NUH TUFANI RİVAYETLERİ

Semanin Köyü, Şırnak ilinin 4 km. doğusunda, şimdiki adı Yoğurtçular olan ve halk arasında Semanin (Heştan veya Heştiyan olarak bilinen köydür. Gemi Cudi’ye yanaştıktan sonra bir ay kaldı. Nuh’un (a.s.) bu hadiseden sonra, farklı rivayetler de göz önünde bulundurulursa 350 yıl yaşadığı söylenir.

Hz. Nuh’un, büyük ihtimalle Irak bölgesinde yaşadığı, Tufan olduktan sonra, kışın Cizre ve yazın da Şırnak’ta kaldığı söylenir. Şırnak’ın ‘Şehr-i Nuh’tan bozulma bir kelime olduğu da ileri sürülmektedir. Hz. Nuh’a ikinci Âdem de denilmektedir. Çünkü Tufandan sonra ona inanan ve gemiye binenlerden başka Hz. Nuh’un oğlu Kenan4 ve eşi Vahile de dâhil olmak üzere tüm insanlar boğulmuş ve yeni bir hayat başlamıştır.

‘Yeniden başlayan hayatta bütün insanlığın soyu onun Sam, Ham, Yafes (Yafet) adındaki üç oğlundan devam etmiştir.’5 Türklerin soyunun Yafes’e dayandığı ileri sürülürken, Tufandan sonra inilen yerler arasında Ürdün’ün Kerak şehri de gösterilmektedir.6 Hz. Nuh ve kızı Hable’nin mezarının da Ürdün-Kerak’ta olduğu belirtilmektedir. Müfessir İbn Kesir bunu teyit eder. Fakat İbn Teymiye, peygamberlerin çürümeyeceğine dair hadisi delil getirip, buranın değişikliğe maruz kalan bir yer olmasından dolayı, bu fikri reddeder.”7

4 Tevrat, tufanda babasının sözünü dinlemeyip boğulan ve ismi zikredilmeyen oğlu Kenan’dan hiç söz etmez. Bu olay Kuran’da Hud suresi 46. Ayette şöyle geçer: “Nuh Rabbine hitap edip: ‘Ya Rabbi, dedi, elbette boğulan oğlum da ailemdendi, öz evladımdı. Hâlbuki ben onları gemiye alırken Sen bana kurtulacaklarını, müjdelemiştin. Senin vaadin elbette haktır ve Sen hâkimlerin hâkimisin!’ Allah, ‘Ey Nuh! O senin ehlinden değil. Çünkü O, dürüst iş yapan, temiz bir insan değildi. O halde, hakkında kesin bilgin olmayan bir şeyi benden isteme. Cahilce bir davranışta bulunmayasın diye sana öğüt veriyorum.

5 Tekvin, 6/10. 

6 Mu’cemü-l-büldan, IV, 453.

7 Bedir, Tevhidin Yurdu Kur’an-ı Kerim Atlası, 433–438.

Bütün bu verilere dayanarak Nuh Tufanı’nın küresel veya bölgesel olarak gerçekleştiği, Karadeniz’de, Ağrı Dağı çevrelerinde veya Mezopotamya’da meydana geldiği ile ilgili olarak çeşitli teorilerin ileri sürüldüğü[1] bilinmektedir. Olayın geçtiği yerle ilgili olarak en inandırıcı ve akla yatkın mekânın Mezopotamya olduğu görülmektedir. İster Fırat ve Dicle nehirlerinin sebep olabileceği büyük taşkınlar sonucu olarak bölgesel bir olay olsun veya küresel bir ısınmanın yol açtığı buzulların erimesi sonucu suların yükselmesiyle çok daha geniş alanların sular altında kalmasıyla oluşan küresel bir felaket olup ‘Nuh Tufanı’ diye tanımlanan olayın odağı bugünkü Irak toprakları olmalıdır. Çünkü bilinen bütün peygamberlerin ve kavimlerinin yaşadığı ve her zaman dünyanın merkezi olarak bilinen yer, Irak topraklarının da merkezinde yer aldığı Ortadoğu coğrafyası olmuştur.