PANİK BOZUKLUK (2)
Panik ataklar tekrarlamaya devam ettikçe, kişi, ataklar arasındaki dönemde; gergin, huzursuz ve endişeli bir şekilde her an yeni bir Panik atağının geleceğini beklemeye başlar. Bu endişeli bekleyişe “beklenti anksiyetesi” adı verilir.
***
Atakların çoğu zaman belirsiz zaman ve yerlerde gelmesi bu
kaygıyı daha çok artırır. Ataklar sıklaştıkça, kalp krizi geçirip ölme, felç
olma ya da kontrolünü kaybedip çıldırma korkuları pekişir.
***
Bazı bireyler, evde kimsenin olmadığı bir zamanda kalp krizi
geçirmekten ve hastaneye ulaşamadan ölmekten ya da kontrolünü kaybederek
çıldırıp intihar etmekten, kendisine ya da yakınlarına bıçak ve bu gibi bir
şeyle zarar vermekten, başkalarının bulunduğu ortamlarda çılgınca ve garip
davranışlarda bulunarak rezil olmaktan şiddetle korkarlar.
***
Bu düşüncelerin sürekli aklına gelmesinden dolayı da yoğun
bir üzüntü duyarlar. Genellikle ilk kez 20-35 yaşları arasında başlar.
Kadınlarda, erkeklere göre 2-3 kat fazla görülür.
***
Panik Bozukluğu, tedavisi mümkün bir hastalıktır. Bugün için
etkinliği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmış iki türlü tedavisi vardır: İlaç
tedavisi ve psikoterapi.
***
Psikoterapide, bireyin, aslında tamamen “zararsız” olan
Panik Atağı belirtileri hakkındaki yanlış bilgi ve inanışlarının düzeltilmesi
ve hastanın bu belirtiler ile korkmadan baş edebilmesinin öğretilmesi
amaçlanır.
***
Panik Atağı geleceğinden korktuğu için tek başına
bulunmaktan kaçındığı yer ve durumlarla aşamalı bir şekilde tekrar tekrar
karşılaştırılması, böylece korkularının
“üstüne gitme”si sağlanarak korkularını yenmesi amaçlanır.
Kaynak:
https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/27/panik-bozuklugu