MUTLU MUSUN?

Ne çok tükettik, ne çok kaybettik. Yürüyecek bir yolu kalmadığına inandığı zaman susarmış insan... Eskisi gibi değilim artık. Mesela eskisi gibi alınmıyorum sessizliğine. Ya da ne bileyim eskisi gibi aldırmıyorum yokluğuna…

***

İnsan ölünce her şey biter mi? Tüm acılar biter, eksikler tamamlanır, şarkılar notasız kalır, yaralar iyileşir mi? Ölenin arkasından ağlayanlar varken, ölen kişi ölümüne sevinir mi? Ölüm ve yaşama dair bir yığın deli saçması soru var zihnimin kör noktasında...

***

Soruların cevapsız kalması, toplu iğnesi ucu kadar aydınlanmaması insanı ümitsizliğe sürüklüyor. İnsanoğlunun içi nasıl bir yol ise, git git bitmiyor. Ne kadar gidersen git varmak istediğin yere gidemiyorsun.

***

Sahi, varmak istediğin yer neresi, biliyor musun? Bence onu da bilmiyorsun. Ölüm ile yaşam arasındaki derin bilinmezlik de bu olsa gerek... 

***

Dertlerimiz bazen öyle büyük oluyor ki, dert deryasında boğuşurken ister istemez hepimiz zaman zaman karamsarlığı yaşıyoruz. Bugün benim için öyle bir gün mesela.

***

Rüzgar bugün solumdan esiyor. Ne vakit rüzgar soluma esse gönlüm ağrır benim... Ne vakit göğün rengi kararsa bin parçaya bölünür umutlarım. Ne vakit en derinden kesilse umutlarım, gözyaşlarım karışır rüzgara...

***

Bak, nasıl da ince ince sol yanıma esiyor rüzgar! İnsanın kendiyle arasını bulması da çok zormuş, bunu da birçoğumuz deneyimlemiştir. 

***

İnsanoğlunun fıtratında var herkesle arayı tutmayı başarır ama iş kendine gelince onu bir türlü beceremez ya da önemsemez. Çünkü önceliği hep kendinden önce daima başkalarıdır.

***

Bir günü daha sağlıkla geride bıraktıysak eğer bence oturup bugüne özel bir düşünmeli... Bugün bitti, dün geçmişte kaldı ve yarın henüz gelmedi. Yarının ne getireceğini kimse bilmiyor tabi... Yarınımız olacak mı orası da meçhul?

***

SON SÖZ

İnsan ömrünün değeri zaman ile değil de yaşamdan aldığı haz ile orantılıdır. Peki, sen bugün yaşadığın hayattan haz aldın mı?  Mutlu musun sahiden?