OKUMA TÜRLERİ

Amacım, okuduğunu doğru anlamada, okuduğundan keyif almada Türkçemizin inceliklerini hatırlamada bir nebze de olsa katkı sağlamaktan öte değil. Kişi okurken okuma türlerini bilmeyebilir ya da dikkat etmeyebilir. Yine de üzerinde duracağımız okuma türlerinin bir veya birkaçını okuma eyleminde kendiliğinden kullanır. Bilinçle yapılan okuma türü tercihi ise okumanın amacını belirler ve okuyucu, metne ya da kitaba bu amaç doğrultusunda odaklanır.

***

Sessiz okuma eyleminde göz-beyin koordinasyonu büyük önem taşır. Gözümüzün gördüğü kelime beynimizde şekillenir ve anlam kazanır. Beyin, gözün aynı anda gördüğü –hızlı okuma tekniklerini bir tarafa bırakarak söylüyorum- iki, üç sözcüğü hatta dört sözcüğü aynı anda algılayabilecek kapasiteye sahip. Bilinçli okuma eylemindeki bu anlayarak okuma yöntemi, zamanla gözün daha çok sözcüğü aynı anda görmesi, dolayısıyla beynin gözün gönderdiği tüm sözcükleri aynı anda algılaması demektir ki bu da beynin gönderilen sözcükleri aynı anda algılama kapasitesinin genişlemesi anlamına gelir.

***

Göz kaslarının gelişmesini de sağlayan bu yöntem, kişinin birim zamanda daha çok anlayarak okumasını gerçekleştirir. Okunan metne odaklanma giderek daha üst noktalara taşındığından metinden kopma, algıda güçlük minimum derecelere iner. Olay ya da düşün alanındaki önceki verilerle sentez yapma kapasitesi artar. Okuma alışkanlığındaki istikrarlı yükselişle elde edilebilen bu yöntemi bilinçli kullanmak, bence okurun algıdaki seçicilik hızını daha kısa sürede kazanabilmesinin de yoludur.

***

Anlayarak hızlı okuma eylemi esnasında metni muhakeme, yazarıyla müzakere etmeyi uygun bulduğumuz yerlerde okumayı bir an duraklatabiliriz. Bu kısa anda, dağarcığımızda var olan bilgi ve kabullerle metnin türüne göre yeni olay veya fikirleri karşılaştırabilir, birleştirebilir, çözümleyebiliriz. Zihindeki bilgilerle okuma anındaki veriler, okurun tam okumaya geçtiği andır. Yoğun okuma da dediğimiz bu eyleme geçiş sürecindeki tahliller zihnin yeni ufuklar kazanması olacaktır ki bunun demir tavında dövülür türünden bir fırsat olarak değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

***

Metnin içerisinde anlamını bilmediğimiz ve cümle içerisinden de anlamına ulaşamadığımız bizim için yeni olan sözcüklerin anlamını öğrenerek okunan metindeki yerine koyarak anlamlandırmak yeni sözcükleri dağarcığımıza katmak demektir. Eskiden bu amaçla yanımızda sözlük bulundurmamız gerekiyordu ve yeni sözcüğün anlamına ulaşmak okuma eyleminin duraksamasına sebebiyet veriyordu. Şimdi elimizdeki cep telefonları internet imkânı sunduğundan örneğin TDK’nin sözlüğünü açık tutarak sözcüğü tanıma süresini kısaltabiliyoruz.

***

 Bilgiye ulaşmada ya da yeni hayatlara girmede ise çoğunlukla serbest okuma yöntemini kullanıyoruz. Detaylar üzerinde kafa yormadan, zihindeki önceki bilgileri kurcalamadan, ilk kez karşılaştığımız terim ya da diğer sözcüklerin anlamlarını irdelemeden yaptığımız bu okuma türü keyifli bir yolculuktur. Yoğun okumadaki odaklanma ve derinlemesine okuma, serbest okumada olmadığından okur kendisini daha özgür hissedebiliyor.

Her okuma türünde ortak olan kazanımlarımız ise yerli yerinde... Kelime dağarcığımızın genişlemesi, konuşma yeteneğimizin gelişmesi, kendimize duyduğumuz özgüven…

SON SÖZ

“Okumadan edindiğim biricik fayda, bilgisizliğimi gittikçe daha iyi görmek olmuştur” diyor Descartes. Yüce Peygamberimiz de “Bilgi, Müslümanın kaybedilmiş malıdır.” diye buyuruyor.

Varın düşünün…