Mevlana Celaleddin-i Rumi vefatının 750. yılında anılıyor
Düşünceleri tüm dünyada büyük yankı bulan, 66 yıllık ömründe insana ve hayata ilişkin önemli eserler bırakan Mevlana Celaleddin-i Rumi, vefatının 750. yılında anılıyor.
Türk ve İslam aleminin en büyük mutasavvıflarından Mevlana
Celaleddin-i Rumi, tasavvufi öğretinin işlendiği önemli eserleriyle
yüzyıllardır insanlığın yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
"Anadolulu" anlamına gelen "Rumi" olarak
anılan Mevlana, 30 Eylül 1207'de günümüzde Afganistan'ın kuzeyindeki Belh
şehrinde dünyaya geldi.
BELH'TEN KONYA'YA
YOLCULUK
Asıl ismi Celaleddin Muhammed olan büyük düşünürün babası da
"Sultanü'l-ulema" yani "Alimler Sultanı" diye tanınan
Bahaeddin Veled'di.
Hazreti Mevlana, Horasan'ın büyük alimlerinden olan
Bahaeddin Veled, annesi Mümine Hatun, kız kardeşi Fatıma Hatun, ağabeyi
Alaaddin Muhammed ile yaklaşan Moğol istilası ve dönemin siyasi olayları
nedeniyle Belh'ten ayrılarak Konya'da son bulacak yolculuğuna başladı.
Yolculuk sırasında Nişabur şehrinde görüştükleri büyük sufi
Feridüddin-i Attar, Mevlana'dan çok etkilendi ve ona bir kitabını hediye etti.
Sufi, Mevlana'nın babası Bahaeddin Veled'e "Bu çocuğu
aziz tut. Çok geçmeyecek, dünyadaki aşıkların gönüllerine ateş salacak" dedi.
ÖNCE EĞİTİM, SONRA
HALKI İRŞAT
Konya'ya gelene dek Mekke, Medine, Şam, Erzincan,
Anadolu'nun muhtelif şehirleri ve son olarak da Karaman'da bir süre yaşayan
Mevlana Celaleddin, 18 yaşındayken Karaman'da Gevher Hatun'la evlendi. Bu
evlilikten oğulları Bahaeddin Muhammed (Sultan Veled) ve Alaaddin Muhammed
dünyaya geldi.
Mevlana ilk eşi Gevher Hatun'un vefatından sonra Kira
Hatun'la evlenecek, Emir Alim ve Melike isimli iki çocuğu daha dünyaya
gelecekti.
Mevlana, ailesiyle 7 yıl Karaman'da yaşadıktan sonra
1229'da, Anadolu Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat'ın daveti üzerine Konya'ya
göç etti. Mevlana'nın babası Konya'ya geldikten 2 yıl sonra vefat edince,
halifelerinden Seyyid Burhaneddin Muhakkık-ı Tirmizi, Konya'ya gelerek Mevlana'nın
manevi eğitimini üstlendi.
Belh'ten Konya'ya gerçekleştirdikleri yolculuk boyunca
konakladıkları yerlerde farklı alimlerden eğitim alan Mevlana, Seyyid
Burhaneddin'in isteği üzerine Halep ve Şam'da dersler aldı. 9 yıllık eğitim
sürecinin ardından Seyyid Burhaneddin, Mevlana'ya halkı irşat ve öğretimle meşgul
olmasını tavsiye etti.
ŞEMS DÖNEMİ
Mevlana, 1240 yılından itibaren Konya'da halkı irşat etmeye,
dini ilimleri öğretmeye başladı. 1244'te, ünü her yere yayılmaya başlamışken
Şems-i Tebrizi adında bir derviş Konya'ya gelip kendisiyle görüşünce, üzerinde
şiddetli bir etki bıraktı. Manevi alanda ilerlemeyi arzulayan ve bunun için
mana adamlarının peşinde olan Mevlana, aradığını bu büyük arifte buldu.
Şems'le tasavvuf hırkasını giyen, cezbe, vect, aşk ve
coşkuyla şiirler okuyan Mevlana, semaya başladı; hayatının bundan sonraki
bölümünü şiire, musikiye ve semaya ayırdı.
"MESNEVİ,
ARAYANLARA DOĞRU YOLU GÖSTERECEK"
Kıymetli bir şeyhin, dirayetli ve nüfuzlu bir babanın ve
büyük bilginlerin alim ve mutasavvıf olarak yetiştirdiği Celaleddin Muhammed,
hayatının olgunluk çağına doğru, tarihte örneklerine az rastlanır biçimde ilahi
aşkın ateşlediği "Mevlana" olarak toplumun huzurundaydı.
Aldığı örnek eğitim, edindiği sağlam ilim, dinmek bilmeyen
aşkı, topluma büyük bir sevgi, engin bir dünya görüşü olarak yansıdı.
TÜM DÜNYAYA ARMAĞAN:
MESNEVİ
Mevlana, ömrünün son 10-15 yıllık kısmında, kendisine büyük
sevgiyle bağlı sırdaşı Çelebi Hüsamettin'in tavsiyesi üzerine Mesnevi'yi ortaya
çıkardı. O söylüyor, Çelebi Hüsameddin yazıyordu.
Dini bilgilerden siyasete, sağlıktan insan ilişkilerine ve
hayata dair birçok konuya yer verdiği, 26 bin beyte yaklaşan 6 ciltlik bu
önemli eseri için Mevlana, "Bizden sonra Mesnevi şeyhlik edecek,
arayanlara doğru yolu gösterecek, onları yönetecek ve önderlik
yapacaktır." demişti.
ÖLÜMÜ "DÜĞÜN
GECESİ" OLARAK ANILIYOR
Yaşamını "Hamdım, piştim, yandım" sözleriyle
özetleyen Mevlana, 17 Aralık 1273'te bir pazar günü "sevgilisi"ne
kavuştu. Onun için ölüm, aşka ve sevgiliye kavuşmaktı. Bu nedenle öldüğü gün
yüzyıllardır "düğün gecesi" anlamına gelen "Şeb-i Arus"
adıyla anılıyor.
"Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız. Bizim
mezarımız ariflerin gönüllerindedir." sözleriyle gönüllerde kalıcı bir yer
bulmak istediği anlaşılan Mevlana, geride bıraktığı sevgi, barış ve hoşgörü
mesajlarıyla yüzyıllardır, sevgi ve özlemle yad ediliyor.
MEVLANA İNSANLIĞA
MESNEVİ'NİN YANI SIRA ŞU ESERLERİ BIRAKTI:
Divan-ı Kebir: "Büyük divan" anlamına gelen kitap,
gazel, terkib-i bend ve rubailerden oluşan 40 bin beyitlik bir eserdir.
Fihi Ma Fih: "İçindeki içindedir, yahut içinde ne varsa
o'dur" anlamına gelir. Mevlana'nın sohbetlerini içeren bir eserdir.
Mecalis-i Seba: "Yedi meclis" demektir.
Mevlana'nın camilerdeki vaazlarını içerir.
Mektubat: Mevlana'nın devlet büyüklerine yazdığı
mektuplardan oluşmaktadır.
"Canım tenimde oldukça Kur'an'ın kölesiyim. Ben Hakk'ın
seçkin peygamberi Muhammed'in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden
bir söz naklederse ona çok üzülür ve o sözden de çok üzüntü duyarım."
diyen Mevlana, bütün eserlerinde Allah'a ve Hazreti Muhammed'e sevgisini
anlattı.
AA