ÖNEMLİ OLAN…

28 Temmuz 2021 yılında Cumhuriyet tarihinin en büyük yangın felaketini yaşadığımız tarihin yıl dönümü idi.

Tam on gün boyunca gece gündüz demeden 220 saat boyunca devam eden o büyük felaketin yıl dönümünde acıları, gözyaşlarını, kaybolan değerlerimizi bir kez daha hatırladık.

***

Nasıl unutulabilir ki?

Altmış bin hektarlık ormanlık alan, 59 mahallede bin 300’ün üzerinde ev, depo, iş yeri, ahır, sebze ve meyve ekili tarım alanları ile birlikte küle dönen tarihi anılar…

Aslında çok ders çıkarılabilecek bir felaketti bu yangın.

İşte yazımızın başlığında da ‘önemli olan’ derken bunu kastediyorum.

Ne kadar dikkat edersek edelim mutlaka bir acıyla, felaketle, musibetle karşılaşabiliyoruz ama aslında önemli olan felaketi hiç yaşamadan önlem alabilmek veya yaşanmış ise de o yaşananlardan ders çıkarabilmek.

***

“Testi kırılınca yol gösteren çok olur” demiş atalarımız ama önemli olan testi kırılmadan yol gösterebilmek değil mi?

İnsanları daha dikkatli olmaya, duyarlı davranmaya davet etmek, olası yaşanabilecek felaketlere karşı her zaman tedbirli olabilmek hayat felsefemiz haline gelmeli.

Nasıl ki şimdilerde özellikle sıcaklıkların mevsim normallerinin üzerine çıkmasıyla birlikte hem kurumlar olarak, hem de duyarlı vatandaşlar olarak adeta diken üstünde bir hayat yaşıyorsak işte bunu toplumun tüm kesimlerine aşılayabilmeliyiz.

***

Sadece “Yeşil Vatan” diye tabir ettiğimiz ormanlarımız için değil, “Mavi Vatan” dediğimiz denizlerimiz için de, tarihi ve kültürel varlıklarımız için de aynı duyarlılığı sergileyebilmeliyiz.

O hassasiyet ve bilinçle hareket etmez isek eğer, katledilmiş bir doğa, tahrip edilmiş bir çevre, yok edilmeye yüz tutmuş bir tarih ve bilinçsizce kirletilmiş bir dünya bırakırız gelecek nesillere.

O yüzden önemli olan tüm canlılarıyla dünyayı bir bütün kabul edip, Hazreti Yunus’un “Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü” sözünü bir yaşam biçimi haline getirmeliyiz.

Yaşanan felaketler üzerinden rant sağlayıp, siyasi menfaat elde etme gayretiyle günü kurtarabilmenin peşinde koşan siyasi kolpalara da prim vermemeliyiz.

Çünkü onların ne yeşil vatan ne de mavi vatan gibi bir derdi yoktur.

Onların derdi, koltuğu olanın koltuğunu koruması, olmayanın da koltuk sahibi olabilmek için insanların duygularını çalabilmektir.

İşte önemli olan da bu kolpaları iyi tanıyıp asla onlara prim vermemektir.

Sizce de öyle değil mi?

SON SÖZ

Manavgat, Alanya, Akseki, Gündoğmuş ve İbradı’da yaşanan felakette hayatını kaybedenlere bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor, acıların sarılması için fedakarca çalışan, devlet millet birlikteliğinin en güzel örneklerinden birini ortaya koyan herkese ve tabiî ki yanan küle dönen alanların yeniden yeşillenmesi için gecesini gündüzüne katarak çalışan başta Antalya Orman Bölge Müdürü Vedat Dikici ve tüm ekibine sonsuz teşekkür ediyorum