Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi
Türkiye’de devlet kurumları arasında ilkler arasında yer alan tanı, tedavi, radyasyon görüntüleme, mamografi, cerrahi ve estetik tedavilerinin yapıldığı takiplerinin tek bir merkezde toplandığı Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi.
Hastaların ömürlerinin uzun olması için ellerinden geleni
yaptıklarını belirten Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan,
“Meme kanseri ile çok sık karşı karşıya kalıyoruz. Meme kanseri sadece
kadınlarda değil, erkeklerde de görülüyor. Biz hastalarımız içeri girsin her
şeyi içeride olsun bitsin istiyoruz” dedi.
Akdeniz Üniversitesi’nde Dünya Kanser Günü dolayısıyla
Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Özlenen Özkan’ın katılımıyla Türkiye’de
ilkler arasında yer alan Akdeniz Üniversitesi Hastanesi Meme Sağlığı ve
Hastalıkları Merkezi’nin açılışı gerçekleştirildi. Akdeniz Üniversitesi
Hastanesi H Blok 2’nci katta açılışı yapılan merkez sayesinde meme kanseri
tanıları çok kısa sürede konulabilecek. Sadece medikal tedavi değil, cerrahi
tedavi, estetik tedavisi, sonraki süreçlerinin takiplerinin tek bir merkezde
olması hastaların tedavi sürecini hızlandıracak.
"MEME KANSERİ
SADECE KADINLARDA DEĞİL, ERKEKLERDE DE GÖRÜLÜYOR"
Merkezin açılmasını hayırsever aileye borçlu olduklarını
belirten Rektör Özkan, “Türkiye devlet kurumlarında bir ilk olarak bu merkezi
açtık. Farkındalığı artırmak adına özellikle bu hafta açmak istedik. Meme
kanseri ile çok sık karşı karşıya kalıyoruz. Meme kanseri sadece kadınlarda
değil, erkeklerde de görülüyor. Biz hastalarımız içeri girsin her şeyi içeride
olsun bitsin istedik. Tekrar evine gitsin, zaman kaybetmesin diyerek birçok
merkezi burada topladık. Hastalarımızın tüm aşamaları bu merkezde yapılacak.
Ekibimiz çok iyi, Antalya bu konuda çok şanslı. Yurt dışından da hastamız
gelecek” dedi.
“HASTALARIMIZIN DAHA
UZUN ÖMÜRLÜ OLMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPIYORUZ”
Merkezde görevli ekipte hastaların bilgilerinin toplandığına
dikkat çeken Özkan, “Biz ne kadar zor hasta görürsek bir sonraki hastamızda o
kadar tecrübeli hale geliyoruz. Tedavi anlamında öne geçiyoruz. Çok kıymetli
bir birim oldu, hastalarımızın daha uzun ömürlü olması için elimizden geleni
yapıyoruz. Merkezimizde kullandığımız görüntüleme cihazı daha az acı veriyor.
Görüntülemelerde ve tanıda bu tur cihazların kullanılması son derece önemlidir”
ifadelerine yer verdi.
“18 YAŞINDA MEME
KANSERİNE YAKALANAN HASTAMIZ VARDI”
Akdeniz Üniversitesi (AÜ) Organ Nakli Enstitüsü Müdürü Prof.
Dr. Ömer Özkan, böyle merkezlerin kurulmasının çok önemli olduğunu söyledi.
İnsanların adliye ve hastaneye isteyerek gelmediğini belirten Ömer Özkan,
“Buraya gelen insanların en azından o bunaltılarını, anksiyetelerini azaltmak
için mümkün olduğunca elimizden geleni hem devlet hem de hayırseverlerin
imkanlarıyla tek bir merkez altında onların işlerini kolaylaştırmak bizim
amacımız. En önemli bunun burada kalmaması gerekiyor. Başka hastalıklarda da bu
merkezlerin sayısını arttırabilirsek insanların konforu artacaktır. 18 yaşında
meme kanserine yakalanan hastamız vardı. Meme kanseri çok yavaş gelişen bir
kanser türü ama belirli bir adımdan sonra bu durum hızlanıyor. Belki 18 yaşında
eskiden de meme kanseri görülüyordu ama biz bunu belki 25-30 yaşında fark
ediyorduk. O nedenle ne kadar erken tespit edilirse bu hastanın yaşama ihtimali
artıyor. Onun için tarama için 40 yaşı belki biraz öne çekmek gerekebilir.
