Meme kanseri hastalarının yüzde 17’si 40 yaş aldı
Meme Kanseri Farkındalık Ayı dolayısıyla bilgilendirmelerde bulunan uzmanlar, Türkiye’deki meme kanseri yaşı ortalamasının 50 yaş civarı olduğunu, hastaların yüzde 17’sinin ise 40 yaş altında olduğunun altını çizerken aynı zamanda tedavilerdeki başarı oranlarının da arttığını ifade ettiler.
Meme kanserinin tüm kanser türleri içinde insanda en sık
görülen kanser türü olduğunu vurgulayan uzmanlar, Meme
Kanseri Farkındalık ayı dolayısıyla açıklamalarda bulundu. 2022 verilerine göre
dünyada her yıl 2 milyon fazla kadına meme kanseri tanısı konulduğunu belirten
uzmanlar, Türkiye’deki meme kanseri yaşı ortalamasının 50 yaş civarı olduğunu,
hastaların yüzde 17’sinin ise 40 yaş altında olduğunun altını çizdiler.
Sağlıklı yaşam biçiminin meme kanseri riskini düşürdüğünü, meme kanserinde
erken tanı ve rutin kontrollerin tanı ile tedavideki başarı oranını yüzde 90’seviyesine
taşıdığını söylediler.
“MEME KANSERİ
TEDAVİLERİNDE BAŞARI ORANI ARTTI”
Meme kanserini kısaca, meme dokusunu oluşturan hücre
gruplarından birisinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması
nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlayan Genel
Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Hastalığın evresi ve hastanın
özelliklerine göre tedavi şekli değişmektedir. Memede daha önce görülmeyen bir
asimetri, şişlik görülmesi ve ele bir kitle gelmesi gibi belirtiler bulunuyorsa
meme kanseri ihtimali dolayısıyla doktora mutlaka başvurulması gerekir.
Hastalığın evresine, hastanın özelliklerine ve genel sağlığına bağlı olarak
tedavi seçenekleri bir veya birden fazlasını içerebilir. Bunlar cerrahi,
radyasyon tedavisi, hormon tedavisi, kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler
içerir” diye konuştu.
Son yıllarda cerrahi ve radyoterapi tekniklerinin gelişmesi,
kemoterapiye ek olarak immünoterapi ve akıllı ilaçların kullanımı ile meme
kanser tedavisinde çok büyük aşamalar kaydedildiğinin altını çizen Prof. Dr.
Mehmet Karabulut, “Mastektomi genelde meme kanser tanısı konmuş ya da kanser
olma riski yüksek memede kitlesi olan hastalara uygulanır. Ayrıca fibroadenom
gibi iyi huylu kitleler, medikal tedaviye cevap vermeyen granulomatöz mastit
gibi meme dokusu iltihaplarında mastektomi yapılabilir” şeklinde konuştu.
Birçok kanser tedavisinde olduğu gibi meme kanseri
tedavisinde başarılı sonuçlar elde etmek için deneyimli hekimlerin yanı sıra
doğru tanı ve tedavi için uygun ortam ile operasyon gereçlerinin bulunması
gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Mehmet Karabulut, “Meme kanseri cerrahisinde
başarı oranı arttı” dedi.
Stresten uzak bir yaşam tercih edilmesi gerektiğinin altını
çizen Prof. Dr. Karabulut, “Ailede meme kanseri olup kendisinde BRCA gen
pozitifliği olan bireylerde meme kanserinden korunmak için mastektomi
yapılabilir. Meme Kanserinden korunmak için stresten uzak hareketli yaşam tarzı
benimsenmeli (Haftada en az 3 saat egzersiz önerilir), sigara ve alkol gibi
zararlı alışkanlıklardan kaçınmalı, kiloyu kontrol ederek obeziteden
kaçınılmalı, hazır ve fast food tarzı gıdalardan uzak durmalı, sebze ağırlıklı
Akdeniz beslenme alışkanlığı edinilmeli, radyasyonlu ortamlardan kaçınılmalı,
hormon tedavilerini sınırlı kullanmalı, emzirmeyi uzun tutmalı (en az 6 ay)”
dedi.
MEME KANSERİNDE
HEDEFE YÖNELİK TEDAVİ
Meme kanserinde cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormon
tedavisi tedavi şekillerini oluşturmaktadır. Bunun yanında bazı meme kanseri
türlerinde, kanser hücrelerinin belirli hedeflere yönelik ilaçlarla tedavi
edilmesi gerekebilir. Her iki pozitif meme kanseri gibi durumlarda hedefe
yönelik tedaviler kullanıldığını söyleyen Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr.
