MÜLKÜN SAHİBİ

Mal sahibi mülk sahibi hani bunun ilk sahibi malda yalan mülkte yalan al birazda sen oyalan diyen Ehlullah'ın sedası kabrinden senin istikbaldeki kabrine seslenişten başka ne ki?

El Melik’tir O!

Mülkün ve mülklerin tek sahibidir O. Elinde mülkün sandığın her şey emanettir sana! Kısa bir süre sonra senden mülkün sahibi geri alacak. Mülkün sahibi emanet ederken o mülkü sana, iyi muhafaza et koru verdiğim gibi sağlam isterim diyor, ona göre dikkat et!

Sen kendini de kendine sahip sanma! O yükte ağırdır, ihtiyacını kendin gideremiyorsun gideremezsin. Fakat gidersin ancak mülkün sahibinin mülkü içinde başka mülklere gider hazinesinden dışarı çıkamazsın.

Çünkü sende o hazinenin içinde bir hazinesin.  Mülkü sahibine teslim etmezsen hurda olacaksın. Mülk atomlardan galaksilere kadar yaratılmış ve yaratılmamış her şeydir bitmeyen bir kudretin asla bitmeyen hazineleridir.

Mülkün sahibi mülkünde dilediği gibi tasarruf eder. Rahatını istersen mülkün emanetçisi olduğunu bil o mülke sahip çıkmaya kalkma mülkü sahibine teslim et rahat edesin. Zira çok emanetçiler bu emaneti muhafaza edemediğinden ağlıyor belki de ebedi ağlayacak.

Muhtaçsın acziyetin içinde merhamete, şefkati bekliyorsun fakirliğinin içinde, tanıyorsun kendini çünkü bir hiçsin, bilmemezlikten geliyorsun bazen çünkü cahilsin, şimdi af isteme vaktidir işlediğin günahtan dönme vaktidir.

Dönmek için çok nedenin var çünkü O Rahim’dir. Dönmek için çok fırsatın var çünkü O Rahimden sana sürekli bir davettir. Öyle bir Rahim’dir ki, himaye ediyor muhafaza ediyor koruyup gözetip daima kolluyor ki o Rahim’in izinden gitsen, sana sahip çıktığı gibi sende ona itaat etsen.

Daha neyi bekliyorsun bu davete icabet etmekte haydi ayet ayet ulaş Ona! Bu davete icabet vaktinde olmalı vaktinden sonrası kabul görmüyor... O vakte ecel deniyor geldi mi alıp seni götürüyor. Davete vaktinde icabet etmeyeni vakitsiz alıp götürüyor.

Evet, sende anladın ki hem şahsi hayatında hem aile hayatında hem sosyal yaşantında, insanlığın tek kurtuluş yolu buraya kadar okuduğun rahmani hakikatlerdir. O kadar sonsuz ve rahmani çözümler vardır ki o çözümlerden bir tanesine çare olarak yapışsan kurtuluşa erersin.

Saadet ve huzur hem o kadar kolaydır hem de o kolaylık içinde öyle ince bir meseleye muhatapsındır ki onu halledemezsen bir o kadar zorluğa ve çıkmaza düşersin. Ta ki biri seni oradan çıkarıncaya kadar. O ince mesele ise ene ve ego gibi kelimeler ile ifade edilir.

EBEDİ SAADET

“Ene” her akıl sahibinde bulunan benlik duygusudur. Bu duygu ve onun vazifesi bilinirse kişiyi öyle yüksek bir mertebeye ebedi bir saadete kavuşturur ki tarif edilemez. Fakat bu duygu tanınmaz ve vazifesi gereği kullanılmazsa insanın başına öyle belalar açar ki düşüncesinden kalp, ruh ve akıl dehşetle ürperir. Çünkü ebedi bir azabı o insanın başına açar. Akıl bela olur, ömür heba olur, akıbet ziyan olur.

Ebedi saadet nere, ebedi azap nere…