OKUL AİLE BİRLİĞİ

Okul aile birlikleri, Milli Eğitim Bakanlığı’nca 1947 yılında çıkarılan bir yönetmelik doğrultusunda kurulmuştur. Okul aile birliğinin kuruluşu; öğrencilerin eğitimleri,  sorunları konusunda yönetici, veli ve öğretmenleri bir araya getirerek, sorunları çözme amacı ortaya konulmuş.

Ama bu amaç tam anlamı ile yerine getirilememişti. Çünkü o zaman nüfusumuzun yüzde 70’i köylerde yaşamaktaydı. Atalardan gelen bir demeyi diline dolamıştı. “Eti senin kemiği benim.”

Eğitim bakımından kendi cehaletine inanan köylü sorunu da çözümü de öğretmelerine bırakmıştı. Okul eğitim ve öğretimle, öğrenci sorunları ile ilgili çözümleri de çevreye denetleyen insanla vardır. Bunun içinde ailenin etkisini de yadırgamayalım.

***

Bireyin toplumsallaşması süreci okulla başlar. Akran grupları ile İletişimin başladığı, topluluk kurallarına uyma, arkadaşlık, birlikte çalışma alışkanlığı kazanır. Sevgiyi, dostluğu, arkadaşlığı, fedakârlığı öğrenir. Eğitim sadece alfabenin öğretilmesi değildir. Topluca çalışma, bir işi başarma kuralarıdır. Yeniden okul-aile birliğine dönelim.

***

Okul aile birliği yönetmeliği geliştirilerek defalarca değişti. Okul çevreye hep maddi olanaksızlıkları ile gündeme geldi. Okul aile birliklerinin kurulması zorunluluktur. Bu arada okul ve müfredatta değişti. Toplum farklılaştı. Şimdiki veliler için söyleyecek olursak velilerin lise düzeyinde eğitim görmesi, iki-üç çocuk sahibi olmaları çocuklarına düşkünlüğü ortaya koydu.

***

Çocukların psikolojisi, sürekli evde kalmaları sebebi ile çocuklar evde yaramazlık yaparak huzursuzluk yaratmaktadır. Çünkü, çocuk hareketlidir. Çocuk oyun oynamak ister. Çocuk kaçırmaları ortaya çıktığından velilerin tek başına çocuğunun sokağa, parka çıkmasına izin verilmiyor. Caddeler, sokaklar güvenlik bakından tehlikeli duruma geldi. İnsan güvenliği kalmadı. Bir iki çocuk olması, baba an tarafından adeta ödüllendirir. Çocuk arkadaşlarından gördüğü metayı istiyor. Baba ana bütçelerini zorlayarak alıyor ama çocuk daha da istiyor. Doymak dinlenmek yok. Doyumsuz hale geliyorlar.

***

Öğretmen zorlamasa evde ders yapmıyor, okumuyor. Veliler çocukları için “Başını bilgisayar veya telefondan kaldırmıyor. Yakınmalarına neden oluyor.” Veliler çocukların kendi çektiği sıkıntıları yaşamaması için, evladım çekmesin diye yemiyor yediriyor, içmiyor içiriyorlar.  Çocuk ana-babayı öyle bir cezalandırıyor ki, bu arada değerlerimizi de yitiriyoruz.

***

Doğrusu okullarımızda bulunan rehberlik servisleri yeterince ve şekilde görev yapamıyor. Nedenini kendi mesleğine yeterli olarak yetişmediğini hemen söyleyebilirim. Kitabi söylemler, yetmez.

***

Halk eğitim bilgisi olmayan, gelen velileri kendinden aşağı görmesi, memuru gibi kişilere muamele etmemeli. Sorun odaklı çalışmalı. Herkesin dediği gibi bir sıradan öğretmenlik değil;  farklı, her öğrenin biricik olduğu unutulmamalıdır. Keza her öğrenci farklı, sorunu öğrenciye görelik olmalıdır.