Türkan Öztürk Topcu; “Meme kanseri tedavisindeki yeni gelişmeler arasında daha
çok hedefe yönelik tedaviler, kişiye özel tedavi planları, daha az yan etki ve
daha yüksek tedavi başarısı gibi iyileştirmeler bulunmaktadır. Genetik testler
ve moleküler profillemeler, hastanın kanser hücrelerinin özelliklerini daha iyi
anlamalarına ve tedaviyi daha iyi yönlendirmelerine yardımcı olur” dedi.
Mastektominin meme dokusunun tamamen veya kısmen çıkarıldığı bir cerrahi
prosedür olduğunu belirten Doç. Dr. Türkan Öztürk Topcu; “Mastektomi, meme
kanseri teşhisi konulduğunda ve kanser tümörü büyükse veya diğer tedavi
seçenekleri etkili olmayabilirse bir tedavi seçeneği olarak kullanılabilir.
Kısmi meme çıkarılması, bazı durumlarda uygun değildir. Özellikle büyük
tümörler veya tümörlerin meme dokusunun farklı bölgelerine yayılması durumunda,
mastektomi tercih edilebilir” diye belirtti.
“MULTİDİSİPLİNER BİR
YAKLAŞIM ÖNEMLİ”
Doç. Dr. Türkan Öztürk Topcu şöyle devam etti; “Tedavi
planı, bir multidisipliner sağlık ekibi tarafından belirlenmeli ve hastanın
onkoloğu veya cerrahı ile detaylı olarak tartışılmalıdır. Mastektomi öncesinde
ve sonrasında hastaların psikolojik ve duygusal destek alması da önemlidir,
çünkü bu ameliyat bazen duygusal zorluklara yol açabilir.”
MEME KANSERİNDEN
KORUNMAK İÇİN NELER YAPMALI
Meme kanserinden korunmak için sağlıklı yaşam tarzı ve
düzenli taramalar ile önlemler alınması gerektiğini de belirten Doç. Dr. Topcu;
“Kendi kendinize meme muayenesi, düzenli mamografi taramalarını yaptırmak, daha
fazla meyve, sebze, tam tahıllar ve az yağlı protein kaynakları içeren besinler
tüketmek, haftada en az 150 dakika orta düzeyde aerobik aktivite veya 75 dakika
yüksek yoğunluklu aerobik aktivite yapmak, ideal vücut ağırlığını korumak,
alkol ve sigaradan, hormon replasman tedavilerinden uzak durmak en önemli
önlemleri oluşturmaktadır. Emzirmek, stres yönetimini iyi yapmak da meme
kanseri için önleyici etkiye sahiptir” dedi.
TEŞHİS İÇİN MAMOGRAFİ
Meme kanserini erken teşhis etmek için en yaygın kullanılan
yöntemlerden birinin mamografi olduğunu belirten Prof. Dr. Topçu, “Mamografi,
röntgen görüntülerini kullanarak meme dokusunu incelemeyi sağlar. Kadınlar
genellikle 40 yaşından itibaren düzenli mamografi taraması yaptırmalıdır.
Kadınlar, düzenli olarak kendini muayene etmelidir. Bu, potansiyel meme
değişikliklerini veya yumru tespit etmek için faydalı olabilir. Düzenli olarak
bir meme uzmanı tarafından meme muayenesi yapılmalıdır. Bu erken teşhis için
önemlidir. 40 yaşından itibaren kadınlar düzenli mamografi taraması
yaptırmalıdır. Ancak, aile geçmişi, genetik faktörler ve kişisel risk
faktörleri gibi durumlar göz önüne alındığında, bazı kadınlar için bu yaş daha
erken olabilir” diye konuştu.
HANGİ DURUMLARDA
DOKTORA BAŞVURMAK GEREKİR
Son olarak hangi durumlarda doktora başvurmak gerektiği
konusunda da bilgilendirmelerde bulunan Topcu, “Meme dokusunda herhangi bir
değişiklik, doku kalınlaşması, şişlik, sertlik, düzensizlik. Meme dokusunda,
bir yumru veya sertlik hissederseniz. Göğüslerinizde sürekli veya düzenli
olarak ağrı veya rahatsızlık hissi. Memeden kanlı, sulu veya diğer anormal
akıntılar gelmesi. Meme derisinde kızarıklık, şişlik, pullanma veya kabuklanma
gibi değişiklikler. Meme başında çekilme, içe doğru batık veya başın şeklinde
değişiklikler. Meme kanseri bazen ağrısız olabilir, bu nedenle herhangi bir
anormal doku veya kitleyi gözlemlemek önemlidir.
İki meme arasında bâriz bir asimetri veya görünür farklılık.
Koltuk altı veya boyun bölgelerinde lenf düğümlerinde şişlik. Bu belirtiler her
zaman meme kanseri anlamına gelmez, ancak herhangi bir anormallik veya şüphe
durumunda bir sağlık profesyoneli ile görüşmek önemlidir” diyerek sözlerini
sonlandırdı.