Kanser aslında erken başlıyor türüne göre çok daha yavaş olabilir ama belli bir
evreden sonra inanılmaz hızlanıyor. Vücudun immün sistemini yendikten sonra
tümör çok hızlanıyor” dedi.
“BİZ ŞU ANDA 10 YIL
ÖNCESİNDE AKLIMIZDA OLMAYAN TANI KOYARAK TEDAVİ YAPIYORUZ”
Türkiye’de 25 bin kanser hastasının 4’te 1’ini
kaybettiklerini belirten Prof. Dr. Ömer Özkan, “Kanser türleri tek bir hastalık
değil. Bazı hastaları erken yakalandığını yüzde yüz tedavi sağlanan hastalar
var. Tanı konusunda teknoloji o kadar çok ilerledi ki biz şu anda 10 yıl
öncesinde aklımızda olmayan tanı koyarak tedavi yapıyoruz. Ama günümüzde o
kadar güzel, teknolojik ilaçlar gelişti ki daha da gelişmeye başladı. Bunlar
olmuşken bizim de bu işleri hızlandıracak tanıyı çabucak konabilecek cerrahisi
gerekiyorsa en hızlı şekilde en iyi şekilde yapacak, gerekirse radyoterapi ve
kemoterapisini en iyi şekilde vererek tedavisini en kısa sürede tamamlamak
istiyoruz. Şunu bilmek gerekir; ülkemizde dünyanın en üst merkezlerinde verilen
tedaviler bizim ülkemizde veriliyor. Hatta çok daha disiplin şeklinde
veriliyor. Çünkü onkoloji hastaları güvencesidir bizim. Dünyanın birçok yerinde
bu yok” sözlerine yer verdi.
“DÜNYANIN HER
KÖŞESİNDE OLAN HER TÜRLÜ İLAÇ BU ÜLKEDE DE VAR”
Özkan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Başlangıcından sonuna kadar kemoterapisine radyoterapisine
kadar devlet güvencesiyle bu ilaçlar sağlanabiliyor. İnsanlar belki özel
hastanelerde başka yerlerde bunları sağlayabiliyor. Ama bilinsin ki dünyanın
her köşesinde olan her türlü ilaç bu ülkede de var. Onun için insanlar rahat
olsun. İnsanlarımızın en büyük korkusu ben tarama yaptırırım da kanser çıkarsam
diye eyvah eyvah diye üzülmesin. Çünkü biz bunları tedavi edebilsin diye
yapıyoruz. En büyük endişe benim gördüğüm; 'rahatım yerinde şimdi başıma iş
çıkarmayayım.' Benim gördüğüm en büyük endişe bu. İnsanların üzerinden, bu
endişeyi uzaklaştırmamız lazım. Bu merkezde Türkiye bir model olacak. Burası
sadece tabii bu bölgeye hizmet etmiyor. Yurt dışından gelen birçok hastaya
hizmet ediyor.”
“BİZ 1 YIL ÖNCESİNE
KADAR MAMOGRAFİ RANDEVULARIMIZ 6 AYKEN ŞİMDİ BU SÜRE EN GEÇ 15 GÜN İÇERİSİNDE
ÇEKİYORUZ”
Bu tur merkezlerin çoğalması gerektiğini belirten Başhekim
Prof. Dr. Yıldıray Çete, “Hastalarımız tek bir şikayet ile geldiklerinde birden
çok işlemden geçmek zorunda kalıyorlar. Özellikle onkoloji gibi alanlarda
hastalarımızın dolaşmasını istemiyorduk. Bu nedenle böyle bir merkezi kurduk.
Hasta geldiğinde bütün olarak tedavisi burada planlanacak. Hastalarımızın daha
az dolaşarak daha konforlu ortamda güncel tedavisine ulaşmasını hedefliyoruz.
Biz 1 yıl öncesine kadar mamografi randevularımız 6 ayken şimdi bu süre ertesi
gün çekilen hastamız olduğu gibi en geç 15 gün içerisinde çekiyoruz. Türkiye’de
mamografi randevuları en kısa hastanelerden bir tanesiyiz. Hastamızın durumu
ciddi ise daha da erkene alıyoruz” dedi.
