ÖĞRENCİ YURTLARI

Eskişehir’de iktisat, Isparta’da inşaat; İstanbul’da arkeoloji ve sanat tarihi eğitimi gördüm. Üniversite hayatımın çoğu KYK yurtlarında geçti. Isparta’da Çünür’deki Süleyman Demirel Üniversitesi’nin kampüsündeki yurdumuz o zamanlar tek katlı prefabrik binalardan oluşuyordu.

***

İstanbul’da Kumkapı semtindeki Kadırga Erkek Öğrenci yurdu 4 katlı falandı. Benim kaldığım oda birinci kattaydı. Odamızdan Halkalı – Sirkeci hattında çalışan tren seslerinden başka ses duymazdık. Altımızda eski Türk hamamları gibi bir banyomuz vardı. O nedenle bir hayli sıcak olurdu odamız.  Tuvalet bizim odanın tam karşısındaydı. Odalarımızda iki katlı ranzalar vardı. Her odada altı kişi kalıyordu. Öğrenciler giysilerini,  kitaplarını odadaki çelik dolaplara koyuyordu.

***

Odalarda elektrik prizi de yoktu. Sovyetler Birliği yeni dağılmıştı. Laleli’de, Aksaray’da o zamanlar “Nataşa” dedikleri Rus kızları fink atıyordu. Ruslar, Bulgarlar, Azerbaycanlılar ülkelerinden elektronik eşyalar, kilitler, çaydanlıklar, Zenith marka fotoğraf makineleri, keserler, testereler,  kamp çadırları, kaşar peynirleri, çaylar, hatta orak çekiç bayraklı askeri üniformaları getirip Beyazıt’ta, İstanbul Üniversitesi’nin arka sokaklarında ve Yenikapı’da yerlere serdikleri bezlerin üzerinde tezgah açıp satıyorlardı. Dönüşlerinde de buradan kazandıkları paralarla Laleli’den aldıkları tekstil ürünlerini ve sakızları ülkelerinde satıyorlardı. Bavullar dolu gelip dolu gidiyordu. Bavul turizmi böyle başlamıştı. 

Ben de Ruslardan, Bulgarlardan birçok kez alışveriş yaptım. Kaşarları bir harikaydı. Hatta Ruslardan bir de kettle (su ısıtıcı) almıştım.  O zamanlarda Türkiye’de su ısıtmak için üretilebilen kaliteli bir su ısıtıcısı bile yoktu çünkü. Yurttaki odamızda akşamları çay kahve yapmak için. Kantinle odamızın arasında mesafe vardı. Sıcak su bile parayla satılıyordu.

***

Ama odamızda elektrik prizi olmadığı için su ısıtıcısını çalıştıramıyorduk. O ısıtıcıyı tuvaletteki prize takıp çay kahve yapmak için su ısıtmaya başlamıştık. Akşamları kantin kapandığında ya da kantine inmeye üşendiğimizde suyumuzu ısıtıp çaylarımızı kahvelerimizi içiyorduk.  Ama kısa bir süre sonra su ısıtırken yurdun müdür yardımcısına yakalandık ve ısıtıcımıza el koydu. Yasaktı çünkü. Bir şey diyemedik. Yurdumuzda asansör de yoktu. Herkes merdivenlerden kendisi inip çıkardı. Koridorda bir masa vardı. Üzerine battaniye serilmişti. Ütüyü onun üzerinde yapardık. Çamaşırları ise altımızdaki hamamda ellerimizle yıkardık.  Bazen okuldan arkadaşlarımız alır evlerinde makineyle annelerine yıkatıp getirirlerdi. Bu konuda şimdilerde dünyanın birçok ülkesinde sanatsal etkinlikler düzenleyen sevgili dostum küratör Cem Üstüner’den çok destek gördüm. 

***

Akşamları odalarımızda toplanıp fikir tartışmaları yapardık.  Sağcısıyla solcusuyla bir arada özgürce tartışırdık.  O zamanlar pilli walkmanlara kasetlerimizi takıp müzik dinlerdik. O yıllarda cep telefonu da olmadığı için iletişimi jetonla yapardık. Ailelerimiz yurdu aradığında yapılan anonsla telefon kulübesine giderdik. Öyle kilit filan da olmazdı dolapların kapılarında. Hatta bazen aramalar falan da yapılırdı.  Bir kış gecesi polis basmıştı yurdu.  Odalar didik didik aranıyor, öğrencilerim kimlik sorgusu yapılıyordu. Odamızda Tuncelili Ali vardı. Ali etliye sütlüye karışmayan bir öğrenciydi.  Ama Tuncelili olmasından dolayı o akşam bir hayli korkmuştu. Çünkü o yıllarda Doğu ve Güneydoğulu öğrencilere ön yargılı bakanlar olabiliyordu. Aradan 30 yıl geçmiş. Şimdiki yurtlar otel konforunda.  

***

Nitekim öğrenci yurtlarımız 6 Şubat depremlerinden sonra depremzedelere de kucak açtı. Sonra yurtlarımız yeni eğitim öğretim yılında yeniden eğitime hazır hale getirildi. Ancak otel konforundaki yurtlarımızda geçtiğimiz 25 Ekim akşamı üzücü bir olay yaşandı. Aydın Güzelhisar Öğrenci Yurdu’nda bir kızımızın da içinde olduğu 16 öğrencinin bindiği asansör kapı kapanmadan aşağıya doğru kaymaya başlamış. Bu esnada Seren Ertaş isimli öğrenci dışarıya çıkmak isterken kapı ile kabin arasında sıkışıp feci şekilde can verdi. Haliyle öğrenciler yaşanan olaya isyan etti.

***

Bu olayın yankıları devam ederken şimdi de Ordu'nun Fatsa ilçesindeki Efkaf Mahallesi'ndeki KYK yurdundaki asansörün halatlarının kopmasının şokuyla karşılaştık. Buradaki öğrenciler halat kopmadan kurtulmayı başarmışlar. Yaşanan bu olayların önüne geçilebilmesi için periyodik bakımların hiç ihmal edilmemesi gerekiyor.

SON SÖZ

Bu tür asansör kazaları önlenemeyecek durumdaysa, yurtları çok katlı inşa etmek yerine benim öğrencilik yıllarımda olduğu gibi az katlı yapın.