PİŞİK OLURSAK SUÇLUSU BİZİZ

Ey Antalyalılar, sevgili hemşehrilerim. Aman dikkat edin pişik olmanız içten bile değil. Eğer pişik olursanız bunun suçlusu sizsiniz. Yazıyı okuyup ta bakmayın öyle yüzüme yahu. Vallahi de billahi de dalga geçmiyorum. Çünkü Antalya Halk Otobüsçüleri bu yaz klimaları açmayacak gibi. Bunda da sanırım kararlılar. Nedeni ise MAZOT!

Eğer bir yerden bir yere gitmek için toplu ulaşımı tercih ederseniz vay halinize. Klimasız otobüste seyahatin bedeli PİŞİK olmak. Ardından eczaneye koşup pişik kremi almak. Bunu ben değil Halk Otobüsçüleri Esnaf Odası Başkanı Yasin Arslan söylüyor. “Klimaların açılmamasının nedeni biz değil akaryakıt zamları” diyor. Suçluyu tespit etmiş başkan!

Öyle otobüs sahibine, şoföre ve belediyeye falan “Klimaları açın pişiyoruz” diye sakın bağırmayın. Nedeni belli; “Klimaları mazot kapatmış” onların bir suçu yok. Masumlar. Oda Başkanı Arslan, her gün bir araçlarının sadece akaryakıttan 300 TL zarar ettiğini, klimaların açılması halinde bu zararın 800 TL’yi bulacağını ileri sürüyor.

Yaptığı bir diğer hesaba göre de, 2 günde 6.405 TL yakıt harcaması, 2 günlük 5.700 TL hasılat var. Zarar eden 190 otobüs bu nedenle hizmet dışı. Yani klima açmak imkansız. Arslan, durumdan hiç memnun olmadıklarını belirterek sorunun çözümü için Antalya Büyükşehir Belediyesi ile yeni bir görüşme yapacaklarını vurguluyor. Eyvah eyvah.

Yeni zam kapıda gibi. Eğer otobüsçüler, menün değilse zarar ediyor ve görüşme talep ediyorlarsa bilin ki toplu ulaşıma yeni zam yolda hatta kapıda demektir. Yahu, 9 Haziran’da 6 lira 70 kuruş taşıma ücreti 8 TL’ye, 5.70 olan emekli ve öğretmen ücreti 7 TL’ye, 3.40 TL olan öğrenci 4 TL’ye, aktarma ücreti ise 2.5 TL’ye yükseltilmemiş miydi?

Yaklaşık yüzde 20 oranında zam verileli şunun şurasında 20 gün oldu. Bu arada akaryakıt kah yükseldi kah indi. Ama taşıma ücreti yerinde kaldı. Lakin otobüs esnafının ağlaması bitmedi. Bakın bu işe çözüm bulacak tek adres Antalya Büyükşehir Belediyesi. Zaten Halk Otobüsleri Esnaf Odası Başkanı da aynı adresi göstermiş. Adres belli, çözüm de belli aslında.

Bu iş kamu görevidir. Hemen yanı başımızdaki belediyeler böyle yapıyor. Örneğin Konya. 72 tramvay, 650 otobüs ile bu sorunu çözmüş. Sivil  2,50 TL, öğrenci 1,55 TL. 2022’de zam yok. Dolayısıyla Türkiye’nin en ekonomik ulaşımı Konya’da, en pahalısı ise Antalya’da. Hatta adamlar 73 yeni otobüs alıp filoyu yenileyip ulaşımı konforlu hale getirmişler.

Demek ki Antalya’da da bu işi belediyenin yapması elzem oldu. Çünkü esnafın sürekli zarar etmesini kimse istemez. Sonuçta zarar edecekse kamu zarar etmeli, yükü devlet üstlenmeli! Yoksa, otobüsçülere değişken piyasa koşullarında zam vermek kaçınılmaz. Onlarda haklı. Akaryakıt, masraflar, maaş, vergi, SGK falan almış başını gidiyor.

Buradan Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’e acizane önerim; “Başkan gel bir radikal karar al ve bu işi belediye olarak siz yapın. Hem de tarihe geçin.” Aksi halde ya otobüsçüler kontak kapatacak ya da vatandaşlar tabanvaylara kuvvet diyecek. Sonuçta kaybeden o, şu, bu değil Antalya ve Antalyalılar olacak.

