MÜZAKERE

Sevgili okurlar;  “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar ise konuşa konuşa anlaşır” diye bir atasözümüz vardır. Ancak konuşarak sorunları çözmek yerine;  sorunları ya görmezden gelip, halının altına süpürüp, bir dağ haline getiriyoruz.

***

Ya da “benim dediğim olacak” diyerek inatlaşıp kavga ediyoruz ve bir araya gelip uzlaşmaktan kaçınıyoruz. Hayata böyle bakan bir zihniyetin hakim olduğu bir çağda yaşadığımız için dünyada kavgalar, savaşlar da eksik olmuyor. En basit örneği Ukrayna’da yaşanan savaş.

***

Şimdi de burnumuzun dibinde üç haftadır devam eden Ukrayna savaşının bir dünya savaşına neden olmasından endişe ediliyor. Bu süreçte; Türkiye dünya barışına katkıda bulunmak için çok önemli organizasyonlara imza attı. Antalya’da Diplomasi Forumu düzenlendi.

***

Dünyanın birçok ülkesinden devlet ve hükümet başkanı ile bakanların yanı sıra Birleşmiş Milletler’den, NATO’dan ve Avrupa Birliğinden birçok yetkilinin katılımıyla gerçekleştirilen Antalya Diplomasi Forumu kapsamında savaşan iki ülkenin Dışişleri Bakanları da Antalya’da ilk kez bir araya geldi. 

***

Ancak; dünyada barışı tesis etmek için uğraşan güzel ülkemde siyasetçilerimiz arasında iletişim sorunu yaşanıyor.  Cumhur İttifakı ile Millet İttifakı oluşturan partilerin liderleri özellikle grup toplantılarında birbirlerine demediklerini bırakmıyorlar. 

***

Çocukluğumda siyasi partilerin liderleri, iktidarıyla, muhalefetiyle bir araya gelir, televizyon kanallarında açık oturumlara katılırlardı. O tarihi buluşmalar 2000’li yıllarla birlikte tarih oldu.

***

Şimdi ittifaklar kendi aralarında toplantı yapıyorlar. Bir araya gelmek yerine; birbirlerini ağır dille eleştirip “sayın” diye cümleye başladıktan sonra saydırıyorlar. Hakaret davaları, tazminat davaları havalarda uçuşuyor.

***

 “Acaba dünyada bizdeki siyasetçilerin hakaret davaları ile tazminat davaları kadar yargının meşgul olduğu başka bir ülke var mı” bilmiyorum.

***

SON SÖZ

Kendi aramızda diyaloğu, müzakereyi sağlayamadan dünya barışına nasıl katkı koyacağız? Önce geçmişte olduğu gibi kendi aramızda bir araya gelebilmeyi, bir masa etrafında oturabilmeyi başarmalıyız.