimiz var. Bu açıdan yani son derece tutarsızlıklar var. Bu bağlamda diyorum ki ikinci turda aradaki farkın daha da artacağını tahmin ediyorum. Bu tahminimi de ezbere söylemiyorum; bir mühendis olarak gerekçelendiriyorum sorarsanız bunlarda gerekçelendiririm." şeklinde konuştu.
SİNAN BEY'İN OYLARI PAZARLIK MALZEMESİ OLDU
Seçimde Sinan Oğan ve milliyetçi seçmen durumunu ele alan Ilıcalı: "Bu birliktelikten en son yapılan açıklamalar, daha önce oluşturulan algı, seçim gecesi yaşananlar yani buradan millet ittifakı lehine bir sonuç çıkmaz. Çünkü burada millet ittifakına ilave olarak almayı düşündükleri Sinan Oğan'ın yüzde 5.17 oranındaki oyuna bir bakmak lazım. O oylar nereden geldi? Bu oyların tabanı bir kısmı milliyetçilere ait oylar, bir kısmı da tepki için atılan oylar. Yani seçmen sandığa gidip vatandaşlık görevimi yapayım dedi. Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermek istemedi. Burada Kemal Kılıçdaroğlu'nun da bu çoklu birlikteliği yani anket şirketlerinin de söylediği yüzde 1'den daha az oy alan partilerle yaptığı koalisyon, dış basında çıkan görüntüler, konuşmalar, yazılar, makaleler neticesinde orada bir tepki göstererek Sinan Bey'e oy verdi. Sonuçta Sinan Bey'in aldığı 5.17 oranındaki oy pazarlık malzemesi oldu. İşte bakanlık ağzı, cumhurbaşkanlığı yardımcılığı falan yani bunlar ülke menfaatine olan konularla değil pazarlıklarıyla öne çıktılar. Bakın altılı masaya da en çok kaybettiren şey bu oldu. Hiçbir şeyi ortaya koymadan pazarlıklarla cumhurbaşkanı yardımcıları paylaştırıldı. Bunlar da yetmemiş gibi iki başkan da Cumhurbaşkanı Yardımcısı oldu. E şimdi herhalde bir yeni cumhurbaşkan yardımcılığı falan. Tüm bunlar da bir neticede bireysel partisel pazarlık ve vatandaşımız bu konuda hassas olduğundan bayağı bir tepki gösteriyor. Özetle Sinan Bey'in oyları pazarlık sonucu olursa oradan çok çok az bir oy Kemal Bey'e gider. Bir kısmı sandığa gitmez, bir kısmı da Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a oy verir yine. Yani bir ihmal edilmemesi gereken nokta da Muharrem İnce Bey'in aldığı binde kırk üçlük oy. Ki bu oyu cumhurbaşkanlığında alırken halbuki milletvekiliğinde iki katını aldı. Bu kadar hassas bir seçimdeki seçmen niye Muharrem İnce çekildiği halde oy verdi? Çünkü adamı kaset kumpasıyla mağdur ettiler ki bugün faillerinin kimlerle ilişkili olduğunu görüyoruz. Önceden rahmetli Deniz Baykal için yapılanları milletimizi ilişkilendiriyor. Dolayısıyla da Muharrem İnce'nin çekildiği halde seçmenden aldığı 200 bin 500 oy tabanı ya sandığa gitmeyecek ya da Kemal Bey'e değil Tayyip Bey'e oy verecek. Ama esas benim beklentim Cumhuriyet Halk Partisi seçmenindeki aşırı derecede kızgınlık ve kırgınlığın sandığa yansıması. Geçmişte beraber mecliste bulunduğumuz CHP'li arkadaşlarla da görüşüyorum, onların değerli görüşlerini de önemsiyorum. Şimdi siz gençlik kollarından belli hem CHP'de mücadele vereceksiniz hem listeye giremeyeceksiniz veya girdiğiniz yerden seçilemeyeceksiniz. Burada yüzde 1 bile katkısı olmayan partiler 48 milletvekili alıyor. 20 milletvekiliyle grubu da rahat kuruyor hatta belki iki grup kuracaklar. Dolayısıyla bakın İYİ Parti oy düşüşüne rağmen bu kadar emek vermiş; işte beş yıldır Türk siyasetinde, ondan önce genel başkanları başka partilerde hizmet vermiş. Onların neredeyse oyu kadar oy almışlar. Yüzde bir nerede, yüzde dokuz buçuk nerede? O açıdan Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninde de kızgınlık, kırgınlık var; bir kısmı sandığa gitmeyecek tabi. Gidenler Tayyip Bey'e oy verecek manasında demiyorum. Seçmen sandığa gitmediği için Kılıçdaroğlu'nun birinci turda aldığı oylar bu manada düşecek. Aradaki fark buradan da açılmış olacak." ifadelerini kullandı.