Veya her yaz siz halka PİŞİK KREMİ dağıtılacaksınız. Hadi başkanım bunlara gerek kalmadan bu işi siz çözersiniz. Bu kez de “Biz birlikte yaparız” de de kurtulalım bu illetten.

BU İŞİN SUYU ÇIKTI YAHU!

Otobüs motobüs derken yaz sıcağında bırakın pişik olmayı KOKACAĞIZ! Bakın bunda da okuyup yüzüme öyle bakmayın. İnanın ben ‘Geliyor gelmekte olanın’ haberini veriyorum. Birileri benim felaket tellallığı yaptığımı falan zannetmesin. Arkadaş ben bu konuya da açıklık getireyim ve KOKUP KOKMAYACAĞIMIZA siz karar verin.

“Türkiye’nin en pahalı suyunu hangi ilimiz kullanıyor” diye bir soru yöneltsem cevabı ne olur sizce? Bence Antalya olur. Suyun tonu 8.25, atık su ve vergiler ile bu 13.15 TL’yi buluyor. Dolayısıyla en pahalı suyu biz kullanıyoruz. 2020’nin 11’inci ayında 13 ton su kullanan bir abone 87.49 TL öderken, aynı abone 2022’nin 6’ncı ayında 13 ton için 224.23 TL ödüyor.

Buna ben de dahilim. Bugün bende aynı miktar için aynı rakamı ödeyeceğim. Aradaki farka bir bakar mısınız? Oysaki temiz bir ailenin ortalama 24 ton su harcaması gerekiyor! Yani bu rakamlar ile Antalya ve Antalyalılar bu yaz sıcağında türüm türüm ter kokacak, kokacağız. Hele bir de soğanlı bir şey yediyseniz vah halimize.

Sanırım bu rakamlar ve örnekler ile durum anlaşılmıştır. Hani ‘Biz birlikte yapacaktık?’ diyesim geliyor ama dilim varmıyor. “Yapmaz komaz olaydınız” desem yeridir. Vallahi de billahi de bu işin suyu hem de KARASUYU çıktı be.

ATİK NE İŞE YARAR?

Kısa adı ATİK olan Antalya Tenis İhtisas ve Spor Kulübü, şehrin en güzel yerinde bir tesise sahip. Kimileri için bir spor kulübü, kimileri içinde ‘ZENGİNLER KULÜBÜ. Kulüp Başkanı’nın Necmi Alpagot olduğunu yakın bir spor adamı dostumdan öğrendim. Ne ayıp değil mi? TSYD Başkanlığı yapmış birisi olarak bunu bilemem. Suç kimde acaba?

Belki ben de belki onlarda. Ama benim bildiğim bir şey var, o da bu kulübün ve tesisin tam manasıyla kuruluş amacı doğrultusunda kullanılmadığı. Dün önüme düşen bir fotoğraf bende böyle bir kanı oluşturdu. Belki yanılıyorumdur. Burada ATİKSEM’i ayrı tutuyorum.

Şimdi bu şehirde görev yapan kaç spor yazarı acaba ATİK’te tenis maçı veya turnuva izlemeye gitti? Ben gitmedim. Çünkü yapılan çalışmalardan bir haberim, haberiz! Haşmet Tur adına bir turnuva yapılmış spor gazetecilerinin bile haberi yok. Eksiklik onlarda mı bizde mi? Tartışılır. İletişim eksikliği olabilir. Ancak o fotoğrafa bakınca içim burkuldu.

Beyler, bayanlar, işadamları, kulübün gerçek üyeleri; Allah aşkına siz kendi aranızda maç yaparken bu şehirdeki tenis sevdalısı çocukları niye turnuvaya dahil etmezsiniz, etmediniz? “Kendimiz çalarız kendimiz oynarız” havasını bir kenara bırakın artık. “Küçük olsun bizim olsun” mantığını bırakıp ATİK’i herkese açıp büyütün ve herkesin olsun.

Ha! Bu düşüncemde hatalı isem düzeltin, anlatın ve ondan sonra bir daha bakalım. Ne dersin Sayın Alpagot?