DOĞUM YAPMAK VE
EMZİRMEK MEME KANSERİ RİSKİNİ AZALTIYOR
Meme kanserinin genelde daha geç yaşlarda olduğunu ifade
eden Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. İnci Öz, “Hormon etkisini
azaltmak için tedavi sırasında hastanın âdeti ilaçla kesiliyor. Ancak genç hasta
tedavisi tamamlandıktan sonra gebe kalabilir. Gebelikte takip devam ediyor”
diye konuştu. Kemoterapi ve radyoterapi görecek hastalarda tedavi öncesi
yumurta dondurmanın önerildiğini ifade eden Op. Dr. İnci Öz, gebelikte hastanın
takibini jinekolog ve onkolojinin birlikte yapması gerektiğini ifade etti.
MEME KANSERİ
HASTALARI VE KIZLARI MUTLAKA GENETİK RİSK TESTİ YAPTIRMALI
Doğum yapmanın ve emzirmenin meme kanseri riskini
azalttığını ve aynı şekilde yeniden ortaya çıkma riskini de düşürdüğünü belirten
Op. Dr. İnci Öz, “Meme kanseri hastaları ve kızları, kız kardeşleri ve anneleri
mutlaka genetik risk testi BRCA gen analizi yaptırmaları gerekiyor. Meme
kanseriyle birlikte yumurtalık ve rahim kanseri riskini de görmek için mutlaka
bakılması gerekiyor” açıklamasında bulundu.
Meme kanseri olan hastaların tedavi sürecini tamamladıktan
sonra gebelik düşünmesini tavsiye eden Op. Dr. İnci Öz, “Tedavi sürecinde
hastanın rahatsızlığı devam ediyorsa bu süreç gebelik açısından riskli olur”
şeklinde konuştu. Aslında meme kanseri görülme yaşının genellikle hastaların
doğumlarını tamamladığı bir yaşta olduğu için genel olarak hastalara tedavi
sürecinde hormon duyarlı tümörlerde özellikle hastayı ilaçlarla menopoz
sürecine sokarak tedavi yapıldığını belirten Op. Dr. İnci Öz, “Hastalar doğal
olarak menopoza girdiğinde zaten ayrıca ilaç verilmiyor. Fakat tedavide
kullanılan ilaçların yan etkileri nedeniyle düzenli olarak rahim ve
yumurtalıklarına bakılarak takip edilmektedir” dedi. Meme kanseri için ilk tanı
alındığında genel cerrahi tarafından değerlendirildiğini söyleyen Op. Dr. İnci
Öz, “Hastanın evresine göre cerrahi yapıldıktan sonra medikal onkoloji, genel
cerrahi ve jinekologlar tarafından takip ediliyor” diye konuştu. Meme kanseri
ve rahim yumurtalık kanserleri genetik olarak geçişli hastalıklar olduğuna
dikkat çeken Op. Dr. İnci Öz, “Genetik olarak yatkın olan bu bireylere
profilaktik meme cerrahisi ve rahim yumurtalık cerrahisi belli bir yaşın
üzerinde veya daha erken önerilebilir. Tüm dünyada bu oldukça yaygın olarak
yapılmaktadır” açıklamasında bulundu.
İLERİ EVRELERDE
TEDAVİ HASTAYA GÖRE YÖNETİLİYOR
Meme kanserinin hastanın evresine ve gebeliğin hangi dönemde
olduğuna göre değerlendirildiğini söyleyen Op. Dr. İnci Öz, “Gebeliğin 12.
haftasında tespit edildiğinde hastayla rahatsızlığın ilerleme süreci ve
riskleri konuşulmalıdır. Gebeliğin 2. ve 3. döneminde genel olarak gebeliğin
sonlanmasını takiben tedaviye başlanmaktadır. Hastalığın evresi de bu
yaklaşımlarda önemlidir. İleri evrelerde tedavi hastaya göre yönetilmektedir”
şeklinde konuştu. Doğum sayısı, emzirme sayısı ve süresinin meme kanseri, rahim
ve yumurtalık kanserlerinde koruyuculuğunda yüksek önemli faktörler olduğunun
altını çizen Op. Dr. İnci Öz sözlerini şöyle tamamladı: “Düzenli jinekolojik
muayene çok önemlidir. Muayenelerin düzenli yapıldığı hastalarda rahim ağzı
kanseri riski çok azalmakta ve tedavisi kolaylıkla yapılmakta. Hastalar da
tamamen iyileşmektedir. Yine düzenli jinekolojik muayeneyle menopoz döneminde
olan rahim içi ve yumurtalık kanserini erken evrede yakalayarak hastanın
tedaviye olan cevabını arttırmak ve iyileştirmek mümkündür.”
İHA