NEFRET DİLİNDEN UZAK DURMALIYIZ
Şunun şurasında
dananın kuyruğunun kopmasına sağdan say soldan say 7 gün kaldı. Hadi sandığa
gidilecek olan pazar gününü çıkar topu topu 6 gün kaldı.
Seçim günü
yaklaştıkça hem iktidara, hem de muhalefete yakın olanlar televizyonlarda,
gazetelerde, sosyal medya hesaplarında ve özellikle sokaklarda inanılmaz bir
saldırganlık, kirli bir dil ve mahalle ağzı üsluplar kullanıyorlar ki, akıl
alacak gibi değil!
Yahu, aynı
Allah’ın kulu, aynı Peygamberin ümmeti ve dinin mensubu insanlarız. Eleştirme
adına böyle bir dil kullanmalarını hiç ama hiç tasvip etmiyorum.
Eleştiri olmalı
mı? Olmalı. Öz eleştiri yapılmalı mı? Yapılmalı. İnsanlar fikrini beyan etmeli
mi? Etmeli. Yorum yapılmalı mı? Elbette yapılmalı. Ama tüm bunlar nasıl olmalı
ya da nasıl yapılmalı? Hakaret, küfür, yalanla dolanla, bel altı vurmadan
olmalı ve yapılmalı. Ama nerede, hak getire!
Bugünlerde nereye
giderseniz gidin yaklaşan seçim konuşuluyor, konuşulmalı da. Hem memleketin hem
de insanların rahatı, huzuru için bu çok önemli. Ama herkes haddini bilerek ve
üslubuna da dikkat ederek konuşmalı.
Dillerinin ucuyla
baldıran zehri akıtarak değil, tatlı bir dille meramımızı anlatabiliriz. O
kadar zor değil güzel bir dille konuşmak. Yarın seçim bittikten sonra aynı
caddeyi, aynı restoranı, aynı mekânları paylaşırken yüz yüze bakacağız çünkü.
Vakit, herkesin
aklını başına alma vaktidir…
Ülkemize,
milletimize, memleketimize, inancımıza zarar verecek söylemleri bir an önce
terk etmeliyiz. Bu gidiş güzel bir gidiş değil. İki yanlıştan bir doğru çıkmaz.
“Tencere dibin kara, seninki benden kara” bakış açısı bizlere doğruyu
göstermez…
Daha anlaşılabilir
bir örnek vermek gerekirse, “Eğri cetvelden, doğru çizgi çıkmaz” atasözünü
kulaklarımıza küpe etmeliyiz.
Şöyle bir
bakıyorum da bazılarının ağzından salyalar saçılıyor, dillerinin ayarı kalmamış,
ağızlardan söz yerine adeta lağım akıyor. Kullandıkları dil bir diğerini itham
etmekle, kötülemekle kalmıyor, manevi değerleri de zedeliyor.
Hele hele bu
ülkenin kurtarıcısı Atatürk’ü bile siyasete alet emiyorlar mı? Yıllarca bu
yöntemi yolu deneyenler bir şey kazanamadı ama hala bu kuş beyinliler
akıllanmamış olmalı ki bu inattan vazgeçmiyorlar.
Şunu unutmayın;
yıllardır bu işleri takip ederim. Kim böyle çamur atma yoluna başvuruyor,
saldırganlığa geçiyorsa bilin ki kaybettiğini anladığı içindir. Yoksa durup
dururken niye saldırıya geçsin.
Bunun en canlı örneği Kepez’de yaşandı. CHP’nin Kepez Belediye Başkan Adayı Mesut Kocagöz ve ekibi Kepez Belediyesi Şefkat Huzurevi'ni ziyaret etmiş. Gayet doğal.
Ama doğal olmayan
bir şey var. Efendim duvarda Atatürk resmi yokmuş. Basmış Mesut Efendi yaygarayı.
Yetmemiş oradaki yaşlıları da alet etmiş senaryoya.
