Milli Saraylar’ın emektar müdürü Dolmabahçe Sarayı’nı anlattı
İstanbul’da yerli ve yabancı turistler tarafından en çok ziyaret edilen mekanlardan olan Dolmabahçe Sarayı’nın atıl vaziyetteki yapılarının 40 yıl önce yeniden düzenlenip turizme kazandırılmasına öncülük eden eski Milli Saraylar Müdürü İlhan Akşit, 1978’de başladığı görevi süresince Dolmabahçe Sarayı’na verdiği hizmetleri ve anılarını anlattı.
İstanbul'da 17. yüzyıldan itibaren doldurularak
"Dolmabahçe" adıyla padişahların hasbahçesi konumuna getirilen
Dolmabahçe Sarayı, 7 Haziran 1856'da açıldı. 6 padişah ve son Halife
Abdülmecid'in (1922-1924) yaşadığı sarayda, Cumhuriyet'in ilanından sonra
1927-1938 yıllarında Mustafa Kemal Atatürk kaldı. Atatürk, çalışmalarını
buradan yürüttü ve 71 numaralı odada hayata gözlerini yumdu.
İsmet İnönü döneminde 1949'a kadar Cumhurbaşkanlığı makamı
olarak kullanılan saray, 1980'li yıllarda Osmanlı dönemindeki gibi özgün
tefrişiyle müze-saray olarak ziyarete açıldı.
Sarayın restorasyonunda ve yeniden düzenlenerek turizme
kazandırılmasında dönemin Milli Saraylar Müdürü İlhan Akşit'in (83) önemli
katkıları oldu.
138 KİŞİ ARASINDAN
SEÇİLDİ
Akşit, Bodrum Sualtı Müzesi Müdürü iken ilçedeki
bürokratlarla masa tenisi oynadığı sırada bir arkadaşının gazetede okuduğu
Milli Saraylar'a nitelikli bir müdür arandığına ilişkin haber üzerine
dilekçesini ve dosyasını Ankara'ya gönderdi. Dönemin TBMM Başkanı Cahit
Karakaş'tan gelen telefonla başvuru yapan 138 kişi arasından seçilen Akşit,
İstanbul'da Milli Saraylar Müdürlüğüne getirildi.
Kendisine tanınan 15 günlük sürede sorumlu olduğu mekanları,
tarihi yapıları gezen ve gözlem yapan Akşit, TBMM Başkanı Karakaş 2 yıl içinde
İstanbul'daki sarayları ziyarete açmak istediğini belirttiği için çalışmalara
üzerinde iskeleler bulunan Dolmabahçe Saat Kulesi'nden başladı.
TBMM Başkanı Karakaş'ın onayına rağmen müteahhit firmanın
verdiği iskele söküm fiyatını yüksek bulan Akşit, "Devletin parasını
verdirtmem." diyerek 300 işçi ve ustayla işe koyuldu, neredeyse yedide biri
fiyatına çalışmayı tamamladı.
ÖNCE SAAT KULESİNİ
TAMİR ETTİRDİ
Türkiye'nin tarihsel ve kültürel birikimini 40 yıldır pek
çok dilde kaleme aldığı kitaplarla aktarmaya devam eden Akşit, "Saat
kulesinin üzerinde gece yarıları çok dolandım. 3 vardiya çalıştırıyorduk. Çay
yaptırıyordum işçiler iyi çalışsın diye. Nihayetinde saat kulesi bitti."
dedi. Akşit, saat kulesinin ardından Dolmabahçe Sarayı'nı ele aldığını söyledi.
Akşit, şöyle devam etti:
"Bütün saraylar zincirliydi, kilitliydi. Beylerbeyi
Sarayı, Küçüksu ve Ihlamur kasırları... Bunların hepsini birden tamire verdik
kendi işçilerimizle. Tamirler bitince TBMM Başkanı 'Açalım' dedi. Başkan
Dolmabahçe Sarayı'nda 1500 kişilik yemek verdi, dönerciler Ankara'dan geldi.
Sakıp Sabancı, Vehbi Koç, ünlü kim varsa hepsi oradaydı. Dolmabahçe Sarayı'nın
bahçesi doldu. Yemek yendikten sonra saray gezilmeye başlandı. Millet gezerken
Nevzat Atlığ da Muayede Salonu'nda konser verdiriyor. Herkes mutlu gezerken,
merdivenlerde oturdum hüngür hüngür ağladım. 1500 kişi sarayın içinde, 'göçecek
saray' dedim. Ben bu yükün altından nasıl kalkarım diye endişe ettim."
MONACO PRENSESİ'NİN
ZİYARETİ SONRASI BAHÇEYE ÇAKIL TAŞI DÖKÜLDÜ
Ertesi hafta Dolmabahçe Sarayı'na Monaco Prensesi Grace
Kelly'nin geldiğini anlatan Akşit, "Ekibiyle bir girdi, her taraf toz
oldu. İlk önce bu tozu halledeyim dedim. Podima çakılı vardır, temiz. Yedi
kamyon çakıl taşıdık ve sarayın bahçesine döktük. Arşivlerde de aslı o. Yürüyüş
alanlarını mermer yapalım dedik, profesörlere danıştık, 'Uygundur' dediler. Onu
da yaptık." dedi.
