ÖNCE SEVGİ SONRA…

Bu haftayı sevgi ve aşk üzerine yazarak kapatmak adına “önce sevgi” diyorum.

Ünlü düşünür Krishnamurti’nin sevgiye ilişkin incilerinden satırbaşı açalım; “Bir kimseyi sevmenin ne demek olduğunu biliyor musunuz? Bir ağacı, bir kuşu ya da bakıp gözettiğiniz bir evcil hayvanı sevebilir misiniz? Size hiçbir karşılık vermese, gölgesinden de yararlanmasanız, arkanızdan da gelmese, size bağımlılık da duymasa gene de sevebilir misiniz?”


Çoğumuz böyle bir sevgiye kapalıyız, çoğumuz bu biçimde sevemeyiz, çünkü sevgi bizim için her zaman, kaygıyla, tedirginlikle, kıskançlıkla, korkuyla çevrelenmiştir. Yalnızca sevip sevgiyi orada bırakmak istemiyoruz, sevip de sevmekle yetinemiyoruz, sevgimize bir karşılık bekliyoruz. Bu isteğimizle de başka bir kimseye bağımlı olmuş oluyoruz. İşte bunun için sevin ve bununla yetinin.

Sevgi bir tepki değildir. Eğer siz, “Beni severseniz, ben de sizi severim” diyorsanız, bunun adına ticaret derler, alışveriş derler. Sevmek karşılık beklememektir.”

Bu noktadan sonra bir de aşk meselesi var. Bir inci tanesi gibi. Aslında seni bir inci tanesi gibi saklamalıydım. Avucuma aldım, büyü bozuldu. Kırk katlı bohçayı hoyratça araladım. Sevgi nezaketi öldürmüş olabilir mi? Yok, yok. Öyle değil. Aşk sabır imtihanını kaybetti denebilir ancak.

Kaybettiğime mi yanayım, yokluğuna mı ağlayayım. Seni uzaktan sevmek belki daha az yorardı. Atmak kalbimin derinliklerine. Kırk katlı bohçalarda bir inci tanesinin varlığı ile mutlu olmalıydım. Gerçi o zaman daha mı az acı çekecektim? Ne mümkün.

Ben buyum işte, saklamadım. Kaçmadım. Camda yansıyan yüzüne bakmak, bakabilmek bile cesaret istiyor, artık. Ben insanım. Oldu, geçti diyemem. Her gün tazelenen bir acıyı yaşamak hayatı daha da zorlaştırıyor ama boşver. Hayatın bir anlamı kaldı ise o yeter.

Ama sen! Esaretinin farkında mısın? Ne fayda? Ama olsun. Sevgiyle ve aşkla kalın. Ve bu konuyu ünlü sevgi sözleri ile kapatalım. “Sevgi insanı birliğe, bencillik de yalnızlığa götürür.”(Schiller) Sevip de kaybetmek, sevmemiş olmaktan daha iyidir.”(Seneca)

Hayırlı cumalar, sevgi ile kalın.

--------------------

HERKES KAFASINA GÖRE TAKILIYOR

Ben yazmaktan bıktım, vatandaş kafasına göre takılmaktan, Muratpaşa Belediyesi ise önlem almamaktan bıkmadı. Bahsettiğim yer Lara yolundaki Falez-2 Parkı. Yolgeçen hanı!

Kimi zaman şirketlerin doğum günü kutlaması organize ettikleri, kimi zaman şarhoşların nara attığı, ailelerin ve çocukların tir tir titrediği herkesin gözü önündeki Falez-2 Park’tan bahsediyorum.


Burada uzun zamandan beri seyyar salıncak kurup çocuklara kiralayan bir zat-ı muhterem vardı. Kimsecikler bir şey demiyordu ona. O da kafasına göre takılmaya devam etti. Geceleri malzemelerine kilit vurup gitti.

Bu duruma gören bazı uyanıklar da işi bir adım daha ileriye götürdü. Akülü çocuk arabalarını parka getirerek kiraya vermeye ve gelir elde etmeye başladı. Ne de olsa burası yolgeçen hanı!

CHP’li Muratpaşa Belediye Başkanı Ümit Uysal genel başkanlık sevdasına tutulunca belediyede hizmet hak getire. Zabıtanın varlığından bile söz edemezsiniz. Bazı önemli birimler ise zaten rant peşinde ha bire ağır cezada yargılanıyorlar.


Ne diyeyim “Balık baştan kokar” derler ya Muratpaşa’da da durumlar aynen böyle. Benim sizlere tavsiyem gözünüze kestirdiğiniz bir yer varsa gidip çökün. Nasıl olsa Uysal da çökmeye alışkın olduğu için ses çıkarmaz. Tıpkı Falez-2 Park’ta olduğu gibi.

DÜNYA KENTİNİN MADALYASI!

Yazımda herkesin kafasına göre takıldığını yazdım ve Falez-2 Parkı’nda yaşananlara dikkat çektim. Ancak BİZ BİTTİ DEMEDEN YAZI BİTMEZ! Asıl turpun büyüğü heybede.

Falez-2 Park’ta rezaletler yaşanır da dünya şehrinin tam orta göbeğindeki KUĞULU PARK durur mu? Park durur da oraya kullanan işletmeci durmaz. Alır eline bıçağı keser DAVARI asar CARASKALA!


Sonra başlar DAVARI YÜZMEYE ardından da PARÇALAMAYA! Ben diyeyim kesim haneyi karıştırdı siz deyin ŞEHRE MADALYA TAKTI! Hemi de Vali Konağı’nın hemen yanı başında.

Şimdi bunu gören bir turist acaba bize ne der ki? Bayram değil seyran değil BU DAVAR NEREDEN ÇIKTI der mi ki? Ben bilmem ama bu şehirde herkes kafasına göre takılıyor.

Yarın öbür gün Cumhuriyet Meydanı’na biri SARIKIZI veya DEVEYİ yatırıp kesmeye kalkışırsa şaşmam, sizde şaşmayın.