ÖZLEM
Sol yanımıza işleyen özlemlerimiz var… Hani vuslat köprüsüne erişmeyi bekleyen bir sırılsıklam özlemler sarar benliğimizi bazen. Yüreğimizden tutar bizi adeta. Öyle bir tutuştur ki, yüreğimizi tutuşturur.
***
Hakkıyla ağırladıklarımızı hakkıyla uğurlayamadığımızda sol yanımızda bir özlem yarası açılmaya başlar… Aylar geçtikçe, yıllar geçtikçe büyür o yara… Öyle bir özlem yarası ki, çepeçevre kuşatır tüm duygularını.. Her duygundan biraz özlem akmaya başlar.
***
İçine işleyen duygularının dostu da yoldaşı da özlemin olur o noktadan sonra, yüreğine sağlam ayakkabılar giydirip, koşar adım gitmek istersin özlediğine… Buram buram kokusunu içine çekmek üzere yüreğin hep çağırır özlediğini… Haydi gel artık’ dercesine, gel de her gün kanayan özlem yarama merhem ol diye…
***
Sineye çektiğin diğer duygularına benzemez özlemin. Giderek çığır açarak büyüyerek her geçen gün dallanıp budaklanarak yüreğine işler… Uykularından uyandırır da… Uzaklara daldırır. Aynı gökyüzünden başka bir şey kavuşturmaz seni… Özlem dolu yüreğini gecenin sessizliğine yaslarsın da yine de dinginleşmez çağlayanlar misali özlemin…
***
Bir kara sevda gibi işlemiştir ruhuna nakış nakış… Yediğin lokmada, içtiğin suda özlemini yutarsın adeta… Aldığın her nefeste özlemini solursun. Öyle derindir ki kimi özlemler.. Dünyanın hiçbir lügatı yetmez anlatmaya… Diline başvursan kısa kalır. Yüreğine başvursan sonsuz sükunet dergahıdır.
***
Özlemin de sonsuz bir okyanus misali derin ve alabildiğinedir işte… Okyanusunda karaya vurmamak için yüreğin o özleminle savaşır durur, galip gelen yine özlemin olur… Yine özlemin, derin ve sonsuz özlemin….
***
Tam bitti derken, uğurladığına inanırken yeniden yüreğine uğrayan duyguların olur. Tam bitti derken üstelik. Artık gözlerini geceye rahatça kapatabilecekken, uykuların kaçmadan uyuyabilecekken. Bir bakmışsın ki yeniden bir duygu savaşındasın.
***
Uğurladığını zannedersin bazı duyguları, özleminden arınmışsındır da. Yine de yanı başına konuverir… Ne duyguların senden göçüp gider, ne sen duygularından. Ortak bir adresimiz var bizi buluşturan kucaklaşa bir his…
***
Kokusunu içine çekersin adeta kimi duygularının. O yoktur çünkü. Sen ona olan duyguna aşıksındır sırılsıklam. Onun yokluğunu sevmişsindir artık. Daha doğrusu alıştırmışsındır kendini. Bir bilinmezlik dergahına uğurladın sevdiğini vaktiyle...
***
En son ki sarılışını hatırlamaktan başka bir şey hatırlamazsın. Öyle içten sarılmışsındır ki kokusu sinmiştir yüreğine. İlelebet sana yetecek olan kokudur o. Soludukça yalnızlığına yoldaş olan içine işleyen bir dost işte. Kime anlatabilir ki insan yüreğindeki yaranın özlemini. Anlatsa da kim anlayabilir ki…
***
Kendinle baş başa kaldığın anda en yakın dostun yüreğindir. Hani bazı zamanlar hayata ayak uydurmak adına derin kahkahalar atarsın. Unutmuş gibi yaparsın. Ona benzer birini gördüğünde iç çekersin. Derin bir ah çekersin yüreğine.
***
Etrafında uğultular duyarsın insanlar bir şeyler konuşuyorlardır sana bir şeyler anlatıyorlardır. Aklını toparlayamazsın. Gönlün onun olduğu diyara çoktan yolculuğa çıkmıştır. Yüreğin acırken gülümseyebilmenin verdiği acı daha çok sızlatır içini.
***
Kuş olup uçmak istersin onun diyarına. Gitmek istediğin bütün yollar kapalıdır. Son vermek istediğin tüm duyguların ise yeniden başlayarak akar yüreğine. İşte bazen böyle bir bilinmezliğin böyle bir çaresizliğin içindesindir. Gitmek isteyip de gidemediğin yerlerin ağırlığı çöküverir…
***
Yüreğin böyledir bazen, ne gidebilirsin ne unutabilirsin… Gidemediğin yerde durabilirsin de unutamadığın yerde kalamazsın. Yüreğin sığmaz çünkü duygularına. Bir yer bulup saklanmak istersin içinde bir yerlere. Yüreğinin konuşmadığı, yine kalırsın kendinle baş başa.
***
Unutamadıkların sarılıverir duygularının boynuna. Sen kalbinden de duygularından da uzaklaşamazsın. Nereye gitsen seninle gelirler. Umudu tükenmiş duyguların kulağına bir şeyler fısıldar. Yeniden sevemezsin artık der. Yeniden hissedemezsin der kalıcı duyguları…
GERÇEK AŞKLAR
Ömrünün takvimlerinden hangisine başvuracağını bilemezsin. Hangi anıya sığınacağını bilemezsin. Umutsuzlukların seninle konuşurken kaçmalısın. Bulmalısın sığınacak güzel anılarını. Bulmalısın ki, yüreğinin dergahında huzura yerleşmelisin…
SON SÖZ
Gerçek aşklar, takvim yaprakları misali geçmiş zamana asılı kaldı…