Dolmabahçe Sarayı'nın harem bahçesinin, müteahhidin
bıraktığı mezbeleyle dolu olduğunu belirten Akşit, TBMM Başkanı Karakaş'ın da
gördüğü manzara karşısında ağlamaklı olduğunu ifade etti.
Bunun üzerine gece vakti nöbette olan koruma polisleri,
bahçıvanlar, itfaiyecilerle harem bahçesini temizlediğini söyleyen Akşit,
"Bu arada çok memnun olduğum bir şey oldu. Cumhurbaşkanlığı Muhafız
Alayı'nın bir bölüğü Dolmabahçe'dedir. Koşa koşa bir üsteğmen geldi, selam verdi.
'Müdürüm çalışırken biz yatamayız.' dedi. Gözlerim doldu. Arkasına takmış
askerleri, yardım etmeye geldi. Güneş doğuyordu, el birliğiyle temizledik. Bir
ziraat mühendisi vardı, ona da emir verdim çiçekler dikmesi için. Bahçe, gül
bahçesi gibi olmuştu. Meclis Başkanı görünce gözyaşı akıttı, o kadar memnun
oldu ki. O mezbelelikten sonra o güzellik, her taraf çiçek." diye konuştu.
Dolmabahçe Sarayı'nın içinde yürüttükleri çalışmalara
ilişkin de bilgi veren Akşit, Muayede Salonu'nun akan tavanını onardıklarını,
nakkaşların da tavanın kalem işlerini yaptığını dile getirdi.
SARAYIN PARKELERİNİN
ÇİZİLMEMESİ İÇİN KEÇE TERLİK YAPTIRDI
Akşit, Dolmabahçe Sarayı'nın parkelerinin çok kıymetli
olduğunu, turistler ayakkabılarıyla parkeleri çizmesin diye keçeden terlik
yaptırdığını söyledi.
Hassa askerlerinin kıyafetini giyen iki itfaiye erini
sarayın kapısına diktiğini ve böylece ilk kez müzeye biletle turist almaya
başladıklarını ve görevlilerin nezaretinde bölüm bölüm ziyaretlerin
gerçekleştiğini anlatan Akşit, "1 lira keçe masrafı aldık. Koca sarayda
herkes öğleyin bir ağacın altında yemek yiyor. Mecliste yemek var, bizim burada
yok. Dedim ki bunlar da meclisin elemanları. Birer lira ile müdüriyetin
altındaki boş bölümü lokanta yaptık. Böylece saray açılmış oldu. Kimler geldi
kimler geçti..." ifadesini kullandı.
"O YORGANI
GÖRDÜKÇE ÇOK ÜZÜLÜYORDUM"
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün ebediyete irtihalinin yıl dönümü dolayısıyla Dolmabahçe Sarayı'nda
hayata gözlerini yumduğu 71 numaralı odada anma töreni yapıldığını hatırlatan
Akşit, "Atatürk'ün odasındaki yatakta eskimiş bir yorgan vardı. O yorganı
gördükçe çok üzülüyordum. 'Gidin bana yatağı kaplayacak büyük bir bayrak
getirin.' dedim. Bayrağı örttüm, o yorgan görünmüyordu. Hala o bayrak durur
orada." dedi.
Milli Saraylar Müdürü olduğu dönemde Atatürk'ün kaldığı
odaya ilişkin bir araştırma yaptıklarını belirten Akşit, "Atatürk'ün
kaldığı odada eczanesi vardı. Reçetelerini bulduk orada. Eşim de sanat
tarihçiydi ve arşivin başındaydı. O reçeteleri bir yere koyduk. Arşivde de
şerbetçileri, gıda ürünlerinin nereden geldiğini bulduk." diye konuştu.
Askeri idarenin devam ettiği süreçte saraydaki Halife
Abdülmecid Efendi Kütüphanesi'nde sarayları yapan Ermeni ustalar ve onların
inşa çalışmalarına ilişkin eski yazı bir kitapçık bulduklarını anlatan Akşit,
ileriki yıllarda yapılacak restorasyonlar açısından bu kitapçığın önemli
olduğunu dile getirdi.
İlhan Akşit, Dolmabahçe'ye verdiği hizmetlere ilişkin,
"Dolmabahçe'de çalıştığım kadar çalıştım ve vicdanen müsterihim. Geçerken
de saat kulesine şöyle bir bakarım da öyle bir geçerim. Saat kulesini gece
03.00'lerde dolaştım, düşebilirdim. Ustaları teşvik etmek için çay
yaptırıyordum, pasta alıyordum, en yukarıda taşın koyulduğu yere kadar
çıkıyordum. Saati de onarmıştım." ifadesini kullandı.
SARAYA BİR DAHA HİÇ
GİTMEDİ
Milli Saraylar Müdürü olarak 4 yıl çalıştığı Dolmabahçe
Sarayı'na görevden ayrıldıktan sonra hiç gitmediğini söyleyen Akşit,
"Beylerbeyi Sarayı ile Dolmabahçe Sarayı, aynı anda gezilebilirdi. 'Deniz
yollarından bir gemi alalım.' dedim. Onay alındı Dolmabahçe Sarayı'na gelenler
gemiye binsin, Beylerbeyi'ne gitsin diye ama olmadı işte. İçimde kalan
şeylerden biri budur" dedi.
AA