MUTLULUĞUN İÇSEL ARAYIŞI
Hayırlı cumalar yurdumun ahseni takvim suretinde yaratılan en güzel insanları! Evet, şimdi size mutluluk nedir nerede bulunur, nerede satılır biraz bunlardan bahsetmek istiyorum.
Mutluluk bir annenin “koşulsuz sevgisinde” bir babanın güven veren arka çıkan sözlerinde, bir çocuğun masumane gülüşündedir. Mutluluk, bir nefes sıhhattir bilene, ya da kendi ayağı üstünde durmaktır fütursuzca. Yani herkesin kendi içinde hissettiği eksik bir yapboz parçası.
Peki, gelelim parayla mutluluk satın alınır mı? O da görecelidir, ne onla olunur ne de onsuz. Aslında kural basit, gözümüzü yükseklere dikmeyerek, elimizdekilerin kıymetini bilerek yaşamaktır…
Mutlu olmak için illa pahalı ve lüks hediyeler olması şart mı? Ne yazık ki kapitalizm, özel günler düzenleyerek (anneler günü sevgililer günü doğum günü vs.) insanları da üretim aracı olarak gördüğünden, hediye ile ödüllendirilmeyi bir adet haline getirdi. Sonra da bunu nispet olsun diye sosyal medyalarda bunu kullandı. Ya da algılarımıza öyle mi yerleştirildi?
Misal “ördek sendromu!” Dışarıdan bakıldığında çok sakin bir şekilde suda yüzdükleri görünür ama suyun altında çok fazla çaba harcarlar! Hiç kimse başarısız anlarını, mutsuz kötü yanlarını kimse görsün istemez değil mi? İnsanların yansıttıkları ideal benlik algısı ve gerçek yaşamları arasında dağlar kadar fark vardır! Oysaki yapılan araştırmalar, böyle insanların daha çok mutsuz olduğunu kanıtlıyor!
Bişr-i Hâfî hazretlerinin hakikatli bir sözü vardır; “Dün öldü” der, bugün can çekişmede yarına da muktedir değilsin! O zaman “içinde bulunduğum zaman” değil miydi kıymetli olan? Anı yaşamaktır asla paha biçilemeyen. O ulaşmaya çalıştığım hayallerim, o yeteneklerim sanıp kazandıklarım, çok emek verdiğim başarılarım, lükslerim, yorulmalarım hayatıma yüklediğim anlamlar hepsi birer hiç miydi?
Yürüdüğümüz bu kısa yolculukta, kaç yıllık planlar yapıp kaç taksitlere bölüyoruz hayatı! Şimdiki insanlar, taksitle yaşayıp borçlu ölen köleler haline dönüşmüyor mu? Yoruluyoruz hayal kırıklığı, rızık korkusu mevkii çabası süregelen hayaller ve bitmeyen faturalar. Geçmişin üzüntüsü, geleceğin kaygısı içinde tükenip gidiyor ömür dediğimiz. Hem bir saat sonrasına bile muktedir değilken.
Hani diyordu ya Mevlana hazretleri: Bir lokma ekmek arıyorsan ekmek, bir damla su arıyorsan su, zulmün peşindeysen zalim, aşkı arıyorsan aşksın sen! Ne arıyorsan osun sen. İşte mutluluk ne aradığımızda saklı!
Peki ne arıyor insanoğlu? Nefsin isteklerine mi ulaşmak, yoksa kanaat ile debelenmeden teslim olunan huzurlu bir hayat mı? Her insan kendi saadetinin mimarıdır! İmar edeceğimiz mutluluk ise, göreceli bir kavramdır! Kimimiz için ev araba lüks eşyalar, kimimiz için bir nefes sıhhat, kimimiz için kariyer kiminiz içinse de güvendiğimiz bir eş, huzurlu bir yuva değil midir?
Bunun yanında da sevmek, gönül almak tebessüm etmek güzel düşünmek empati kurmak, bunlar da hayatın incelikleri değil midir? Hayat düşüncelerimizin eseridir, ”her kurtulduğumuz esaret” beraberinde bir parçamızı yanında götürür. İşte bu yüzden düşüncelerimizi değiştirip bakış açımızı genişletmeliyiz hayata dair!
Mutluluk; başımızın üstünde bir çatı, namerde muhtaç olmadığımız işimiz günlük bir tabak rızık sağlıklı bir beden bir kaç sevenimiz de varsa, çok şükür zenginiz! O zaman mutluluk ne marka da ne mal-mülkte ne de şan-şöhrette. İnsan kendi saadetinin mimarıdır. Bırakın gitsinler, öfke kaygı hırs üzüntü endişe bitmek bilmeyen negatif düşünceler. Mutlu olmak için sizce de bu düşüncelerden arınmamız gerekmiyor mu?
Ömrümüz hep bir şeyleri yarına ertelemekle geçiyor. Bugünün farkına bile varmadan. Hayallerimizi umutlarımızı sevgi sözlerimizi, inandıklarımızı gerçekleştirmeyi erteliyoruz. Ertelerken unutuyoruz bir şeyleri... Yaşanacak kaç yarınımız daha olduğunu akıl etmeyi…
HAYATI YAŞA ERTELEME!
Size rutin gelen nimetler, o sahip olduklarınız nicelerin duasıdır belki! Nice insan bugün o nimetlerden mahrum uyandı. Nice sağlıklı insan bugün sağlığını kaybetti. Sana ise yine, nefes ve nimetler verildi. O yüzden elimizdekilerin kıymetini bilmektir mutluluk! Eğer hayat yaptığımız seçimlerse, ben bugün mutlu olmayı seçiyorum deyin ve mutlu kalın… Muhsine bir kul.