MELEKLERİN GIPTA ETTİĞİ İBADET: ORUÇ

“Ramazan ayında oruç ve namaz ibadetlerinin dışında neler yapılmalıdır?” denilse cevaben orucun ve namazın manası bilinmelidir diyorum. Çünkü oruçlar niçin tutturuluyor, kim tutturuyor namazlar neden kılınıyor, kime kılınıyor, neden bir ay oruç, neden her gün beş vakit namaz işte bunlar bilinmeli.

Bunların cevabının bilinmediğini idea etmiyorum. Tam aksi cevabı var fakat kitaplarda saklı kalmış. Bugün elinize bir mikrofon alıp cami cami dolaşsanız 70 sene camiye devam eden bir amcayı çevirseniz ve sorsanız amca neden oruç tutuyorsun: Allah emrettiği için diyecektir. Yine sorsanız: peki neden namaz kılıyorsunuz neden beş vakittir?  Yine diyecek: Allah emrettiği için. Evet, doğru diyecek.

Pek çok insanda yine buna benzer cevaplar verecektir. Hâlbuki Mevla, namaz ve oruç gibi ibadetlere mükellef kıldığı insanlardan neyi istiyor neyi anlaması gerektiğini ve ne anlatması gerektiğini istiyor ve hangi ruh ile yapmasını istiyor. İşte bu durum yine anlaşılmayacak anlaşılmayı bekleyecek. İşte Ramazan bu anlamları insanlara terbiye ve ders veren bir mürşit hükmündedir.

 Büyüklerimiz “Bizim zamanımızda Ramazan…” diye başlarlardı söze ve bir masal gibi dinlerdik onlardan. Günümüzde bu ruhu yaşayamamamızın nedenlerini nasıl açıklayabilirsiniz diye sorsanız derim ki; evet büyüklerimiz diyoruz eski ramazanları anlatan büyüklerimiz.

Karagöz Hacivat hikâyeleri ile ramazanı bir eğlence gibi gören büyüklerimiz mi? Yoksa Ramazanlarını piyes ve müsamereler ile tiyatrolarda vaktini öldüren büyüklerimiz mi? Ramazan denince gecenin sahur vaktinde boza diye bozacının nasıl boza sattığını bize anlatan büyüklerimiz mi? Yoksa davulcunun sahur vaktinde beyitler okuyarak hadi uyanın diye uyuyanları nasıl kaldırdıklarını anlatan büyüklerimiz mi? 

Yahut akşam ezanı okunduğunda sıcacık pidesini alıp çeşit çeşit nimetler ile sofrasına oruç açmak için oturduklarını anlatan büyüklerimiz mi? Evet insanlar yaşça bayağı kocayıp büyüye biliyorlar. Fakat bir davaları yoksa anca yaş ihtiyarlığı ile sınırlı kalıyor.

RAMAZAN’DA ZİNDAN ÇİLESİ

Birde hakiki büyüklerimiz dediğimiz büyük insanlar var âlemimizde Bediüzzaman Said Nursi gibi. Kaç ramazanını sofrasız olarak aç olarak hapishane köşelerinde zindanlarda geçirmiş hiç haberimiz bile olmamış bir büyüğümüz. Ramazan aylarında çektiği zindan çileleri içinde kendi çilesini hiç düşünmeden sadece bizlerin imanlarının kurtulması için mücadele etmiş bir büyüğümüz. Osmanlı yıkılalı bir asır oldu bize Ramazanı anlatan büyüklerimiz Osmanlı olamamışlardı ki o eski ramazanlar diyebilsinler.

RAMAZAN NE İFADE EDİYOR?

Osmanlı’dan sonraki büyüklerimiz ise malum cereyanlar içinde bugünlere geldiler. Ya davaları vardı, ya kendilerine yaşadılar. Kendilerine yaşayan büyüklerimizin anlatacağı Ramazan’a gerçekten özenmiyorum. Bir de Bediüzzaman gibi davası olan büyüklerimiz vardı işte onların yaşadığı bir günlük ramazana imrenirim o bir günlük oruçlarına gıpta eder maşallah diyerek alkışlarım. İşte nerde şimdi o eskimeyen ramazanlar nerde o zindanlar altında iftiralar altında sürgün ve hakaretler altında tutulan oruçlar gözyaşları ile tebrik edilen Ramazan bayramları. Şimdi anladınız mı Ramazan benim için ne ifade ediyor.