MÜSLÜMANLAR KARDEŞTİR

Hayırlı cumalar ülkemin ahseni taksim suretinde yaratılan en nadide insanları… Hepimiz etten kemikten oluşmuş bedenleriz, farklı renklerde ve karakterlerdeyiz Yaradan’ın muhteşem sanat eseri. İşte bugünkü konumuz farklı kültürlerin ve farklı renklerin birbirine uyumu.

***

“Müslümanlar kardeştir birbirlerinin velisidirler(dostu, koruyan gözeten sahip çıkanı)iyiliği teşvik edip, kötülükten menedenidir” (Tevbe/71)ayetiyle yola çıkarak.

***

Ben kendim bir gün Yunus olurum gezerim çöllerde, bir gün Mevlana olurum dönerim kendi iç alemimde. Bazen Karacaoğlan’dan etkilenir üryan geldim üryan giderim, ölmemeye fermanım mı var derim. Bazen Aşık Veysel olur küserim dünyaya, benim sadık yarim kara topraktır derim.

***

Ruhaniyetlerimiz böyledir, deniz gibi dalgalanır durur. İşte böyle durumlarda maneviyat bize hayat verir. Maneviyat ahlaki yönlerimizi geliştirirken, iç sesimiz ışık tutar ayna olur bize. Aynı zamanda insani yönlerimizi de geliştirir.

***

Doğup büyüdüğümüz bu topraklarda çeşitli kültür ve inançlardan etkilenmiştir Anadolu. Birçok millete ırka sahiplik etmiştir. Ozan Hacı Gürhan’ın ”ben Anadolu’yum”şiiri beni etkiler her zaman. “Bir babanın öz oğluyum yedi kardaşım diyor” ve memleketimizdeki farklı etnik grupları ve güzellikleri ekliyor.

***

Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Zaza, Arap, Azeri, Çerkez gibi etnik gruplara bölündüğümüzü ve aynı bir babanın çocukları gibi “kardeşliği” temsili anlatıyor bizlere. Tavsiye ederim güzel bir şiir…

***

Evet ne yazık ki bölündükçe bölünmüşüz. Yetmezmiş gibi inanç sistemlerimizi de ayırmışız. Mezhep ve cemaatlere bölünmüşüz. Ayrılmak için elimizden geleni yapıp, birbirimizden kopmak için bahaneler ürettikçe üretmişiz.

***

Halbuki Allah katında “din İslam’dır” ayetini unutarak. Cemaat liderleri, siyasi parti temsilcileri şeyhler hocalar abiler-ablaların bizi kurtaracağına inanarak bölündükçe bölünmüşüz. Herkes kendi liderine meftun ve hayran.

***

Oysaki Allahu Teala (c.c) şöyle buyuruyor: Hiç kimsenin hiç kimse adına bir şey ödeyemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı ve hiç kimsenin şefaatının kabul edilmeyeceği ve yardım görülmeyeceği bir günden sakının. (Bakara 48/123) Dostumuzun ve şefaatçimizin yalnız Allah olduğuna vurgu yapıyor (Secde/4)

***

Çok şeyi unutuyoruz zaman içinde. Sünneti seniyyeden uzaklaştıkça, Kuran’ı kendi hayat sistemimize koymadığımız sürece, başkaları bize anlattıkça, bir grup içine girmedikçe kendimizi eksik görüyoruz. Böylece farklı düşüncelerin anlaşmazlığı ile bölündükçe, bölünüyoruz! Herkes kendince en iyi Müslüman, en iyi cemaat olduğunu düşünüyor. Bir olmayı birlikte olmayı birliğin kuvvet doğurduğunu unutuyoruz. Peki kim bizi bu hale getirdi?

***

Efendimiz’in (sav) getirdiği dini öylesine bozdular ve parçaladılar ki! Emin olun onun din ve ahlak anlayışı bu değildi! Hani Müslümanlar kardeşti, birbirinin koruyanı-gözeteniydi! Lütfen kardeşlerim, uhuletle- suhuletle, teavunla ( yardımlaşma) tesanudla (dayanışma ) teanukla (kucaklaşma ve kenetlenme) ile birbirimize sımsıkı bağlanmalıyız.  Aramıza şikak nifak, adavet tohumları ekenlere fırsat vermeyelim! Bizim en büyük maksadımız Rızayı ilahi olmalı değil mi?

***

Ne diyordu Yunus Emre; Biz gelmedik kavga için bizim işimiz sevi için dostun evi gönüllerdir gönüller yapmaya geldik. Gayretimiz bu yönde olmalı. Müslüman’ın en temel vasfı iyiliği özendirmek, kötülükten vazgeçirmektir! Haydi kardeşlerim aynı ortak paydada buluşalım.

***

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

Rabbimiz bir, peygamberimiz bir, kitabımız bir, bayrağımız bir, vatanımız bir, devletimiz bir, kıblemiz bir… Bak ne kadar birlerimiz çoğaldı. Ne kadar birlik ve beraberliğimiz var o zaman! Peki neden o zaman bölündükçe bölünelim! Bütün birleri toplayıp bir bütün olabiliriz. Birlikten kuvvet doğar inancıyla. Güçlerimize güç katabiliriz zannımca... Nerede birlik var ise, orada dirlik var diyelim! Bir olmak duası ile. Sürç-i lisan ettimse affola… Selam ve dua ile. Muhsine bir kul…