Arkadaş, madem
böyle bir eksikliği gördün, getirir bir fotoğrafı duvara asar çıkar gidersin.
Huzurevi sakinlerini provokasyona alet etmenin ne manası var? İllaki açıklama
yapacaksan ya yazılı ya da medya aracılığı ile eleştirirsin.
Ama sizin niyetiniz üzüm yemek değil; her zaman olduğu gibi Atatürk üzerinden prim yapmak. Artık millet bu numaraları yutmuyor, yutturamıyorsunuz. Çünkü kimse yemiyor.
Unutmadan; o
şefkat evinin yönetici odalarında Atatürk resimleri asılı imiş. Kocagöz ve
ekibi bunları görmezden gelip, yaşlıların ortak kullandıkları salondaki boşluğu
bulmuş!
------------------
AYİNESİ İŞTİR
KİŞİNİN…
AK Parti Büyükşehir Belediye Başkan Adayı ve Hakan Tütüncü’yü LİDER HABER TV’de konuk ettik. Ben ve Haber Müdürümüz Fatma Arslan ile birlikte gerçekleştirdiğimiz son günlerin en keyifli programıydı.
Tütüncü, her
zamanki gibi DERSİNE çalıştığını açık ve net olarak yine gösterdi. Sanki bir
siyaset programı değilmişçesine şiir anlatır gibi 200’ü aşkın projesinden
önemlileri anlatabildi. Hepsini anlatsa günlerce stüdyoya kilitlenmemiz
gerekirdi.
Antalya’nın ulaşım sorununun çözümü için projelerinden başlayıp sosyal konuta, altyapı sorunlarının çözümünden tarımsal desteklere, emekli ve yaşlılara yapılacak destekten yeni evleneceklere verilecek desteğe, oradan da üniversite öğrencilerine yapılacak katkıya kadar.
Sonrasında ise
Antalya Büyükşehir Belediyesi’nde çalışanların kaygılarını giderecek bir açıklama
yaptı. Öyle bir söz verdi ki, tıpkı bir SENET gibi.
Tütüncü, “Büyükşehir'de
çalışan personel arkadaşlarıma mesajımdır” ifadesine, “Sevgili kardeşlerim
herkes işine baksın ve rahat olsun. Ne sürgünler ne de işten çıkarmalar, bizim
kitabımızda bunlar yok. Emek bizim için en yüce değer, kimsenin işiyle aşıyla
ekmeğiyle işimiz yok. Alın teri ile çalışan kimseyi işten çıkarmayacağız.
Müsterih olun. Bu konuda başka itham ve iftiralara itibar etmeyin. Biz emeğin
ve emekçinin yanındayız” dedi.
Bunun yanında
toplu ulaşım esnafına da yapacakları çalışmalar ve katkı payları hakkında
müjdeler verdi. Okula yeni başlayacak öğrencilerin çanta ve kırtasiyesini
hediye edeceklerini bunu da Antalya esnafından alacaklarını belirterek esnaf
dostu olduğunu gösterdi.
Büyükşehir Adayı
Hakan Tütüncü, hayvanseverlere de sevindirici haberi verdi. Türkiye'nin en
büyük hayvan barınağını yapacaklarını, hayvan hastanesi ve besleme üniteleri
içeren bu tesisi hayvanseverlere armağan edeceklerini söyledi.
İşin en güzel yanı
da bu; barınak, insanların sokak hayvanlarıyla buluştuğu, besleyebildikleri,
hoşça vakit geçirebildikleri bir mekân olacak. Bu tesis ile hem sokak
hayvanlarına hem de sahipli hayvanlara destek verilecek.
Dedim ya Hakan
Tütüncü’nün anlattıklarını yazmaya kalksam sayfalar yetmez, programda
yayınlasak zaman yetmez. Ama benim bildiğim bir şey var o da bir insanın
yaptıkları yapacaklarının teminatıdır.
Lafın kısası
AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ!