NE KADAR YAZSAK, BİZİMKİSİ HİKAYE

Milletin 15 Temmuz 2016 gecesi yazdığı ‘destan’ın yanında, biz ne yazarsak yazalım hikaye kalır. Ne kadar yazsak, o destansı hikayenin yanında esamesi bile okunmaz.

Bu topraklar, ecdadımız Osmanlı'dan bu tarafa ne savaşlar gördü, ne olaylar gördü. Hepsi beyhude çırpınışta kaldı. Yiğit düştüğü yerden tekrar ayağa kalkmasını bildi. Tıpkı her seferinde küllerinden yeniden doğdu bu ülke.

Bu millet 15 Temmuz 2016 gecesi, yani o hain kalkışma gecesi, evde oturmak yerine, sokaklara çıkarak meydanlara koşarak hem de tankın topun üzerine cesaret ve güvenle yürüyerek, küllerinden yeniden doğmanın ne manaya geldiğini gösterdi.

Ve sonunda gördük ki aradan geçen 5 yılda bu millet ‘bir ve biziz’ diyerek bu ülkeyi kimsenin yıkamayacağını gösterdi. Dün gece o gecelerden biriydi. 15 Temmuz darbe girişimini Antalyalılar unutmadı ve unutturmadı. Cumhuriyet Meydanı’ndaki törene binlerce kişi katılarak hain FETÖ ve iş birlikçilerine gerekli cevabı verdi.

Gecesi de gündüzü gibi sıcak ve nemli olan bir Antalya gecesinde Lider Medya ekibi olarak bu tarihi güne yine tanıklık ettik. Gece boyunca Lider TV’den canlı yayınla günün önemini anlatmaya çalıştık. Bir birinden özel konukları ağırlayarak o gece yaşanılanları, ondan sonra yaşadıklarını tek tek dillendirdik.

Zaman zaman tarihe ışık tutacak konuşmalara tanıklık ettim. Bazı konuklarımız konuşurken acılar tazelendi yüreklerimiz burkuldu. 15 Temmuz’un üzerinden 5 yıl geçti. 251 şehidimizin acısı hala içimizde. Elbette söylenecek çok şey var, söylendi de.

Bugün benim söyleyeceğim şu; unutmayalım ihanet 1 günde oluşmadığı gibi 1 gecede de bitmez. Vatanımıza her zaman 15 Temmuz ruhu ile sahip çıkmak şart!

Ama aradan geçen sürede bir şeyi bir kez daha öğrendik ki biz bir oldukça ne FETÖ’cüler ne diğer terör örgütleri bu ülkeyi ele geçiremeyecek. Bir kez daha tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet, gazilerimize ise şifalar diliyorum.

ÖYLE BİR GEÇER ZAMAN Kİ

Sakın ara başlığa okuyup bir film senaryosu falan yazacağımı zannetmeyin. Bu zaman öyle bir zaman ki Lider’in doğuş zamanı. Evet Lider Gazete’nin nasıl doğuma hazırlandığını ve doğduğuna yakından tanık olan biri olarak dün mutlu bir gün yaşadım. Nedeni ise kendi ellerimizle dünya getirdiğimiz Lider’in zirveye tırmanışının birinci yıl dönümünü kutladık.

Dün pasta kesip kutlama yaparken şöyle bir düşündüm. Hakikaten kısa sürede bir yıl geçmiş. Yani zaman öyle bir geçmiş ki, koca bir yıl olmuş. Kurulduğu günden bugüne toplumsal sorunlara yer verdiğimiz haberlerle ses getiren Lider Gazete, Antalya’nın köklü bir medya çınarı olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Lider, her kesimden okuyucunun kendini rahatlıkla bulabildiği, farklı ideolojik görüşlere gazete yayın politikasından dolayı eşit şekilde yer verildiği bir yayın kuruluşu. Toplumsal olaylara duyarsız kalınmıyoruz. İlkeli duruş sergileyip, teknolojik gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Bunun en basit örneği kısa sürede 19 ilçede okunuyor olmamız.

Bir yıllık yayın hayatını ödülle taçlandırılan, başarıyı gelenek haline getiren, daima hakkın, haklının ve mazlumun yanında yer alan Lider Gazete, bu çizgisini hiç kaybetmeyecek. Genç ve dinamik ekibinin yanında mesleğin duayenleri ile harmanlanan kadro Antalyalıların sesi, gözü ve kulağı olmaya devam edecek.

Unutmadan; yeni dönemde medya çınarı olmaya yolunda ilerleyen Lider Gazete ve Lider TV’yi Antalya’ya kazandıran Ender Alkoçlar’a teşekkür ediyorum. Çünkü ülkenin içinde bulunduğu zor bir ekonomik sıkıntı yaşanan dönemde gövdesini taşın altına koyarak böylesine güzel bir kuruluşu kazandırdığı için.

BU REHAVET BİZİ BOZAR

Koronavirüs belası tüm dünyayı olduğu gibi Türkiye’yi de halen etkilemeye devam ediyor. Kimi zaman açılıyoruz kimi zaman kapanıyoruz. En son 1 Temmuz’da başlayan tam açılmayı ele aldığımızda ipin ucunun kaçtığını açık ve net olarak görüyoruz. Daha dün ‘Niye kapandık’ diyenlerin ‘Bu gidişle kapanırız. Aman’ dediklerini duyuyor, görüyor ve yaşıyorum.

Bir her şeyi çok abartırız. Tıpkı bu son açılmadaki gibi. Yahu açılalım ama tedbiri elden bırakmayalım dedik ne maske kaldı ne mesafe. Temizlik ise hak getire. Yaz günü nedeniyle ter su gibi akıyor eliyle silip yoluna devam ediyor. Pislik akıyor yani.

Hava sıcak mı sıcak. Nem desen tavan yapmış. Yapış yapış. Hal böyle olunca rehavet almış başını gidiyor. Sokaklar tıklım tıklım, AVM’ler tıkış tıkış. Eğlence mekanlarını anlatmaya ise dilim varmıyor. Çünkü koyun koyuna.  Varyantlı virüsler almış başını gidiyor. Neyin ne olacağı belli değil. Aşıdan kaçanlar ise ayrı bir dert. Herkes salmış çayıra Allah kayıra misali.

Yahu bu kadar rehavet bizi bozar. Sonu da kötü olur.

Nasrettin Hoca’nın dediği gibi, “Testi kırılmadan” ben uyarayım. Gerisi size kalmış.