O SAÇIN HESABINI KİM VERECEK?
Geçtiğimiz 6 Şubat’ta ülkemizde meydana gelen depremlerden
11 ilimiz etkilendi. 14 milyondan
vatandaşımızın maruz kaldığı bu depremin üzerinde 3 aydan daha fazla süre
geçti. Sosyal medyada depremzedelerin konuk olduğu bir televizyon programının 8
dakikalık özetini izledim.
***
Elleri titreye titreye yaşadıklarını anlatan genç kız,
"Ben 6 gün boyunca annem ve babamın yanarak ölmelerini izlemek zorunda
kaldım. Annem ve babamın bedeninin çıkmasını geçin, kemikleri dahi çıkmadı o
enkazda. Ben sadece annemle babamı kaybetmedim. Çocukluğumu kaybettim, içinde huzur
bulduğum yuvamı kaybettim. 18 yıldır tanıdığım bildiğim 370 komşumu kaybettim. Ben
doğup büyüdüğüm memleketimi kaybettim. Eğer benim için bir şey yapılmasını
istiyorsanız annem ve babamın ölüm belgesini verin. Canımdan çok sevdiğim
annemle babamı kaybettim. Bir mezarı çok gördünüz…” diyordu. Genç kızın bu sözlerini diğer depremzedeler
gözyaşları içinde dinliyordu.
***
Bir başka depremzede genç kız ise erkek kardeşinin
depremzedelere yardım ederken yağmacı zannedilip darp edildiğini söylüyordu.
Hatta 3-4 çocuğun bu şekilde katledildiğini söylüyordu. Programa cep
telefonuyla katılan bir depremzedenin ise evlat edindikleri kızlarıyla ilgili
anlattıkları kulaklarımda yankılanıyordu.
Acılı adamın anlattığına göre; O evlat edinilen kız çocuğu
depremde hayatını kaybetmiş. Enkazdan bu çocuğumuzun cesedini birileri alıp
götürmüşler. Ama üzerinde kimliği olmadığı için ortada kaybolmuş. Aile bu genç kızı bulamamış. Bu genç kızın 14
yaşındayken saçını kestiren aile bunu hatıra olarak saklıyormuş. Bu hatıra olarak saklanan saçı, genç kızın
cesedinin DNA testi yapılarak tespit edilebilmesi için savcıya teslim etmişler.
Ama delil torbasına konulan o saç kaybolmuş iyi mi? Çocuğun kimliğini tespit edebilecek
tek delil yok olmuş. Hadi bakalım. Bunun hesabını kim verecek? Acılı adam
“Maalesef çocuğumuzu kaybeden kişiler delilimizi de kaybettiler. Dolayısıyla
DNA bizim için çok önemliydi. Tek DNA saçıydı. Ama maalesef onu da kaybettik.
Ben üzüntümden geçen hafta kalp krizi yaşadım” diyordu.
***
Diğer ülkelerde durum nasıl bilmiyorum. Ancak Türkiye’de
yargı mensuplarının maaşları diğer mesleklerin çok çok üzerindedir. Neden?
Çünkü yargılama yaparken vicdanla cüzdan arasında kalmasınlar diye. İşlerini doğru düzgün yapsınlar diye.
Aldıkları maaşta gözümüz yok. Onlardan beklenen sadece adaleti tesis
etmeleridir. Bu nedenle yargı mensuplarının üzerlerinde taşıdıkları yük çok
ağırdır. Bu onurlu ve şerefli mesleğin hakkını veren yargı mensupları sayesinde
bu güzel ülkede devletimiz ayakta duruyor.
***
Buna karşılık devletin verdiği tonla paraya rağmen, işini
layıkıyla yapmayanlar da yok değil. Cübbesini kalkan yapıp elalemin karısına,
kızına, ırzına namusuna göz dikenle, bu onurlu mesleği lekeleyenler ve daha
niceleri… FETÖ ile mücadele edildiği gibi böyleleriyle de mücadele edilmelidir.
Çünkü adalet leke götürmez. Devletin asli görevlerinden biri de budur. Depremde
hayatını kaybeden evlatlık genç kızın o kaybolan saçının her telinin hesabı da
elbette sorulmalıdır.