Milli İstihbarat Akademisinden “İsrail'de Radikal Sağ” raporu
Milli İstihbarat Akademisi, İsrail’in Gazze saldırıları ile İsrail siyasetindeki “fanatik, şiddet yanlısı ideolojileri ve uygulamaları” rapor haline getirdi.
Raporda, 7 Ekim olaylarından daha önce "İsrail'deki
radikal sağ ve işgalci yerleşimciliğin" İsrail siyasetinde nasıl hayat
bulup geliştiği anlatılıyor.
Milli İstihbarat Akademisinden yapılan açıklamaya göre,
akademinin hazırladığı "İsrail'de Radikal Sağ" raporunda, 7 Ekim
sonrasında İsrail'in politik ve askeri hamlelerinin en belirleyici toplumsal
kesimlerinden birinin, ülkedeki fanatik, şiddet yanlısı, aşırı sağcı gruplar
olduğu belirtildi.
Raporda bu grupların, mevcut durumda Gazze'nin işgal altında
tutularak, Gazzelilerin sürülmesini ve bu toprakların yerleşime açılmasını
savunduğu vurgulandı.
TEMEL MOTİVASYON
"VADEDİLMİŞ TOPRAK" İNANCI
Raporda, Filistin coğrafyasında ve özellikle de 7 Ekim
sonrasında Gazze'de, İsrail’in yürüttüğü kanlı saldırıların teolojik ve politik
bağlamının çözümlenmeye çalışıldığı kaydedildi.
İsrail'deki aşırı sağ siyaset ile işgalci yerleşimciliğin
örtüştüğü bildirilen raporda, İsrail aşırı sağının temel motivasyonunun,
"Ürdün Nehri'nden Akdeniz'e kadar olan bölgenin dini motivasyonlarla
tamamen Yahudileştirilmesi olduğu" belirtildi.
Raporda, İsrail'in 1967'den beri Doğu Kudüs, Batı Şeria,
Golan Tepeleri ve 2005/2023 dönemi hariç Gazze'yi uluslararası hukuka aykırı
olarak işgal altında tuttuğu aktarıldı.
1967 yılı sonrasında ise dini motivasyonlarla buralarda
işgalci yerleşimler kuran aşırı sağcı Yahudi grupların, İsrail’in bu bölgelerde
askeri varlık göstermek için bahane olarak kullandığı unsurlar olduğu
kaydedilen raporda, bu yönüyle yerleşimlerin de İsrail jeopolitik düzleminin
ileri karakolları olarak görüldüğünün altı çizildi.
İsrail'in güvenlik sağlama kapasitesinin yetersizliği ve bu
bölgelerde iskan edebileceği yeterli Yahudi nüfusuna sahip olmamasına da
dikkati çekilen raporda, bu bağlamda Batı Şeria ve Gazze'nin ilhak edilerek,
doğrudan siyasal egemenlik alanına dahil edilmesinin imkansız olduğu
vurgulandı.
İSRAİL'DE AŞIRI
SAĞ-SEKÜLER GERİLİMİ VAR
Raporun devamında ise "Batı Şeria'da yaşayan işgalci
yerleşimci grupların, İsrail'den bu bölgede daha fazla askeri varlık
göstermesini talep etmesi ve Filistinlilere karşı terör eylemlerinde bulunarak
gerilimi zirvede tutmasının ciddi bir askeri ve finansal maliyeti vardır. Bu
durum da İsrail'deki fanatik, aşırı sağcı gruplarla önemli bir kısmını
liberal-seküler İsraillilerin oluşturduğu üst düzey askeri kadrolar arasında
ciddi bir gerilime sebep olmaktadır." ifadeleri kullanıldı.
Raporda, 2005'te Gazze'den çekilen İsrail'in yerleşimleri
boşaltmasının ise yerleşimcilerin İsrail Devleti'ne karşı şüpheci ve temkinli
tutumlar geliştirmesine sebep olduğu anlatıldı.
Bu güvensizlik ortamında fanatik aşırı sağcı grupların,
gerektiğinde devlete karşı yasal ve devletten bağımsız finansal ihtiyaçlarını
karşılamak üzere çeşitli sivil toplum ağları kurduğu aktarılan raporda,
devletten büyük destek alsalar da bu kuruluşların, aşırı sağın İsrail
siyasetine angaje olmasının önemli araçları haline geldiği belirtildi.
İsrail radikal sağının devlet kadrolarıyla yaşadığı
gerilimlerin de anlatıldığı raporda, İsrail'in en sağ eğilimli koalisyonunun
Ocak 2023'te İsrail Yüksek Mahkemesinin yapısını ve yetkilerini değiştirme
girişimine vurgu yapıldı. İsrailli "askeri elitlerin" açıktan
tepkisini çekerek durumu daha da gergin hale getirdiği belirtildi.
NETANYAHU SOYKIRIMA
GİRİŞTİ
7 Ekim sonrasında gelişen Gazze'nin işgali sürecinde,
"askeri elitler ve sağ koalisyon" arasındaki çatışmanın yeni bir
düzleme taşındığı ifade edilen raporda, askeri kanadın yine kanlı ancak görece
daha kontrollü bir işgal süreci yürütme planları yaptığı kaydedildi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun başını çektiği
hükümetin ise açıktan soykırıma girişerek, siyasi destek kayıplarını
toparlamaya çalıştığı ve Netanyahu'nun sürecin gidişat ve nihayetini belirsizleştirdiğine
işaret edildi.
Aşırı sağcı grupların, Gazze'deki işgalin kalıcı hale
getirilmesini ve Gazze'nin Yahudi yerleşimine açılmasını savunmasının, İsrail
ordusuyla yaşadıkları gerilimin yeni unsurlarından biri olduğu aktarılan
raporda, ordunun, mevcut hükümete muhalif duruşunun da etkisiyle burada Yahudi
varlığını güvence altına almanın büyük askeri ve finansal maliyetleri olacağını
öne sürdüğü tespiti yapıldı.
AA