MERHABA SOL YANIM
Merhaba sol yanımın eşsiz yoldaşı. Sana biraz açtığın yaralardan bahsedeceğim. Korkma seni incitmeyeceğim. Elinde sargı beziyle gelme sakın bunu kabul etmeyeceğim.
Dilinle açtığın yaralar elinle sarılmıyor sevdiğim. Aramıza bu kilometrelerce soğukluğu sen soktun lâkin gel gör ki sana artık sevgilim değil sevdiğim diyebiliyorum.
Ben seni yoluma yoldaş diye biliyorum. Bildiklerim beni yine çıkmaz sokağa sokacak fakat ben bu sokağı bile senin sevdiğin çiçeklerle donatacağım.
Yüreğimde açtığın yaralara karanfiller ektim bir daha gelir uğrarsın diye. Giderken bıraktığın kuru otları içim yana yana yaktım sen geldiğinde senin canını yakmasın diye.
Bu sefer gözyaşlarımı içime değil dışıma akıttım yüreğimde yaktıklarını söndürmeyeyim diye.
Gönüle aşk düşünce, iki gönüle yaş düşermiş, Yürek dile vuruyor âşıklar saza vuruyormuş. Ozanlar elini kaleme, şiire buluyormuş. Ben ise kendimi sende buluyorum... Gülünce kısılan gözleri...
Lâkin gelin görün bir de onu izlerken ki hâlimi. Kız Kulesinin bile içi böyle gitmiyordur Galata'ya. Sezen Aksu gibi ikilemdeyim. Yeri gelir git derim, yeri gelir gitme diye söylenirim.
Bazen isterim kaybolan yıllarımı, bazen ise oturup anımsarım masumca. Şu sıralar odama çekilirim, Sezen Aksu misali haykırırım. Sen işitmesen bile ben söylerim. Beni unutma!
Ve en önemlisi ise lütfen susma kızım. Senin atamadığın çığlık iyi hâl indirimlerine ses oluyor... Nasıl da anlam dolu bakıyor öyle, yüreğimde yaptığı devrimden haberi yok yüreğinin.
Gülüşüne bir şiirden dizeler dizilmiş sanki. Güneş ona doğmuş, ay ona yansımış...
Sanki İstanbul'um huzur olup yağmış benim üzerime, ben ise oturup ağlamışım onun güzelliğine. Bahaneydi güzellik kaybettiğime ağlamışım, kaybettiğime...