“YURT DIŞINA
GİTTİĞİMİZDE BİLE BU İMKANLARI GÖREMİYORUZ”
Prof. Dr. Aylin Fidan Korcum Şahin neredeyse 20 yıldır her
haftada bir meme kanseri hastaları için toplantı yaptıklarını belirterek, “Yurt
dışına gittiğimizde bile bu imkanları göremiyoruz ki bu Türkiye için çok çok
ileride bir destek. Hastalar çok fazla gezmeden tek bir ekip tarafından tek bir
tedavi planın hastaya sunulması çok büyük bir lüks. Bunu yıllardır yapıyorduk
tek eksikliğimiz böyle bir ortamdı. Hastaların sakinleşip böyle bir tanı ve
tedaviyi duyabilecekleri huzurlu bir ortamı sağladığınız için teşekkür ederiz”
dedi.
“ÜLKEMİZDE YILLIK 25
BİNE YAKIN MEME KANSERİ TANISI KOYULUYOR”
Prof. Dr. Ali Murat Tatlı , “Onkolojiye ilk başladığım
dönemlerde hastalarımız kemoterapilerini, bodrum katlarda, kanlarını köşelerde
çok zor yerlerde alırlardı. Bir hastanın tek tek dolaşmadan bir merkezde
sonucunu alması çok önemli. Her gittiği farklı yerde bir kişinin farklı bir şey
söylemesi acaba diye düşünüyor. Ülkemizde yıllık 25 bine yakın meme kanseri
tanısı koyuluyor. Bu hastaların birçoğu erken tanı alabiliyor. Çok erken
dönemde farkındalıkla ülkemizde 3 kanserde aktif tarama var. Bunların en
başında meme kanseri, rahim ağzı ve kolon kanseri var. Kanser ölümcül değildir.
Koruyucu önemlerle erken tanıyla şu an 3’te1 hastamızı şu an tüm dünya üzerinde
kurtarma şansımız var. Rutin mamografik taramalarımızı 40 yaşından itibaren
başlatıyoruz. Genç kızlarımızın kendi kendine muayenesi erken dönemde bilmesi
gerekiyor. 20 yaşında kendi muayenesiyle teşhis koyulduğunu biliyoruz. Hastanın
mutlaka kendi kendine muayene yapması, erken yaşta başlaması gerekiyor”
“TAKİP AŞAMALARININ
HIZLI BİR ŞEKİLDE HALLEDİLMESİ MÜMKÜN OLACAK”
Doç. Dr. Ebru Özan Sanhal, meme kanseri kadınlarda en çok
görülen ve en sık ölüme de neden olan kanserlerden biri olduğunu aktardı.
Mamografiyle tarama erken tanıyla ölümün azaltılmasının bilimsel olarak
kanıtlanmış bir yöntem olduğuna dikkati çeken Sanhal, “Bizi tanıya götürecek
görüntülüme eşliğinde girişimsel işlemleri yapmamızda imkan sağlayan teknolojik
alt yapının da sağlanması çok önemli. Hızlı bir şekilde hatalarımızı yormadan
hem muayene hem tanı hem tedavi hem de ileriki takip aşamalarının hızlı bir
şekilde halledilmesi mümkün olacak”
“ÖZKAN ÇİFTİNİ
HAYATIMDA HER ZAMAN ÖRNEK ALIYORUM”
Merkezin açılmasına öncülük eden Emel Ceylan Köşk ve Şükrü
Ceylan çifti ise, “Özkan çiftini hayatımda her zaman örnek alıyorum. Başarıları
ile gurur duyuyorum. Merkeze ilk defa geldim ve çok mutlu oldum. Değerli
hocalarımıza çok teşekkür ederim. Benim yaşım 73 oldu, hayal kurmaya devam
ediyorum. Başka yerlerde de öğrencilerimize destek vermeye devam ediyoruz.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesine bir yurt düşünüyoruz. Milli Eğitim
Bakanlığımıza da yer bağışlarım oldu. 73 yaşında benim bir suru hayallerim var,
sizin de hayallerinizin olmasını istiyorum” dedi.
Rektör Özkan’ın açılışını gerçekleştirdiği kurdele kesiminin
ardından Meme Sağlığı ve Hastalıkları Merkezi’nde incelemeler yapıldı.
İHA