Olgun Şimşek, oyunculuğun önemli noktalarını anlattı
" Bir Demet Tiyatro", "7 Numara", "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz", "Yalan Dünya" ve "Terzi" dizisinin arasında olduğu birçok yapımda yer alan 53 yaşındaki usta oyuncu Olgun Şimşek, hayatının "bundan olmaz" sözüyle şekillendiğini ve bunun sonucunda profesyonel bir oyuncu olduğunu söyledi.
Son olarak TRT 1 ekranlarında izleyiciyle buluşan "Kara Ağaç Destanı"nda yer alan Şimşek, TRT World Citizen tarafından düzenlenen "Humanitarian Film Festival" (İnsani Film Festivali) kapsamında Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) oyunculuk atölyesi gerçekleştirdi.
Atölye öncesi AA muhabirine açıklamada bulunan Şimşek, yer
aldığı projelerde türkü seslendirmenin keyifli olduğunu belirterek, "Ben
solist değilim. Bir dizi veya arkadaşımın YouTube programı vesile oluyor. Şarkı
türkü söylüyoruz ama asıl işim oyunculuk. Yeni dizimiz 'Kara Ağaç Destanı' da
iyi gidiyor." dedi.
“ASLINDA
ÇARESİZLİKTEN OYUNCU OLDUM"
Şimşek, atölyede ise oyunculuk mesleğinin iletişimle ilgili
olduğunu ve bir oyuncunun kendini doğru ifade edebilmesi gerektiği bilgisini
paylaştı.
Konservatuvara 1988 senesine girdiğinden bahseden Şimşek,
şöyle devam etti:
"O zamanlar 2-3 tane konservatuvar vardı. 50 kişi gibi
bir oyuncu adayı giriyordu. Zaten TRT vardı. Konservatuvara girerken 'bir
dizide oynayacağım ve meşhur olacağım' diye bir hedefim yoktu. Tiyatro diye bir
şey de var. Bu da 'hünerli bir çocuk' dediler. Zaten benden başka da bir şey
olmazdı. Biraz aslında çaresizlikten oyuncu oldum. Ya da o yeteneğimi 'buymuş'
deyip buldum."
Hayatında "bundan olmaz" cümlesini geçmişte sık
sık duyduğunu dile getiren Şimşek, "Bir gün bir oyun yapmak istersem oyuna
öyle başlamak istiyorum. Benim hayatım 'bundan olmaz'la başladı. 'Bundan olmaz'la
konservatuvardaydım. 'Bundan olmaz'la profesyonel oldum. Hep bir kendini ispat,
kendini bir ifade biçimi hasıl oldu." diye konuştu.
"OYUNCULUĞUN HER
AŞAMASINDA İNSAN BİR ŞEY ÖĞRENİYOR"
Usta oyuncu, meslek seçiminde "keşke şunu
olsaydım" demediğini, ancak çevresinin müzisyen olmasını beklediğini
anlatarak, "Düğünlerde şarkı söyleyen bir adamdım. Ceyda Düvenci'nin
babası İsmail Düvenci, 'senin kesinlikle oyuncu olman lazım' demişti bana. Beni
konservatuvara girebilmem için bir süre çalıştırdı. Konservatuarla beraber
oyunculuk başladı." ifadelerini kullandı.
Uzun süre kötü adam rollerinden sonra "Yalan
Dünya" dizisinde "Selahattin" rolüyle bir komedide yer aldığını
söyleyen Şimşek, sonrasında yine benzer rollerde olduğunu ama bunu "salt
kötü" ya da "iyi "demeden kötü adamı oynadığını anlattı.
Oyunculukla ilgili eğitime dair "Bence zaten
verilmiyor, alabiliyorsun. Sen alıyorsan oluyor." diyen usta oyuncu,
"Oyunculukla ilgili eğitim bitmiyor. Her zaman devam ediyor. İnsan olmakla
ilgili bir şey bence. Hani insan olmakla da bitmiyor. Her aşamasında bir şey
öğreniyor insan. Benim çocuklarım olmasaydı belki de bana 'Terzi' dizisindeki
rolümde bu kadar tezahürat edilmezdi. Çünkü çok çocuk ruhlu bir adamı
oynadım." açıklamasını yaptı.
"OYUNCULUK,
'ŞİMDİ OLDUM' GİBİ BİR ŞEY DEĞİLDİR"
Oyunculuğun öğrenilebilir bir şey olmakla birlikte, yatkın
olmakla da ilgili olduğu tespitini paylaşan Olgun Şimşek, şunları kaydetti:
"Çocukluğumuzda hepimizde vardır, çocuklukta keşfedilen
bir şeydir. En özgür yaşadığımız zamanlar çocukluk dönemidir. En kendimizi
ifade ettiğimiz, hayata en açık, objektiflerimizin sonuna kadar açık, korkusuz,
önyargısız buluşmalarımız oralarda gerçekleşir. Bu daha sonrasında bizi besler diye
düşünenlerdenim. Yani bir insanın durup dururken, bir başkası olma isteği bir
yetenekle mümkündür. Öbür türlü dalga konusu olursun. Yani başka bir şey, başka
bir durumla, başka bir duyguyla hemhal olabilme yeteneğidir oyunculuk. Hani
başka birinin durumuna yerleşmek ve onu yargısız anlamak ve anlatmaktır. Bu bir
yetenek istiyor. Oyunculuk, 'şimdi oldum' gibi bir şey değildir. Ölene kadar
devam eden bir süreçtir."
Sanatçı, Yıldız Kenter'in "sıradan olun ama alelade olmayın" sözüne değinerek, "Çok yetenekli olmayan oyuncular var. 'Yakışıklı oldukları için oradalar' diye böyle şeyler çok duyarsınız oyunculardan. Olsun, 'şu daha iyisi, bu daha kötüsü' diyemeyiz. Hepsinin tadı var. Zaten hepsini farklılaştıran ondan istenen duygunun, kendindeki tadıyla buluştuğu zaman. Birilerine benzemeyen biricik oluyor. Aslında oyunculuğun bir sürü tarifi var." değerlendirmesinde bulundu.
AA