MİLLETİN TAKDİRİ

Bayramlar; insanların birbiri ile kaynaşmasın, dayanmasını, sevişmesini sağlayan özel günlerdir. Küfrün karanlığa gömüldüğü günlerdir. Dargınlığın, küskünlüğün af edildiği zamanlardır. İnsanlar bayramlarda danışır, görüşür ve sorunlarını ortaya koyar ve çözüme ulaştırırlar. Ülkemizde dini bayramlarımız yanında milli,(ulusal) bayramlarımız da vardır. Bayramlar, belli özellikler taşır. Mesela; Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı. Bu günün 23 Nisan’da kutlanması T..B.M. Meclisinin  Kurtuluş Savaşından sonra açılışıdır. Hâkimiyet demektir. Ulusal Birlik ve dayanışma demektir.

***

Bayramlarda tebrikleşme yapılır. Tebrikleşmenin manası ise: Sevgimizi, saygımızı, gönül bağımızı ortaya koymak, karşıya iletmektir. Güven telkinidir. Bayramın amaçlarından en önemlisi aynı kültürü yaşamak, yaşatmaktır. İslam âlemindeki küslük ve kırgınlıklar giderilmelidir. Ramazan bayramını kutladık. Dinimizin vecibeleri bir eylemde bitmiyor. Türkiye’de yerel seçimler yapıldı bitti. Artık herkes hatalarını görüp barışmalı. Ne olmuş yani Ali değil, Veli başkan olmuş. Millet bir şekilde takdir edilen şekilde kendine hizmet edecek olanı seçmiş. Sana da seçilen insan hizmetçi. Yani dört beş yıllık emanetçi. Sen gönlünü ferah tut, haktan ayrılma. O hak gelir mutlaka bulur. Kızgınlığını gösterme ve celallenme. Güvensizliği ve kini yayma.

***

Toplumsal barışın sevinçte ve tasada birlikte olduğumuzu unutmayalım. Atasözünde: “Hırs gelir göz kararır, hırs gider yüz kararır”  sözünü ilke edinmeliyiz. Bizim canımızdan Türkiye Cumhuriyeti daha önemlidir. Ülkemiz değişik etnik grupların yer aldığı ülkedir. Aile bağları ile bir birimize bağlıyız. Ülkemizin her ferdi bu ülkenin bireyidir.  Bir birimizi sevmek zorundayız. Bir Kürt’ün bir Laz’a, hiçbir üstünlüğü yoktur. Sevmek demek, karşılıklı sorunları konuşarak çözmek olasıdır. Madem bayram, sevinç ve mutluluk günleri mutluluğumuzu barışımızı geliştirmeliyiz.

***

Tarihimize baktığımız zaman hiç mutlu bayramlara rastlamadım. Mutlaka evvelinde ya da sonrasında gelen kara bulut ortaya çıkmış. Atatürk’ün özdeyişinde olduğu gibi: “Yurtta barış, dünyada barış.” İlkesi tam anlamı ile uygulamamıştır. Cumhuriyetimizin kuruluşundan itibaren on beş yılı yüksek deha sayesinde ülke mamur edilmeye çalışılmıştır. Her zaman elimiz tetikte beklemek zorunda, tedirginlik içindeyiz. Milli gelirinin çoğunu savunma sanayisine harcamak zorunda kalmışız. Son yirmi yıldır silah sanayinin kurulması ile çalışmaları görmektedir.

SON SÖZ

Türkiye gerçek anlamda silah, ilaç ve gıda sanayimizi, üretkenliğimizi geliştirmemiz bayramları şeker tadında yapmamız mümkün olabilir. Milli kazanımlar çarçur edilmeden, insanlarımızın zenginleşmesine çalışmalıyız.