POLİS OLMAK

Ülkemizde zaman zaman kurumlar ve anket şirketlerince yapılan ‘’En güvenilir kurum’’ araştırmasında “emniyet teşkilatı” çoğu zaman birinci olmuştur. Birinci olamadığı zamanlarda da ilk üç kurum arasında yer alır.

Halkımız polisini sever, güvenir ve destekler. Emekli olmadan önce çok defa bizimle birlikte vatandaşlarımızın kanun kaçağı kovaladığına şahit oldum. Hele ki 15 Temmuz hain darbe gecesi ölümü göze alıp meydanlara inerek bize destek vermeleri takdire şayandır.

Polislik o kadar zor bir meslektir ki; yıllarca beraber görev yaptığın, kardeş bildiğin, canını emanet ettiğin kişinin bir uyuşturucu müptelasının bıçak darbesiyle şehit olduğu haberini alır, kahrolursun. Dünyan kararır.

Polisin mesaisi yoktur. Ne zaman işe gideceğini, ne zaman eve döneceğini çoğu zaman kendisi dahil kimse bilemez. Sandalye ve masalarda uyuyarak saatlerce değil, aralıksız günlerce çalıştığı zamanlar olur. Rahmetli Nejat Uygur’un dediği gibi ‘’Babamız ölür gömemeyiz, çocuğumuz olur göremeyiz’’ Mesela benim kayın babam kalp nakli gibi ağır bir ameliyat geçirdiğinde (Önemli bir terör operasyonunda olduğum için) ameliyattan on bir gün sonra kendisini ziyaret edebilmiştim. Eğer ameliyat başarısız geçse ve ölseydi cenazesine katılamayacaktım.

Polis, uzun ve yorucu çalışmaları neticesinde tek kuruş mesai alamaz. Kanunen böyle bir hakkı yoktur. Halk arasında polisin maaşı yüksek gibi gözükse de; yaptığı mesailer, taşıdığı riskler göz önüne aldığında polisin maaşı en düşük devlet memurundan, hatta asgari ücretten bile bile daha azdır. Üstelik çalışma alanı kaloriferli/klimalı ofisler değildir. Hep sokaktadırlar. Yazın kavurucu sıcağı, kışın ayazı hep üstünden geçer.

Hatta; bazı basın kuruluşlarının haberlerine göre yaşadığımız pandemi sürecinde kaybettiğimiz polis sayısı, sağlık çalışanlarımızdan daha fazlaymış. Yıllarca bin bir zahmetle fedakarca mesleğini icra eden polislerimiz emekli olunca da yüzü gülmez. Ekonomik dar boğaza düşer. Hali hazırda birçok emekli polisin maaşı üç bin Türk lirası civarındadır. Tahsili ve kıdemi yüksek olanlar ise en fazla dört bin beş yüz lira civarında emekli maaşı almaktadır.

Polis emeklisinin bu kadar düşük maaş almasının sebebi son yıllarda siyasilerden duyduğunuz 3600 ek gösterge adaletsizliğidir. Polislerle birlikte aynı bakanlığa bağlı, aynı işi yapan; Jandarma ve Sahil Güvenlik komutanlıklarından emekli bir Astsubayın ek göstergesi 3600 olduğu için emekli maaşları beş bin lira civarındadır. Oysa emekli ikinci sınıf emniyet müdürü bile bu kadar maaş alamamaktadır. ( Emniyet teşkilatındaki rütbeleri bilmeyenler için ikinci sınıf emniyet müdürünü yarbay gibi düşünebilirsiniz)

Elbette astsubaylarımızın 3600 ek gösterge üzerinden aldığı emekli maaşı anasının ak sütü gibi helaldir. Haklarıdır.  Yanlış olan, aynı bakanlığa bağlı yarbay rütbesine eşdeğer ikinci sınıf emniyet müdürünün astsubay kadar emekli maaşı alamamasıdır.

Malumunuz geçen hafta polis haftasını kutladık. Ama inanın bana polislerimiz yoğun ve uzun mesai ile ilgili bir düzenleme yapılmamasından ve de 3600 ek göstergenin halen verilmemesinden dolayı, yıllardır olduğu gibi kendi haftalarını yine buruk kutladılar.

Pandemi nedeniyle tüm dünya ülkelerinin olduğu gibi bizim ülkemizin de ekonomisi sarsıldı, bunu hepimiz biliyoruz. Pandemi bitince sayın bakanımız ve sayın Cumhurbaşkanımız polisin fazla mesai ve 3600 ek gösterge sorununu çözer de polislerimizde yıllardır öksüz çocuklar gibi buruk kutladığı bayramını, inşallah sevinçle kutlar.