Nuri Bilge Ceylan: Belki de artık hiç film çekmem, bilmiyorum
20. Akbank Kısa Film Festivali’ne onur konuğu olarak katılan yönetmen Nuri Bilge Ceylan, yapmayı düşündüğü çalışmalara ilişkin, “Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Duygularıma bırakıyorum, bekliyorum, kitap okuyorum, geziyorum sonra kendiliğinden bir şey yavaş yavaş hakimiyet kuruyor üzerimde. Film çekmek için onu bekliyorum. Belki de artık hiç film çekmem, bilmiyorum.” dedi.
Akbank Sanat'ta gerçekleşen programda gençlerle ve
sinemacılarla buluşan Ceylan, ilk filmi "Koza"nın gösteriminin
ardından sinema hayatına dair açıklamalarda bulundu.
Sinemaya adım attığı yıllarda henüz video kameraların,
internetin olmadığını belirten Ceylan, "Çocukluğum Çanakkale Yenice'de
geçti. O küçücük kasabada bir sinema vardı ve her gün film değişirdi. Nasıl
yaşamamız gerektiğini ve ne olmak istediğimizi o sinemadan öğrendik. Filmler
değiştiği için de her gün hayallerimiz değişirdi. Mehmet Eryılmaz'ın bana çok
büyük faydası olmuştur. O olmasaydı ben sinemaya başlamamış bile
olabilirdim." dedi.
Ceylan, Eryılmaz'ın çektiği bir kısa filmde kendisini
başrolde oynatmak istediğinden bahsederek, "Bütün aşamalara dahil olmak
koşuluyla, sinema yapmayı öğrenebilirim düşüncesiyle kabul ettim. Filmi çektik,
montajına girdim. Her şey mucize gibi geliyordu. Sonra bir kamera satın aldım. Aklıma
gelen fikirleri not ediyordum ve onları çekiyordum. Öğrenmenin en iyi yolu
kesinlikle hata yapmaktır. Çünkü hatalar doğruyu öğretiyor insana."
ifadelerini kullandı.
"KENDİ RUHUMUN,
DÜNYANIN VEYA HAYATIN SIRLARI KAFAMA TAKILIYOR VE ONLARIN PEŞİNDE
GİDİYORUM"
Sinemanın bir arayışı temsil ettiğine dikkati çeken usta
yönetmen, şöyle devam etti:
"İnsan bir yere gelip de bir şey olmuyor, devamlı
arıyorsun, anlamaya çalışıyorsun. İnsan bedenen yaşlanıyor ama ruhu çocuk.
Bilinç daha çok bilmediği bölgelere yoğunlaşıyor. Ben mesela öğretmen olamam.
Çünkü bildiklerim beni ilgilendirmiyor. Bilmediğim, kendi ruhumun, dünyanın
veya hayatın sırları kafama takılıyor ve onların peşinde gidiyorum. Dolayısıyla
film yapmak da asla bir bildiri ya da bildiklerimi diğer insanlara aktarmak
gibi bir eylem olamaz. Film yaparken kendim de bir şey arıyorum. Ancak o
şekilde motive olabilirim. Film yapmak bir tür araştırma, terapi, anlamaya
çalışmak benim için."
Filmlerinde Rus edebiyatının etkilerinin olduğuna işaret
eden Nuri Bilge Ceylan, "Cemal Süreya gibi söyleyecek olursam 'Suç ve
Ceza'yı okudum, o gün bugündür huzurum yoktur. Aslında bu romanı çok
beğendiğimden değil, beni anlatıyor gibi geldi. 'Kış Uykusu' temel olarak
Dostoyevski'nin iki hikayesinden yola çıkarak, onlara dayanarak yazılmış bir
film. Kendimi tanımama, insan denen şeyi anlamama yardım ettiği için Rus edebiyatını
seviyorum." diye konuştu.
Ceylan, kendisine göre benzer ruha sahip insanların kardeş
olduğunu söyleyerek, "Mesela Tarkovski'nin filmlerinde Eric Rohmer'dan
şeyler görürüz. Bu çok normal ve hoşuma gidiyor. Sadece filmler değil,
kitaplar, hayattaki her şey insanı etkiliyor. Bütün bunların toplamıyız
aslında. Abbas Kiarostami de bana çok kapı açtı. Onun filmlerinde de mutlaka
büyük hikayeler bulmak gerekmediğinin örneğini görmek çok heyecanlandırmıştı
beni." dedi.
"BELKİ DE ARTIK
HİÇ FİLM ÇEKMEM BİLMİYORUM"
İlk filmlerine ilişkin eleştirileri olduğunu belirten
Ceylan, şunları kaydetti:
"'Kasaba' Berlin'de gösterildiğinde çok kötü gelmişti,
diyalogların çalışmadığını düşünmüştüm. Diyalogların çalışmıyor oluşu, bende
tuhaf bir korku yarattı diyaloglara karşı. Hala 'Kasaba'yı izleyemem. Bu
meseleyi halletmem için radikal çözümler aramaya başladım ve bir daha dublajla
film yapmadım. Diyalog korkusu bende öyle bir travmaya neden oldu ki, son
filmime kadar 'Acaba burada bu diyaloğu çalıştırabilir miyim?' gibi korkular
yaşadım."
Sinemada zaman kavramının altını çizen Nuri Bilge Ceylan,
"Zaman benim için dünyadaki en trajik şey. Zaman kavramı, benliğime hakim olduğunda
her şey anlamını yitiriyor benim için. Zaten her şeyi çok anlamlı bulan
değilim. O yüzden biraz anlamı yaratmak zorunda kalıyorum belki de. Her şeyin
boş gelme duygusu beni çok kolay etkisi altına alabiliyor. Dolayısıyla
edebiyat, sanat, sinema, film yapmak, bunların hepsi benim bu tarafıma çok iyi
geldi. Çünkü aksi takdirde melankolik yapım bünyeme egemen olabilirdi."
dedi.
Ceylan, gelecekteki çalışmalarına ilişkin de şunları
anlattı:
"Şu an ne yapacağımı bilmiyorum. Çekmecesinde bir sürü
projesi olan yönetmenlerden hiçbir zaman olamadım. Çünkü bir film yapmak insanı
değiştiriyor. Mesela iki tane projem olsa, birinciyi çektiğim zaman öyle bir
pozisyona geliyorum ki ikinciyi çekmeyi istemez bir halde oluyorum. Dolayısıyla
duygularıma bırakıyorum, bekliyorum, kitap okuyorum, geziyorum sonra
kendiliğinden bir şey yavaş yavaş hakimiyet kuruyor üzerimde. Film çekmek için
onu bekliyorum. Belki de artık hiç film çekmem, bilmiyorum. Proje bazlı film
çeken biri değilim. Bu aralar fotoğrafla uğraşıyorum, daha çok hoşuma
gidiyor."
AA