NEZAKET YOKSUNLARI
Geçmişe duyulan özlemlerimiz her geçen gün artıyor, farkında
mısınız? Herkesin dilinde bir eskiler illa ki var... Eski bayramların tadı yok,
eski filmlerin tadı yok, eski komşuluklar kalmadı, eski günlerdeki gibi
kimsenin kimseye güveni kalmadı vs...
***
Bunların örneklerini çoğaltmamız zor değil, çünkü gerçekten
de eskilerden hiçbir şey kalmadı. 90’lı yılların sonundan itibaren ne yazık ki
birçok şey kendi içinde yozlaştı. En basitinden sabah evimizden çıkıp işimize,
okulumuza giderken asansör kapısında karşılaştığımız kişiyle bir günaydınımız
bile kalmadı. Ne yazık, ne acı, ne korkunç!
***
Herkesin suratı sirke satıyor, kimsenin ağzını bıçak
açmıyor. Elbette zor yaşam koşulları, ekonomik koşullar, ülkenin başından eksik
olmayan belaların etkisi bu olumsuz davranışları daha çok besliyor. Şayet ne
olursa olsun hiçbir olumsuzluk insanların nezaketlerini kişiden yoksun
bırakmamalı diye düşünüyorum.
***
Nezaket kalmadı, güler yüz kalmadı, teşekkür eden kişi
sayısı her geçen gün azalıyor, özür dilemek zaten neredeyse tarihe karışıyor.
Herkes karşısındakine üstten üstten bakıyor. Çocuklar, öğrenciler arasında
küfür, zorbalık, acımasızlık desen hat safhada...
***
Bir mahallede cenaze olsa, her apartmandan en az bir iki
komşu çıkar cenaze evine gelirdi. Şimdi ise bırakın mahallede ki, cenazeyi
insanlarımız aynı binada oturduğu komşusunun cenazesine, matemine kör ve sağır
kesiliyor.
***
Geçtiğimiz günlerde cenazesi olan kişinin evine belediye
tarafından kurulan çadır yüzünden tartışma çıktığına şahit oldum mesela.
Neymiş, beyefendinin arabasını park ettiği yere çadır kurulmuş. İnanılır gibi
değil ama inanın tam da böyle! Nezaket yoksunu insanlar içimizde. Oysaki, o kar
bir gün senin de kapının önüne yağacak beyefendi demeden geçemiyorum...
***
İnsanların bencilliği, saygısızlığı, ahlaki ve insanı
değerlerini korumak yerine aksine yaptıkları absürt davranışlarla o değerleri
öldürmeleri akıl tutulması gibi bir şey resmen.
Merhamet ve vicdan bir insanı insan yapan en büyük değerdir
oysaki...
***
Bizler bu bilinçle bu sorumlulukla büyüdük. Ailemizden
gördüğümüz görgüyle de çocuklarımızı o şekilde yetiştirmeye özen gösterdik. İyi
ki diyorum iyi ki... İyi ki her şeyin çok daha güzel ve yaşanılır olduğu bir
dönemin çocukluğunu yaşamış biriyim.
***
Eskilere özlem duysam da en azından ben doya doya en
güzelini, en gerçeğini, en samimisini o dönemlerde yaşama şansını elde etmiş
bir çocukluk geçirmişim. Şimdi ki yetişen yeni nesil çocuklarını gördükçe içim
eziliyor. Kim ne derse desin ben bu yeniçağ denilen modern çağdan memnun
değilim.
***
Çünkü her şey çok hızlı tüketiliyor ve herkes kendince yeni
bir dünya çiziyor. O çizdiği dünyanın üstünde de istediği gibi tepiniyor. Şimdi
bizlerden geriye kalan geçmişe duyulan derin bir özlem...
Bugünden yarına kalacak olan ise nezaket yoksunları...