İKİNCİ TURDA ARADAKİ FARK İKİ KATINA ÇIKACAK
İkinci tura kalan iki aday arasında ne kadarlık bir fark olur? sorusunu ise: "Mühendisliğim ve izlenimlerim neticesinde yüzde 5 farkla birinci turu kazanan Tayyip Bey; hem Muharrem Bey'den, hem de Sinan Bey'den gelecek oylar ve CHP seçmenin sandığa gitmemesi ile aradaki yüzde 5'lik farkı iki katına katlayabilecek. Yani yüzde 55 veya daha üzerinde bir oyla Tayyip Bey'in ikinci turu kazanması sürpriz değil. Bu matematiksel bir gerçek." diyerek cevapladı.
TAYYİP BEY'İN MİTİNGLERDE HALKI GÖRÜYORDUM
Seçimlerin ikinci tura kalacağını düşünüyor muydunuz sorusuna ise: "Ben şöyle yaptım; eğer biz Erzurum'da ortalama yüzde 75'i geçersek 74-75 Türkiye genelini geçeriz ama onun altında kalırsak sıkıntı olur. Burada kendi ilçemde yani soyadımı aldığım yerde yüzde 85 oy çıktı. Bu vesileyle de başta Ilıcalı hemşehrilerim olamk üzere herkese teşekkür ederim. Tayyip Bey'in kendi alanımla ilgili açılışların olduğu yani ulaştırma ile ilgili mitinglerinde de bulundum. Orada aslında halkı görüyordum. Yani şöyle birinci turda kazanacağını rahat tahmin ediyordum. Bir de endüstri mühendisi bir kızımız sonuçlar gelince bir model oluşturdu. Ben de bu teorik modelimizle saat 21.28 itibariyle 49,60 ile 50,06 arasında olacağını hesapladım. Yüksek Seçim Kurulu'nun iki gün sonra açıkladığı sonuçlarla örtüştü. Yani birinci turda Tayyip Bey'in matematiksel ihtimali vardı ama Kemal Bey'in hiç yoktu. Açık ve net olarak söylemem gerekirse çok rahat bir şekilde Tayyip Bey'in birinci turu kazanacağını söylüyordum. Zaten öyle de oldu. Çok küçük bir fark kaldı. Vatandaş bu süreçte de kime oy verdiğini, verenin ne yaptığını, vermeyenin ne yaptığını daha iyi görmesine vesile oldu. Bu açıdan ikinci turda hem büyük bir ders çıkararak yeni bilgilere sahip oldum hem de Tayyip Bey'in ikinci turda seçimi açık ara önde kazanarak 13'üncü cumhurbaşkan seçileceğini rahatlıkla tahmin edebiliyorum. Ama buradan şunu rica ediyoruz ki hangi partiye oy verirse versin ne olur rehavete kapılmayın. Bu vatandaşlık görevi ve en önemlisi bize bu hak verilmiş gidip bunu kullanmamız lazım. Hangi parti hangi aday olursa olsun mutlaka sandığa gidelim. Sandığa gitme önemli. Birinci turda çok sayıda parti vardı, vatandaşlar oy verirken çok zorluk çektiler. Zarfa koyma hususu işte o evet mühürünün bulaşmaması vesaire şimdi tek bir pusula, iki aday, yani hem oy verme daha kolaylaştı. hem de geçersiz oylar çok daha az olacak. Belki de o arada kılavuz uzun zarf küçük olunca yanlışlıkla öbürüne verdim mi yazdım, yazmadım mı gibi durumlar olabilir. Yani normal kaç seçime gittiğim halde burada seçilmiş olarak bizlerin de zorlandığını söyleyebiliriz. Katılım yine dünyaya demokrasi yönünden ders verecek oranda yüksek olacak. Şu anda bunu sağlamış vaziyetteyiz. Yine şaibesiz bir şekilde seçim olacak ama buradan bir ricam var. Bu sert hareketlere bir son verin. Bu şekilde seçmen üzerinde psikolojik olumsuz bir baskı oluşturmayın. Demokrasi şöleniyle burada sonuca gidip ülkemizin elde ettiği kazanımları arttırarak devam ettirmesine fırsat verin." cevabını verdi.