Milletvekili Durgun: Yüksek maliyet baskısı azaltılmalıdır
Türkiye Büyük Millet Meclisi Tarım ve Orman Bakanlığı 2023 yılı kesin hesap ile 2025 yılı Plan ve Bütçe görüşmeleri kapsamında söz alan MHP Antalya Milletvekili Hilmi Durgun, “Tarımsal girdiler üzerindeki yüksek maliyet baskısı azaltılmalıdır” dedi.
Milletvekili Durgun “Tarım, ülkemizin en köklü ve stratejik
sektörlerinden biridir. Tarım sektörü sadece gıda güvenliği açısından değil,
aynı zamanda istihdam ve ekonomik sürdürülebilirlik için de kritik bir öneme
sahiptir. Tarımsal girdilerde yaşanan maliyet artışları ile üretim maliyetleri
tarım sektörünü olumsuz bir şekilde etkilemektedir. Bu olumsuzluklardan
etkilenen başta çiftçilerimiz olmak üzere sanayi sicil belgesine sahip gübre,
tohum ve fide üreticilerimiz ile zirai ilaç bayi ve toptancılarına verilecek
olan sübvansiyonlu veya KGF işletme kredileri büyük önem arz etmektedir. Bu
sayede, hem ürünler üzerindeki finans yükü minimum seviyelere indirilecek hem
de bitkisel üretim yapan çiftçilerimiz daha kolay bir şekilde kendi
maliyetlerini ve borçlanmalarını kontrol altında tutabileceklerdir” ifadelerini
kullandı.
Durgun, “Buna bağlı olarak değinmek istediğim bir diğer konu
ise Sayın Bakanım; gübre üretimi, fason gübre üretimi ve gübre tescil sayısında
yaşanan enflasyondur. Üretici lisansı ile fason üretici lisansı arasında hiçbir
farkın olmaması dolayısıyla herkesin bakanlığın ilgili hesabına yatırdığı ücret
karşılığında hem üretici lisansı hem gübre tescili alması ile; şu an aktif
2.315 adet lisanslı üretici, 30.102 adette aktif gübre tescil belgesi bulunmaktadır. Bu
sorun; üretici lisansı ile fason üretici lisansının birbirinden ayrılması,
fason üretimlerde sadece lisans belgesine değil, onaylı etiket üzerine de
ürünün üretildiği üretici firmanın bilgilerinin tam ve okunaklı bir şekilde
yazılması, üretici firmalara ISO vb. kalite standartlarının zorunlu hale
getirilmesi, detaylı bir şekilde hazırlanmış gübre üretim yönetmeliği gibi
tedbirlerle, piyasaya arz edilen ürünlerin kalitesinin yukarıya çekilmesi
amaçlanmalıdır. Ayrıca, gübrelerin üretim aşamasından başlayarak
izlenebilirliği, kaçakçılık ve sahte gübre ile mücadeleyi, gübrelerin yasadışı
kullanımını ve kalite kontrolünü sağlamak amaçlı ülkemizde geliştirilen gübre
takip sistemindeki sorunlar ivedi bir şekilde çözülmeli ve tarımsal girdiler
üzerindeki yüksek maliyet baskısı azaltılmalıdır” şeklinde konuştu.
MHP Milletvekili konuşmasına şu şekilde devam etti:
“Bitki Koruma Bölümü
lisans, yüksek lisans ve hatta doktora mezunlarının da sınava tabi tutulması
uygun olmadığını düşünmekteyiz”
“Sayın bakanım; Bitki Koruma Ürünleri Bayilik ve Toptancılık
Sınavı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile ÖSYM arasında yapılan protokol kapsamında
24 Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirilecektir. Ancak, bu sınava Ziraat
Mühendislerinin katılmak zorunda bırakılması anlamlı olmadığını düşündüğümüz
gibi, Bitki Koruma Bölümü lisans, yüksek lisans ve hatta doktora mezunlarının
da sınava tabi tutulması uygun olmadığını düşünmekteyiz. Üstelik eczacılar,
kimya mühendisleri, kimyagerler, orman mühendisleri ve bitki sağlığı dersleri
almış teknikerler de bu sınava girebilmektedirler. Ziraat Mühendislerinin
uzmanlık alanı olan Bitki Koruma Ürünleri Bayilik ve Toptancılığında; başka
meslek gruplarının sınav yoluyla hak sahibi olması, meslek kapsamı açısından
doğru bir uygulama olmadığını düşünmekteyiz. Örneğin, veteriner hekimlerin,
doktorlarla benzer bir eğitim alsalar dahi TUS’a girip muayene açma yetkisi
elde edememeleri gibi, diğer meslek gruplarının da bu sınavla mesleğe dair özel
bir belge almamaları gerekmektedir. Özellikle Bitki Koruma Bölümü lisans,
yüksek lisans veya doktora mezunlarının bu sınavdan muaf tutulmasının gerekli
olduğunu düşünüyoruz. Ziraat Mühendisleri için sınav kaldırılmayacaksa dahi, en
azından Bitki Koruma Bölümü mezunları bu zorunluluktan muaf olmalı ve diğer
meslek gruplarının belge almaya dair hak ediş koşulları yeniden
değerlendirilmelidir.
“Tarımsal eğitimin
yaygınlaşması olumlu bir gelişme olarak görülse de, bu durum giderek arz-talep
dengesini bozucu bir niteliğe bürünmüştür”
Sözlerime son verirken; atama bekleyen ziraat
mühendislerinden de bahsetmek istiyorum. Günümüz ülkemiz genelinde 40’tan fazla
Ziraat Fakültesi bulunmaktadır. Tarım sektörü açısından tarımsal eğitimin
yaygınlaşması olumlu bir gelişme olarak görülse de, bu durum giderek arz-talep
dengesini bozucu bir niteliğe bürünmüştür. İstatistikler, her yıl ülkemizdeki
Ziraat Fakültelerinden ortalama 4.000 – 5000 civarında mezun verildiğini
göstermektedir. Ancak hem kamu hem de özel sektör, bu kadar mezunu istihdam
edebilecek kapasiteye sahip değildir. Ayrıca, yıllardır işsiz mezun sayısı
durumu daha da zorlaştırmaktadır. Buna rağmen, özel sektörde yetişmiş personel
ihtiyacı artmaya devam etmekte, kamuda ise özellikle iş yükünün yoğun olduğu
bölgelerde personel yetersizliği dikkat çekmektedir. Bu tablo, Ziraat
Mühendisliği eğitiminin ve istihdam politikasının uzmanlar tarafından yeniden
gözden geçirilmesi gerektiğini ortaya koymaktadır diyor, bütçemizin hayırlı
olmasını temenni ediyorum.”