ÖZEL YAŞAM NEREDE BİTER, NEREDE BAŞLAR?

Gazetemiz iki günden beri CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın 28 yıllık eşini bir çırpıda boşaması ve yeni bir aşka yelken açmasını gündeme getirdi. Konu, Antalya’da bomba gibi patladı.

Peş peşe gelen manşetten sonra, ‘Gazetecilikte özel hayatın sınırları nerede başlar nerede biter? Haber değeri taşıyorsa kişinin özel hayatıyla ilgili haber yapılabilir mi?’ soruları gündeme getirildi.

Bana göre özel hayat son derece önemli ve mahrem alandır. Ancak kamuya mal olmuş kişiler için bu konu uzun yıllardır tartışıla gelmiş bir konudur.

Kamusal görev yapanların hayatları ne kadar özel ve gizli olmalıdır? Bu soru da ileri demokrasilerde sıklıkla sorulan ve cevabı hala kolay kolay bulunamayan bir soru olmuştur.

İnsanlar, kendilerini yönetmeleri için yetki verdikleri isimleri daha iyi tanımak ister. Bu kimi zaman belediye başkanı kimi zaman milletvekili kimi zamanda yüksek düzeyde bir bürokrat olabilir.

Bir belediye başkan veya bir milletvekili, özel hayatında sıkça karısını aldatıyorsa veya başka bir kötü huyu varsa kamuoyu bu tür bilgileri onu tanımak adına bilmek ister.

İşte bu noktada basın devreye girer. Elbette biz kamuya mal olmuş insanları dedektif gibi takip edecek değiliz. Ama yakından da takibi gerektiren konuları araştırıp aktarmak zorundayız.

Örneğin bir siyasinin eşi dışında ilişkileri de olabilir. Bunu gizlemesi, saklaması belli bir seviyeden sonra basit bir özel hayat konusu olamaz. Kaçamak yapmayı, yalan söylemeyi ve insanları aldatmayı huy edinmiş, bir kişiyi ona oy verenler ve vergileriyle onu finanse edenler neler yaptığını bilmek ister. Tıpkı Lider’in yaptığı haberdeki gibi.

Kamuya mal olmuş kişilerin hayatları diğerleri ile kıyaslandığında daha az özel olmak zorundadır. Yani bu konumdaki insanlar yaşamlarına son derece özen göstermek zorundadır.

Özel hayatları ile kamusal işleri birbirine kendi eliyle karıştırmış kişilerin özel hayata saygı beklentisi içinde olmaları yanlış olur. Önce kendisi saygılı olacak ki sonra saygı bekleyecek.

Bir belediye başkanı veya milletvekili göreve geldikten sonra özel hayatı olmayacağını ve çok yakından izleneceklerini iyi bilirler. Bu nedenle hayatları cam fanus içinde gibidir.

Sonuç olarak bu tip görevdeki insanların hızla değişen yaşamları özel hayatı aşar ve basının doğal ilgi alanına girer. Yoksa sıradan bir vatandaşın özel hayatı ne bizi ne de başkasını ilgilendirmez.

PROVOKATÖRLÜK YAPIYORLAR

Son günlerde eline bir mikrofon alıp sokaklara dökülen tipler çoğaldı. Vatandaşa abuk sabuk sorular yöneltip algı operasyonlarının bir parçası haline geldi. Buna en çok Kazım Özal Caddesi’nde (Kapalı Yol) rast geliyoruz. Hepsi sanki türünün son örneği. Ne bir gazetecilik eğitimi ne de televizyonculuk eğitimleri var. Hadi eğitimi bırak çalışmışlıkları bile yok.

Dijital medya ile birlikte ortaya çıkan ‘Youtuber’lar para kazanmak için her türlü şaklabanlığı yapıyor. Öyle böyle değil. İnanın bazıları var ki değme tiyatro sanatçısına bile taş çıkartıyor.

Bu tür provokatif eylemlerde bulunanlardan biri de Antalyalı Arif Kocabıyık adında bir youtuber. Hani şu CHP yanlısı yayınları ile ortalığı karıştırdığı belirlenince Konyaaltı Belediyesi’nden işten çıkartılan İlave TV’nin sahibi muhterem.

Epeyden beri ortalarda gözükmüyordu. Anca son dönemlerde tekrar ‘Kapalı Yolda’ boy göstermeye başladı. Yine provokatif sorular yine tiyatro gösterisi. Kılıktan kılığa giriyor, tanınmamak için maske takıyor. Ama sesi ele veriyor muhteremi.

Yaptığı yayınlar nedeniyle başı dertten hiç eksik olmuyor. Sürekli ya şikayet ediliyor ve ifade vermek için oradan oraya koşuşturup duruyor. Daha dün bile böyle olmuş.

İşte bu noktada TBMM açılış açılmaz sosyal medyanın düzenlenmesi için yapılacak çalışma çok ama çok önemli. Önüne gelenin istediğini söyleyip yalan dolanlarla algı operasyonu çekmesi engellenmeli.

Yani bu işin bir kanunu olmalı. Aksi halde bilgi kirliliği ve dezenformasyon bu milletin başına bela olacak. Kardeşi kardeşe düşürtecek.

YERİNDE BİR KARAR OLMUŞ

Sıklıkla Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek ve ekibini eleştiriyorum. Yaptıkları yanlışları eğilip bükülmeden yazıyorum. Yalnız yeri geldiği zaman yaptıkları doğru işleri de çekinmeden yazan biriyim. İşte dün yine böyle bir konu gündeme geldi.

Başkan Böcek, sosyal medya hesabından, “Uzun süredir hazırlıklarını sürdürdüğümüz ve 3-5 Eylül tarihlerinde gerçekleştireceğimiz International Food Fest gastronomi etkinliğimizi iptal etme kararı aldık. Meydana gelen afetler bu kararı almamızda etken oldu. Tüm enerjimizi ve gücümüzü yaralarımızı sarmak için harcayacağız” açıklaması yaptı.

Aylar sonra ilk kez doğru ve yerinde bir karar aldı Başkan Böcek. Afetler yaşanırken, cenazeler ve hala kayıplar varken, acılar dinmemişken festival bizim neyimize değil mi? İşte bu karar bu nedenle yerinde olmuştur. Hani ‘Yiğidi öldür hakkını yeme’ derler ya. Bende bu karar nedeniyle haklarını teslim edip alkışlamak istedim.