MELEKLERİN ÂDEM'E SECDESİ

İslam’da Allah’tan başkasına ibadet maksadıyla secde etmek küfür olduğundan, meleklerin Hz. Âdem’e secdesi İslam âlimlerince ibadet secdesi değil, saygı secdesi ve bir çeşit biat olarak yorumlanmıştır.

***

“Hani biz meleklere: ‘Âdem’e secde edin’ demiştik, İblis’in dışında (diğerleri) secde etmişlerdi, o, ayak diretmişti. Bunun üzerine dedik ki: ‘Ey Âdem, bu gerçekten sana ve eşine düşmandır; sakın sizi cennetten sürüp çıkarmasın, sonra mutsuz olursun. Şüphesiz, senin acıkmaman ve çıplak kalmaman orda (cennette) kalmana bağlıdır. Ve gerçekten sen burada susamayacaksın ve (yakıcı sıcakta) yanmayacaksın da”

***

Yani bu secde ediş, bir tapınma şekli olmayıp, sadece bir ‘saygı gösterişi’ şeklindedir. Bu şekil saygı gösterişi daha sonraki devirlerde de uzun süre devam etmiştir. Bu konuda ayet şöyledir: “O’na bir biçim verdiğimde ve O’na ruhumdan üflediğimde hemen O’na secde ederek (yere) kapanın.” Yani O’na, ilahi özelliklerimin bir yansımasını verdiğim zaman O’na secde edin.

***

Bu yansıma, insan ruhunun hayat, bilgi, kudret, istek, basiret ve tüm diğer insani özelliklere sahip olmasıdır. Bu özellikler geçekte, kurutulmuş balçıktan yaratılan insana, ilahi özelliklerin hafif bir yansımasıdır. İnsanı, Allah’ın halifesi olma konumuna yükselten ve onu meleklerin ve bütün dünyevi varlıkların secde edeceği bir yüceliğe eriştiren, Allah’ın ruhunu insana üflemesi olayıdır.

***

Her özellik gerçekte ilahi sıfatların şu veya bu şekilde bir yansımasıdır. Bir hadiste Peygamber (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah merhameti yüz parçaya böldü. Doksan dokuz parçasını kendisine ayırdı. Geriye kalan bir parçayı da yeryüzüne gönderdi.

***

İşte bu parça nedeniyle yaratıklar birbirlerine merhamet gösteriyorlar. O kadar ki, hayvanların yavrularını tepmemelerinin nedeni de bu merhamettir.” Bu bağlamda, ilahi özelliklerden bazılarına sahip olmanın, ilahlığın bir kısmına da sahip olmak anlamına gelmediğine dikkat edilmelidir. Çünkü ilahlık mutlak olarak bütün yaratıklar için erişilmesi söz konusu olmayan bir makamdır.

***

Âdem Aleyhisselam’a ruh verildiği zaman O’na: ‘Ey Âdem! Ben kimim?’ diye sordu. O da: ‘Sen, senden başka ilah olmayan Allah’sın’ dedi. Yüce Allah da O’na: ‘Sen doğruyu söyledin’ buyurdu. Âdem Aleyhisselam, Cuma günü yaratılmış ve aynı gün cennete konulmuştur. Cennet’te ruh verildikten ve kendisinden Hz. Havva yaratıldıktan sonra Yüce Allah, Âdem Aleyhisselam’a şöyle dedi: “Ve dedik ki: ‘Ey Âdem, sen ve eşin cennette yerleş. İkiniz de ondan, neresinden dilerseniz, bol bol yiyin; ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zalimlerden olursunuz.”

***

Yüce Allah yaratılan ilk insan olan Hz. Âdem’i, meleklere verilmeyen ilimle donattı. “Ve Âdem’e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: ‘Eğer doğru söylerseniz, bunları bana isimleriyle haber verin’ dedi.

***

Dediler ki: ‘Sen yücesin, bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yok. Gerçekten sen, her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olansın.’ Allah: ‘Ey Âdem, bunları onlara isimleriyle haber ver’ dedi. O, bunları isimleriyle haber verince, dedi ki: ‘Size demedim mi, göklerin ve yerin gaybını gerçekten ben bilirim, gizli tuttuklarınızı ve açığa vurduklarınızı da ben bilirim.”