ÖNCE TAKSİCİLERİN MAĞDURİYETİ GİDERİLSİN
Sevgili okurlar geçmişte Antalya’da taksicilik garibanların yaptığı bir işti. 1993 yılında taksi plakalarına tahdit getirildiğinde Antalya’da toplam 5 bin 578 taksi vardı.
***
O dönemde taksicilikle geçinemeyen birçok taksici işi bıraktı. Bazı plaka sahipleri de yükümlülüklerini yerine getirmedikleri gerekçesiyle haklarını kaybetti.
***
Bu nedenlerle 5 bin 578 olan plaka sayısı 3 bin 750'lere kadar düştü. Yani tahditten sonra taksicilerin bildiğim kadarıyla 1828’i plakalarını öyle ya da böyle kaybetmiş oldu. Böylece her üç taksiciden birinin plakası elinden alınmış oldu.
***
Yoksulluktan, fakirlikten, plakasını kaybeden bu kişilerin isimleri Antalya Şoförler ve Otomobilciler Odası’nda tek tek yazılı. Son zamanlarda Antalya’da taksi plakalarının artırılması konusunda yapılan çalışmalardan söz ediliyor.
***
Antalya’da geçmişte minibüsler ile taksi dolmuşlar dışında toplu taşıma işini belediye kendisi yapıyordu. Hasan Subaşı’nın Büyükşehir Belediye başkanlığı yaptığı dönemde özel halk otobüsü uygulamasına geçilmişti.
***
Şimdiki Büyükşehir Belediyesi’nin ise geçmişte olduğu gibi toplu taşıma işini kendisi yapmaya karar verdiği konuşuluyor. Açıkçası doğrusu da bu. Toplu taşıma hizmetini belediyeler kendisi yapmalıdır. Ancak, belediyenin bunu yapabilmek için özel halk otobüsü plakalarının yerine taksi plakası vermek istediği öne sürülüyor.
***
Hatta uzun süredir konuşulan bu projeyi öğrenince kısa yoldan köşeyi dönmek için bazılarının otobüs plakası toplamaya başladığı bile iddia ediliyor. Haliyle taksiciler bu duruma tepki göstermişler. Çünkü taksi sayısı bir anda artacak. Pasta küçülecek. Kazanç azalacağı için plaka fiyatları da düşecek.
***
Şayet Antalya’da taksi plakası yeterli değil ise çözüm otobüsçülere hat vermek ya da ihale ile plaka satmak değildir. Öncelikle yapılması gereken çeşitli bahanelerle plakaları iptal edilen 1828 kişiye hakları iade edilmelidir. Tahdit konulduğu dönemde taksi plakası olanlara hakları geri verilmelidir.
Sivil plakalara gelince. Bakınca bazılarına. “Bu neyin egosu” demeden geçemiyorum.