PRENS OLMAK İÇİN HAD BİLMEK LAZIM
Bugün şu NALINCI KESERİ var ya, İşte o KESERİN keskin
tarafını kendimize doğru yani bizim MEDYA MAHALLESİNE doğru vuracağım. Öyle
meydanın boş olmadığını görürler belki diye.
Ah şu gazetecilik! Yapan bir pişman yapamayan bin pişman.
Eskisi gibi değil bizim meslek. Bizim mahalle çok DEĞİŞİME uğradı, DEMOGRAFİK
yapısı alt üst edildi.
Daha düne kadar çaycı olanı da, çorbacı olanı da bizim
MAHALLEYE balıklama daldı. Oysaki “GAZETECİYİM” diyen birinin hiç çaycılık,
çorbacılık yaptığını görmedim. Sakın bu meslekleri küçümsediğim falan
sanılmasın.
Gazetecilik bana göre ZOR ZANAAT. Çünkü, bilgi, birikim,
belge ve kent hafızası gerektirir. Belgesiz bilgi tek başına bir hiçtir. Hele
hele günümüzde SOSYAL MEDYA denen illet almış başını giderken.
Bu minvalde YEREL GAZETECİLİK daha bir zor zanaat. Bu
mahallede haber bulup gündeme taşımak ise çok daha bir zor zanaat. Adı yerel,
yani mahalli.
Öyle zaman gelir ki “HELAL OLSUN” diyenler “ALLAH BELANI
VERSİN” bile der. Lafın kısasa ALKIŞI da görürsün ASARIM KESERİM cümleleriyle
de muhatap olursun.
Bizler, yaptığımız iş gereği bazı kesimler tarafından
SEVİLMEYİZ, bazı kesimler tarafından da ABARTILI bir şekilde SEVİLİRİZ. Hele
hele bir DURUŞUN varsa, hiç ama hiç SEVİLMEZSİN. Tıpkı sahte sevgililerin
sevgisi gibi anında DÖNÜVERİR en SEVERİM DİYEN insan bile. Sonra, bir şekilde
yaftalanırsınız.
Bir BAKKAL dükkanı açılışında bile RUHSAT istendiği
günümüzde, GAZETECİ olmak için bırakın belgeyi, elinize fotoğraf çekebilecek
bir alet veya telefon olması yeterli görülüyor.
AT İZİNİN İT İZİNE karıştığı bir dönemdeyiz anlayacağınız.
Şimdi TARLADA ÇİLEĞİ hasat eden biri bir gün karşınıza dikilip “BEN
GAZETECİYİM” derse şaşırmayın!
Çünkü son dönemde bu tipler çoğaldı. Bizim meslek babadan-oğula
geçen bir meslekte değil. Öyle kalemi eline alıp klavyenin tuşlarına basmakla
olmuyor. Hani bir ara bu köşeden KALEMİN SİLAHTAN DAHA TEHLİKELİ olduğunu
anlatmaya çalışmıştım.
Hakikaten öyle. Sizin elinizde kalem var ve birine
saldırıyorsanız ORANTISIZ GÜÇ kullandığınızı bilmelisiniz. Yoksa her
harfinizden kan damlar. Bir gün sizin elinizden o silahı alıp karşınızdakine
verirlerse zarar gören yine siz olursunuz.
Ben kime neyi anlatıyorum ki. “CAHİLLE TARTIŞMA TECRÜBE
KAZANIR” diye de bir söz vardır. Hele hele FİLOZOF İMAM GAZALİ’nin, “Cahillerle
tartışmayın, ben hiç galip gelemedim” cümleleri var!
Akıllı bir insan, aklının gereğini yaparak bu tür “Dediğim
dedik öttürdüğüm düdük” misali çok bildiğini zanneden cahillerle asla
tartışmaya girmemeli, girmemeliyiz.
Küçücük beyinleriyle ve at gözlükleriyle baktıkları
kendilerine has dünyalarındaki kurguladıkları senaryolarla BİZİM MAHALLENİN
yeni PRENSİ olmak öyle kolay değil!
Öyle masa başında sağdan soldan ittirmeli SPOR OLSUN diye
ahkam kesmekle ne kadar zavallı konumuna düştüklerinin farkında bile değiller
bu tipler.
Tabi sözlerimden yine kendine pay çıkaranlar olacaktır.
Bizim onunla veya bununla bir alıp veremediğimiz yoktur. Olanları da bilemem.
İsteyen istediği gibi anlar.
Lakin bizim MAHALLEYE BALIKLAMA girenlere naçizane tavsiyem
HADDİNİZİ BİLİN yeter. Çünkü BİZİM MAHALLEDE üstada saygı olmazsa olmazdır.
Hele hele MEDYANIN PRENSİ olmak istiyorsanız HADDİNİZİ
bileceksiniz!
İŞİN UCUNDA ÖLÜM VAR
Arada sırada eş dostla bir yerlerde buluşup Antalya üzerine
İSTİŞARELERDE bulunuyoruz. Bu kimi zaman bir ofiste kimi zamanda bir kafede.
Dünde böyle günlerden biriydi.
Siyasetçi dostumuzun daveti üzerine ATATÜRK PARKI içindeki
ismi bende saklı olan bir kafedeydik. Sohbet sırasında gözüm mekanın bir
bölümüne takıldı. Üstünde insanlar oturuyor, alt tarafı profillerle FALEZLERİN
üzerine tutturulmuş. Belki de mekanın en güzel LOCASI yapılmış!
Ancak şöyle yanına gidip bakınca insanın aklına “YA ÇÖKERSE”
korkusu, düşüncesi gelmemesi mümkün değil. Çünkü alttaki PROFİL nemden çürümeye
yüz tutmuş halde!
Allah korusun yarın öbür gün bir şey olsa kimse bununun
HESABINI veremez. Ben fotoğraf çekerken bir meslektaşım, “Atatürk Parkı’nda
denize bakan bir çok mekan bu durumda” dedi.
Anladığım kadarıyla Atatürk Parkı’nda bir sorun yaşanıyor ve
başıboşluk almış başını İNGİLİZ TAYI gibi gidiyor. Bunca TEHLİKE oluşmuşken bu
şehri yönetenlerin buna SESSİZ kalmasını ise aklım almıyor. Yahu bakın gelin
önlem alın. Yoksa İŞİN UCUNDA ÖLÜM VAR!
Vallahi vebalı çok ağır olur bilesiniz ha.